Uzuv kaybı ve yönetimi ele alındı
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) tarafından “Protez Uygulayıcı Gözünden Amputasyon Geçirmiş Bireylerin Uzuv Kaybı Yönetimi’’ etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Ortotist Prostetis Sevdenur Alageyik konuk oldu. Uzuv kaybı yaşayan bireylerde duygusal sorunların çözümünde psikiyatrik yardımın rolünün büyük olduğuna dikkat çeken Alageyik, hastaların gerek görüldüğünde bir psikiyatrist ve psikoterapiste yönlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi Emirnebi 2 konferans salonunda düzenlenen etkinliğin moderatörlüğü nü Ortopedik Protez ve Ortez Program Başkanı Öğr. Gör. Kübra Akkalay gerçekleştirdi.
“Uzmanların çalıştıkları hasta grubunun çoklu bir şekilde desteklenmesi gerekiyor”
Bireylerin yeni durumlara uyum sağlamasında ekip çabasının oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Ortotist Prostetis Sevdenur Alageyik; “Bireylerin yeni durumlarına uyum sağlamasında sağlık ekibinin çabasının ve yaklaşımlarının önemli oldukça önemlidir. Baş etme yöntemleri olarak ise bilgi ve sosyal destek aramak, yüzleşme ile başa çıkmak, kendisini kontrol etmek, duygusal destek almak gibi çözüm odaklı stratejiler uygulanır. Alanda çalışacak olan uzmanların çalıştıkları hasta grubunun çoklu bir şekilde desteklenmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Hastada beden imgesi kaybı olabiliyor”
Amputasyon sonrası kaybedilen organın yaptığı tüm faaliyetlerin de kaybedildiğini söyleyen Alageyik; “Amputasyon sonrası birey yoğun korku ve endişe duyguları yaşıyor. Amputasyon sonrası kişiler sadece organını değil kaybedilen organ ile yapılan tüm faaliyetlerini de kaybediyor. Bu durumda hastada beden imgesi kaybı olabiliyor. Amputasyon geçirmiş bireyler uzuvlarını kaybetmeden önce kaybedilen uzuv ile ilgili yaşadıkları problemler varsa uzvun kaybı bir kazanım olarak algılanabiliyor.” dedi.
“Uzuv kaybı yaşayan bireylerde psikiyatrik yardımın rolü büyük”
Ortotist Protestist Sevde Nur Alageyik, özellikle Ortopedik Protez ve Ortez alanında çalışacak olan uzmanların dikkate alması gereken bazı hususlara değindi.
Alageyik:
- Bireylerde aile ve sosyal etkileşim güçlendirilmeli ve aile sürecin psikolojik görünümü hakkında bilgilendirilmelidir.
- Bireylerin acı, sıkıntı, üzüntü vb. duygularını dile getirmesine izin verilmelidir.
- Yas süreci gereğinden fazla uzar ise birey, psikiyatriste yönlendirilmelidir.
- Bireylerin yeni durumlarını kabullenmeleri onların motivasyonunu artırarak kendi yaşamlarının kontrolünü ele almalarını sağlayacaktır.
- Uzuv kaybı yaşayan bireylerde duygusal sorunların çözümünde psikiyatrik yardımın rolü büyüktür; o nedenle hastalar gerek görüldüğünde bir psikiyatrist ve psikoterapiste yönlendirilmelidir.
Ercan İpek: “Sizler ve ben zaten bir bütünüz, engel yok”
Kabullenmeye başladıktan sonra engel diye bir şey kalmadığından bahseden Üsküdar Üniversitesi idari personeli Ercan İpek ise; “Bilgi, çok önemli bir şeydir. Bundan üç yıl önce bahçede çay içerken hocanın biri bana çok enteresan bir soru sordu. Aslında enteresan değil, sürekli sorular sorar ama soru sorma şekli o kadar tatlı, o kadar yumuşaktı ki benim o kadar hoşuma gitti ki, ‘Acaba engelli durumunuzdan ne kadar mutlusunuz?’ dedi. Yani neden engelli oldunuz demedi, ‘Ne kadar mutlusunuz?’ dedi. Gerçekten mutluyum neden biliyor musunuz? Çocukluğumu çok iyi yaşadım. Sorduğumda da neden ben engelliyim acaba? El hareket ediyor başkalarının da eli hareket ediyor ben yürümeye çalışıyorum düşüyorum başkası düşmüyor mesela örnek veriyorum çocuksun daha bir kere panik yapıyorsun. ‘Bu eli kim yönetiyor?’ diye çocuksun nereden bileceksin. İlk başta bir sorgulama oldu ama o sorgulama sonucunda da pozitif sonuçlar geldi. Yani zor diye gördüğümüz şeyler, problem diye gördüğümüz şeyler aslında aşılabilecek ve arkasında güzel bir zafer mutluluğu yaşayabileceğimiz şeyler. Engelliler merkezine gittiğimde çok güzel şeyler gördüm. İki eli tekerlekli sandalyede çay servisi, yemek servisi yapan kişiye hayranlıkla baktım. O kadar mutlu o kadar neşeli ki gittim yanına, ‘Sen bu kadar mutlu olmayı nasıl başarıyorsun?’ dedim. Yani bir sırrı var mı? ‘Sensin abi. Ben tek başıma değilim ki, engel diye bir şey yok.’ dedi. Neden yok? ‘Nasıl yok?’ dedim. ‘Sen ve ben, biz zaten bir bütünüz.’ dedi. İşte ben de diyorum ki sizler ve ben zaten bir bütünüz ve engel yok! Ne zaman kabullenmeye başlıyorsun, engel diye bir şey kalmıyor.” dedi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)