Kayserililerden Tarhan’a yoğun ilgi…
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile Aile Platformu iş birliğinde düzenlenen “Aile ve Değerler” söyleşisine katıldı. Değerler ve ailenin insanlığın bu dönemde en çok ihtiyacı olan konu olduğunun altını çizen Tarhan, değer yargılarını trafikteki yol işaretlerine benzetti. Evde en çok ne konuşuluyorsa evin amacının o olduğunu da hatırlatan Tarhan, günümüzde aileyi yanlış amaçların çökerttiğini vurguladı.
Söyleşi Kayseri Kadir Has Kültür ve Sanat Merkezinde gerçekleşti.
Bin 500 kişinin üzerinde kişinin ilgi gösterdiği programa Kayseri Valisi Gökmen Çiçek ve eşi Sümeyra Çiçek, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Gazeteci Şaban Özdemir moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Aile ve Değerler’ söyleşisinde Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ailenin önemi, çocuk yetiştirme, ailede değerler, sosyal medya kullanımı gibi konularda dikkat çekici bilgiler verdi.
“Toplumun ve insanlığın en çok ihtiyacı olan konu”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Değerler ve aile toplumun, insanlığın en çok ihtiyacı olan konu. Bu gidişat sadece Türkiye’de değil, küresel olarak ihtiyaç duyulan bir konu…” diyerek sözlerine başladı.
Gerçek mutluluk, uzun vadeli mutluluktur…
Varoluş amacımızı unutmamak için iki dünya için de çalışmamızı söyleyen Tarhan; “Herkes 2025 yılında mutluluk istiyor. Akıllı insanın üzerinde duracağı gerçek mutluluk, uzun vadeli mutluluktur. Ölümden sonrasının mutluluğu için, ölümden sonraki saadeti için çalışmayan bir insan aklını yanlış kullanıyor demektir. Bu gerçekçi olmayan bir mutluluktur. Dünyacılık bu çağın en büyük hastalıklarından biri. Hayatı sadece bir hayattan ibaret gibi düşünerek yaşamak hayatın anlamını yok ediyor, insanın hata yapmasına sebep oluyor. Hesap verme duygumuz böyle durumlarda ortaya çıkıyor. Öz değerlendirme yapabiliyoruz. Zamanımızı öyle değerlendirirsek ve bu günleri sadece bu dünya mutluluğu için değil iki dünya mutluluğu için değerlendirirsek, varoluş gayemizi de yerine getirmiş oluruz. Varoluş amacımızı da unutmamış oluruz. Asıl mutluluğu o zaman yakalıyor insan.” ifadelerini kullandı.
“Kapitalist sistem bize haz mutluluğunu dayatıyor”
Anlam mutluğu ve haz mutluluğu arasındaki farklara dikkat çeken Tarhan; “İki türlü mutluluk var. Biri dopamin mutluluğu diğeri serotonin mutluluğu. Dopamin mutluluğunu kokain de yapıyor. Beyin dopamin salgılatıyor, haz veriyor. Yani yeme, içme, mal, mülk, para dopamin mutluluğu yapıyor. Bitince tekrar istiyor. Sürdüremeyince de dağılıyor, depresyona giriyor. Serotonin mutluluğu da anlam mutluluğu. Hayatın sonuna kadar plan yapabilmek, ölümden sonrasının hesabını planını yapabilen kişiler sahip olabilir. Bu yeni bulunmuş bir şey değil. Aristoteles bunu 2 bin 500 sene önce söylemiş. ‘İki türlü mutluluk vardır hedonik mutluluk ve haz mutluluğu.’ demiş. Şu anda kapitalist sistem bize haz mutluluğunu dayatıyor. Haz peşinde koşarsan mutlu olursun diyor. Anlam mutluluğunda, hayatında yüksek bir anlam, yüksek bir değer, büyük bir anlamın parçasını hissederek yaşadığın zaman o serotonin mutluluğu oluyor. Beyni serotonin salgıladığı zaman, o sürdürülebilir mutluluk oluyor. İnsan depresyona girmiyor. Cezaevinde de olsa mutlu olmayı başarıyor. Bu mutluluk için anlam mutluluğu gerekiyor. Bu gözle baktığın zaman insan içindeki kötücül duygulara, hislere hayır diyebilir. Kendini aşabilme kabiliyeti kazanabilir. Öbür türlü sadece kendine çalışıyor. Sadece kendisi için çalışan insan kötüdür. Yani kendini ihmal etmeden yaşadığı aile için toplum için insanlık için çalışınca asıl anlam mutluluğu oluyor. Bu kalıcı mutluluktur.” şeklinde konuştu.
