Uğur MUMCU 1942-1993

Uğur MUMCU

Hukuçu, gazeteci, yazar ve Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin öncülerinden olan Uğur Mumcu kimdir? Yazdığı eserler ve konuları nelerdir? Hangi konularda araştırmaları ile öne çıkmıştır? Uğur Mumcu neden ve nasıl öldürüldü? 

Uğur Mumcu Kimdir?

22 Ağustos 1942’de Kırşehir’de doğdu. Ankara Devrim İlkokulu, Cumhuriyet Ortaokulu ve Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinden mezun olduktan sonra 1961 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitime başladı. Öğrenciyken 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü kazandı. 1963'te fakülte öğrenci derneği başkanı seçildi. 1965 yılında mezun oldu. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde asistan olarak çalıştı.

Uğur Mumcu’nun Gazeteciliği

12 Mart Muhtırasının verilmesinden önce Doğan Avcıoğlu’nun yönetimindeki “Devrim” gazetesinde köşe yazarlığı yapan Mumcu, Muhtıradan sonra tutuklandı ve yargılandı. Bu yüzden askerliğini “sakıncalı piyade” olarak Ağrı Patnos’ta tamamladı. Askerliğinin ardından “Yeni Ortam” gazetesinde köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, aynı zamanda Anka Ajansında çalıştı. 1975’ten itibaren Cumhuriyet gazetesinde “Gözlem” başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. 

Uğur Mumcu yazılarında hem sorunları dile getirdi hem de hukuka aykırı ve yasadışı uygulamaların üstüne gitti. Bu dönemde hukuk eğitiminin de katkısı ile soruşturmaya konu olan olayları, sıradan insanların rahatlıkla anlayacağı bir dil ile anlatırken, aynı zamanda fikri takip yaparak ele aldığı konular sonuçlanana kadar üzerinde yazı yazmaya devam etti. Herhangi bir güç odağı, siyasi parti, oluşum ya da örgütlenmeden bağımsız biçimde yalnızca gerçekleri yazmayı ve aktarmayı amaçlayan  Mumcu “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” söylemini kendine temel ilke edinmişti. 

Uğur Mumcu’nun eserleri

1975 yılında Anka Ajansında çalışırken Altan Öymen’le beraber hazırladıkları, Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayali mobilya ihracatını konu edinen, “Mobilya Dosyası” adlı kitap yayımlandı. Böylece "hayali ihracat" kavramı kamuoyunun gündemine girmiş oldu.

1975 yılında 12 Mart dönemini anlatan  “Suçlular ve Güçlüler” kitabı yayımlandı. 1977’de “Sakıncalı Piyade” ve “Bir Pulsuz Dilekçe” kitapları yayımlandı. 1978’de "Büyüklerimiz" kitabı yayınlanan Mumcu, 12 Eylül’e giden süreçte yaşanan terör olaylarını yakından takip etti. Terör ve şiddet olaylarının kaynağının silah kaçakçılığı olduğunu fark eden Mumcu bu konuda çok sayıda köşe yazısı ve yazı dizisi kaleme aldı. 

12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı "Çıkmaz Sokak" 1979’da yayımlandı. 1981’de “Silah Kaçakçılığı ve Terör”, 1982’de “Terörsüz Özgürlük” kitapları ile çalışmalarını derledi. 

1981’de Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca'nın İtalya’da Papa'yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı. 1982’de "Ağca Dosyası" kitabı yayınlandı, 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı.

1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen “Rabıta” ve “12 Eylül Adaleti”, 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan “Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925” isimli kitapları yayımlandı. 

1991 yılında Cumhuriyet gazetesinde yönetiminde yaşanan kriz üzerine gazeteden ayrıldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında geçici olarak Milliyet gazetesinde yazan Mumcu, 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e geri döndü. 

Uğur Mumcu suikastı

24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokaktaki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. Öldürülmeden önce, PKK ile Kürt sorunu birbirinden ayırdığı bir bakış açısıyla, konu üzerinde çalışmalar yapmaktaydı.