“Değer yargıları trafikteki yol işaretleri gibidir”
Ailede değerlere önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Tarhan; “Anlam mutluluğu ailede nasıl olacak diye düşündüğümüz zaman duygu, düşünce, davranış 3D olarak görüyorduk. Sadece duygu, düşünce, davranış değil psikolojinin dördüncü ayağı olan değerler ayağı da var. Çocukluğundan beri öğrendiğimiz değer yargıları var. Bu değer yargıları trafikteki yol işaretleri gibidir. Trafikteki yol işaretleri kendileri için yoktur. Taşıtların gidecekleri yerler için vardır. Değerler de kendileri için yoktur. O değerler hayat yolundaki trafik levhalarıdır. Aile değerleri de onun için önemli. Aile değerlerini bildiğin zaman hayat yolculuğuna ilerlerken nasıl bir yolculuk süreceğini bilirsin. Ailede bunu uygulamak için aileyi ve değerleri doğru tanımlayıp, doğru anlamlar yüklemek lazım.” dedi.
5S’ye yeni bir S…
Mutlu bir aile için 5S kuralını hatırlatan Tarhan; “S’lerden bir tanesi sevgi. Sevgi ama içinde empati olan, içinde karşılıksız sevgi olan sevgi. Bu şefkat olarak da bilinir. Normal sevgiden daha büyük. İkincisi saygı. İnsan korktuğuna da saygı gösterir. İdeal olan saygı korkarak olan saygı değildir. İçinde nezaket olan saygı olmalı. Nezakette değer verdiği şeyi incitmemek ister kişi. Sevgi suysa saygı da onun kabıdır. Üçüncü S sabır. Sabır şu anda insanlığın en çok unuttuğu şey. Sabır meditatif bir eylemdir. Doğanın hız ve ritmine uymaktır. Yani aktif sabır, eylem halinde sabır. Kişi bir hedefe ulaşmak için düşünür bir zorluk yaşar. O zorluğa karşı o anda kendi dürtülerine, isteklerine hayır deyip erteleyebilir. Amaca yönelik sabır gösterebilir. Dördüncü S sadakat. Evlilikteki en önemli şey sadakattir. Arapçada sadakat kelimesinin iki anlamı var. Biri sadık olmak, bağlı olmak, ikincisi de sıdk, doğru olmak. İkisi birbirini tamamlıyor. Yani sadakatte doğruluk yoksa yanlışlara sadık olursun hayatın alt üst olur. Beşinci S’de samimiyet. Samimiyetin nörobilimi var şimdi. Samimiyet esnasında insan beyni ayna nöronları harekete geçiyor. Yani karşı tarafın beyniyle senin beynin karşılıklı konuşuyor. Duygularla ilgili beyin alanı harekete geçiyor. Bu 5S’ye bir S daha eklemeyi düşünüyorum. Altıncı S ‘sohbet’. Sohbet deyince chat’i sohbet saymasınız. O sohbet taklididir, sanal sohbet. Bahsettiğim içinde samimiyet olan sohbettir. İnsana ilaç gibi gelir. Sohbet bizim değerlerimizde çok önemli. Bu sohbetin kaliteli sohbet olması lazım kaliteli beraberlik sağlamamız gerek.” ifadelerini kullandı.
“Biz böyle bir toplum değildik…”
Küresel olarak yaşanan sosyal çürümeye değinen Tarhan; “Türk Dil Kurumu yılın kelimelerini araştırıyor. Birinci sırada ‘kalabalık yalnızlık’ kelimesi çıkıyor. Biz böyle bir toplum değildik. Biz birbirine bağlı bir toplumduk. Şu anda sosyal bir sarsılama, yaralanma, çökme ve çürüme var. Bu küresel olarak var. Daha önce kültür aktarımını aile yapıyordu. Milli eğitimin yapması gereken işleri aile yapıyordu. Okullarımız değer aktarımını, kültür aktarımını yapmıyordu. Batı kültürünü aktarıyordu. Çinlilerin bir sözü vardır ‘Bir senelik yatırım istiyorsan buğday ek, on senelik yatırım istiyorsan ağaç dik, elli senelik yatırım istiyorsanız insan yetiştir.’ diyor. Taşa toprağa yatırım yapmak kolay. İnsana yatırım çok zor. Zahmet istiyor, emek istiyor. Sezai Karakoç’un dediği gibi düşünmek masraflı iştir. Zaman ister gayret ister yorulmak ister ama en kıymetli hazine de o. Emek vereceksin, yorulacaksın. Terlemeden, yorulmadan güzel bir şeye ulaşılmıyor.” şeklinde konuştu.
“Monolog değil diyalog lazım”
“Ailedeki rol paylaşımının nasıl olması gerektiğine değinen Tarhan; “Evde rol karmaşası olmamalı. Evde iş adamı rolünde olmayacaksın. Evde baba rolünde, eş rolünde olacaksın. Anne de öyle hem anne rolünde olacak hem iş insanı rolünde olacak hem de eş rolünde olacak. Baba sadece iş adamı rolünde o bana yetiyor diyor. Yediğin önünde yemediği arkasında. Olmaz ki. Eş rolü de var. Eş rolü sohbet, sıcak ilişki, karşı tarafı dinlemek gerektirir. Monolog değil diyalog lazım. Çift yol olacak. Biliyorsun ideal yollar tek yönlü değildir. Çift yönlüdür. Geliş gidiş olacak. Yani sohbet olacak, dinleyecek. Biz böyle durumlarda aktif dinleyici olmayı öneriyoruz. Sadece kendi dertlerini anlatıyorsa bunun adı sohbet değildir. Bunun adı talimat vermektir.” dedi.
Aile içi iletişimde kullanılacak 4 motto!
Ailede demokrasinin önemini vurgulayan Tarhan; “Aile içi iletişimde kullanılacak dört tane motto var. Hatta demokratik kültürün özelliği. Demokrasi sadece yönetim biçimi değil aynı zamanda değerler sistemidir. Bu kültürün dört tane özelliği var. Birinci özelliği eleştirilebilirlik. Eleştiriye açık olmak. Yani çocuk seni eleştirebilecek, eşin seni eleştirebilecek. Ben ne dersem o olur diyorsan Orta Çağ’a aitsin. Bu çağın yöntemi değildir. Bu çağın yöntemi ikna, inandırma ve sevdirme yöntemidir. O nedenle birincisi eleştiriye açık olmak. İkincisi özgürlükçülük. Yani özgürlük sorumluluk dengesi. Hepimiz özgürüz. İnsanın doğuştan gelen en büyük ihtiyacı özgürlük ihtiyacıdır. İnsana en büyük ceza da özgürlüğünü mahrum etmektir. Özgürlüğün olmadığı yerde despotizm vardır. Üçüncüsü çoğulculuk. Çoğulculuğun karşıtı totaliterlik. Yani ‘Herkes Kayserispor’lu olsun.’ demek güzeldir ama çocuğun ‘Hayır ben Fenerbahçeli olacağım.’ derse, baba da fanatik bir Kayseriliyse onu zorlar. O zaman çocuk babasına ‘Ben Kayseriliyim.’ der, dışarıda ‘Fenerbahçeliyim.’ der. Çocuğa yalancılığı öğretmiş olur. Despotizmin en büyük sonucu yalancılıktır. Baskının olduğu yerde savunma yalanları çıkıyor. Savunma yalanları da bir müddet sonra normalleşiyor. Dördüncü motto da katılımcılık. Katılımcılık da mesela tatile gideceksiniz, ‘Hadi bilet aldım, gidiyoruz.’ derseniz ‘Sen bize danışmadın ki, sormadın ki.’ der huzur kaçar. Halbuki birlikte karar alınması lazım. Katılımcılık birlikte karar almak önemli. Bu da ancak yatay ilişkilerde olur.” ifadelerini kullandı.
“Aileyi çökerten yanlış amaçlar…”
Ailenin amaçlarını doğru belirlemesi gerektiğini dile getiren Tarhan; “Bizim kültürümüzde karı kocaya refik ve refika denmiş. Erkek yol arkadaşı, kadın yol arkadaşı demek. Yani hayatı anlama doğru bir yolculuk olarak görmüş. Yolculuğa çıkanın bir hedefi vardır. Şu anda aile kavramının çökerten şey ailenin yanlış amaçlarıdır. Ailede amaç olarak evde ne konuşuluyorsa amaç odur. Evde para, mal, mülk konuşuluyorsa, şöhret konuşuluyorsa amaç o. İyi insan olmak, erdemler konuşuluyorsa, erdemli insan olmak konuşuluyorsa, o ailede çocuğun kafasında sevgi hiyerarşisi vardır. En tepesinde en çok sevdiği konu vardır. Ondan sonra daha az sevdiğine doğru gider. Anne babalar erdemli insan yetiştirmeyi birinci plana alacak. Kapital sistem bizim çocuğumuzu yetiştirirken iki tane değer veriyor. Zeki olsun, çalışkan olsun diyor. Kapital sistem böyle yetiştiriyor. Zeki olsun çalışkan olsun ama aynı zamanda erdemli bir insan olsun. Yalana hayır desin rüşvete hayır desin başkalarının hakkına saygı göstersin. Bu değerlerle yetişsin. Zordur bu zamanda böyle evlat yetiştirmek. Bunu başarırsak o çocuk huzuru yakalar, yolunu bulur. Ona bırakılacak en güzel miras güzel ahlaktır.” şeklinde konuştu.
“Evlilikte ben kalarak biz olacaksın”
Egozimin sonucunda yalnızlığın ortaya çıktığını söyleyen Tarhan; “Yalnızlığın artmasının sebeplerinden biri evlilik güven alanı olmaktan çıkması. Sadece kendine çalışan insan tipi çoğaldı ve şu anda egoizm küresel salgın halinde. Narsisizm olarak bilinen küresel salgın. Bu salgının sonunda insan yalnızlığa düşüyor. Egoizmin sonucu yalnızlıktır. Evlilikte egoizm olmaz, iki kişilik düşüneceksin. Yani evlilikte ben kalarak biz olacaksın. Bu iyi evlat yetiştirmek için, huzurlu bir ortam oluşturmak için hedef birliği yapmaktır. Zaten huzurlu ortam olursa evliliğin en büyük ruhu yakalanmış oluyor. Bunu yakalayabilmek zor değil. ‘Sevgi + İş Birliği = Ömür Boyu Aşk’ ortaya çıkıyor. Sağlıklı iş birliği lazım iş birliği yoksa evlilik olmuyor. Evliliğin formülü budur. Aile içerisinde aidiyet duygusunun oluşmasıdır. Aile bağlarının olması, ailenin sığınak gibi olmasıdır.” dedi.
“Yapay zekayı iyi, doğru ve güzel yönde kullanalım”
Yapay zekanın doğru amaçlar için kullanılması gerektiğini söyleyen Tarhan; “Nasıl elektriğin bulunması, matbaanın bulunması insanlıkta bir dönüşüm yaptıysa aynı dönüşümü yapay zeka da yapacak. Biz yapay zekayı iyi, doğru ve güzel yönde kullanalım. Biz iyi, doğru, güzel bilgiler servis edersek oraya giren insanlar da iyi, doğru, güzel bilgileri bulacaktır. Onun için yapay zekayı tutkulu projemiz olsun. Tutkulu projemize hedefimize yönelik yetiştirelim, kullanalım. Ergenlik döneminde çocuk ruhen olgunlaşmadığı için, onun bilinç seviyesine uygun olmayan bilgilere ulaşıyor. Evin güvenli ortamından çok güvensiz şeylerle uğraşıyor. Çocukları olumsuz etkiliyor. Evde zaten sıcak bir atmosfer yoksa evde herkesin elinde sosyal medya var. Onun için sosyal medya amacı yönünde kullanırsa faydalı. Biz popüler kültürün nesnesi olmayalım. Esir olmamak için sosyal medyayı, bilgisayarları, yapay zekayı kendi amacımıza yönelik kullanmamız lazım.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Konferansın sonunda Vali Çiçek ve Başkan Büyükkılıç, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a çiçek ve hediye takdiminde bulundu.
Konferansa katılımlarından dolayı Prof. Dr. Tarhan’a teşekkür eden Büyükkılıç; “İyi ki varsınız hemşehrilerim, sağ olun var olun” dedi.
Konferans vatandaşlardan beğeni toplarken, Büyükşehir Belediyesi tarafından katılımcılara Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın ‘Değerler Psikolojisi ve İnsan’, ‘Aile Okulu ve Evlilik’ adlı eserleri de hediye edildi.
Metrelerce imza kuyruğu oluştu…
Tarhan’a yoğun ilgi gösteren Kayserili okurlar kitaplarını imzalatabilmek için saatlerce oluşan uzun kuyruklarda bekledi.
Tarhan ile sohbet eden okurlar, fotoğraf da çektirdi.
Tarhan, Erciyes Kayak Merkezini ziyaret etti
Programın ardından yılın ilk gününde Tarhan, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ile birlikte turizmin amiral gemisi Erciyes Kayak Merkezi’ni ziyaret etti. Başkan Büyükkılıç, ziyarette Prof. Dr. Tarhan’a merkez hakkında bilgiler verirken Tarhan da Erciyes Kayak Merkezi’nden övgüyle söz etti.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)