“Ergoterapi ile Sınırlara Dokun ve Değiş” sempozyumu yapıldı

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.58042

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü tarafından Dünya Engelliler Günü kapsamında “IV. Ergoterapi ile Sınırlara Dokun ve Değiş” sempozyumu gerçekleşti. Düzenlenen sempozyuma alanında uzman çok sayıda isim katıldı. Ayrıca sempozyuma Ergoterapi bölümü üçüncü sınıf öğrencileri de katkı sağladı. 

Çevrimiçi gerçekleşen sempozyumda yine alanında uzman isimler ergoterapiyi farklı açılardan ele aldı. 

Üç farklı oturumla gerçekleşen sempozyumun açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin ve Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova gerçekleştirdi.

Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin: “Engelli olmak öngöremediğimiz bir durumdur”

Sempozyumun açılış konuşmalarını gerçekleştiren Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin; “Engelli olmak insan yaşamında her an başımıza gelebilecek ve öngöremediğimiz bir durumdur. Dünya genelindeki verilere baktığımızda, nüfusun yaklaşık yüzde 15’inin engelli olduğu görülüyor bu yaklaşık 1 milyar insan anlamına geliyor. Türkiye’de ise 2024 verilerine göre yaklaşık 2,5 milyon engelli birey bulunmakta ve bunların büyük bir çoğunluğu erkeklerden oluşmaktadır. Engellilik, sekiz alt grupta incelenmektedir, zihinsel, işitme, görme, ortopedik, dil ve konuşma, ruhsal, kronik hastalıklar ve dikkat eksikliği gibi çeşitli alanları kapsamaktadır. Ergoterapi, multidisipliner bir yaklaşımla bu sorunların hemen hemen hepsine dokunabilen bir alan olarak öne çıkmaktadır. Kurumumuzda da engelli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak ve desteklemek için birçok bölüm ve hizmet bulunmaktadır. Bu toplantının, engelli bireylerimize daha fazla destek sağlayacak önemli sonuçlar doğuracağına inanıyorum.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Sevda Asqarova: “Sevgi varsa engel yoktur…”

Sempozyumun açılış konuşmalarını gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova; “Birleşmiş Milletler, 3 Aralık 1992 tarihini Dünya Engelliler Günü olarak ilan etmiştir. Bu özel gün, engelli bireylerin toplumsal yaşama tam ve etkin katılımını sağlamak, farkındalık oluşturmak ve toplumu bilinçlendirmek için önemli bir fırsattır. Toplumun engellilere yönelik bakış açısı da bu farkındalık sürecinde kritik bir rol oynar. Eğer bir toplum, engelli bireyleri sadece acınacak ve yardıma muhtaç kişiler olarak görürse bu durum onların özgüvenlerini zedeleyebilir. Bu nedenle engelli bireylerimize acıma duygusuyla yaklaşmak yerine onları destekleyen ve güçlendiren bir tutum sergilemeliyiz. Engelli bireylerin toplumsal hayata tam katılımını sağlamak ve yaşam standartlarını yükseltmek, medeni bir toplum anlayışının vazgeçilmez bir parçasıdır. Engelli olmak bir kusur değildir ve engelli bireylerimizin yaşama azmini asla yitirmemesi için hepimize düşen görevler vardır. Unutulmamalıdır ki, engelli olmak bir tercih değildir ve herkes bir gün engelli olabilir. Bu farkındalıkla, bireyleri engelli duruma düşürebilecek nedenlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri almak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Toplumda erişilebilirlik, fırsat eşitliği ve sosyal katılım gibi alanlarda yapılacak iyileştirmeler, birlikte atacağımız önemli adımlardır. Sevgi, dayanışma ve empatiyle engelleri aşarak daha aydınlık bir dünya inşa edebiliriz. Unutmayalım ki, sevgi varsa engel yoktur. Engelsiz bir yaşamı hep birlikte kurmak için sevgi dolu adımlar atalım.” ifadelerini kullandı.

Sempozyumun açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçildi. 

Prof. Dr. Abdullah Karatay: “Engellilik durumu, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur”

Birinci oturumunun başkanlığını Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Karatay üstlendi. Karatay, “Türkiye’de Engellilere Yönelik Sosyal Hizmetler” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Karatay; “Sosyal hizmetler birçok sağlık hizmetini kapsayan bir alandır ve bu alanda ergoterapi de önemli bir yer tutmaktadır. Engellilik durumu, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur ve tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Çünkü insan doğasından kaynaklanan engellilikler her zaman var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Bunun yanı sıra kazalar, hastalıklar ve diğer dış etkenlerden kaynaklanan engellilik durumları da bulunmaktadır. Bu nedenlerin azaltılması, engellilik oranlarını kısmen düşürebilir. Ancak engellilik, her zaman toplumların gündeminde yer alacak önemli bir konu olmaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı. 

Uzm. Erg. Özlem Yalçın: “Ağır ruhsal bozukluklara sahip bireyler oldukça fazla”

Çankırı Devlet Hastanesi Uzm. Erg. Özlem Yalçın, “Stigma ve Ağır Ruhsal Bozukluklar: Ergoterapi ile Önyargılarla Mücadele ve Toplumsal Farkındalık” başlığında sunumunu gerçekleştirdi. Yalçın; “Toplum bu bireyleri dışlıyor. Ev tutmak istediklerinde komşularıyla sorun yaşayabiliyorlar. Bir işe başvurduklarında sağlık raporlarında sorunlar yaşanabiliyor. En basitinden, yatış ihtiyacı olduğunda bile bakımevleri bu kişileri kabul etmek istemeyebiliyor. Çünkü ruhsal bozukluklara uygun bir bakımevi bulmak gerçekten çok zor. Bu durumda olan pek çok danışan aslında toplumda, yanı başımızda okulda, sokakta yanımızdan geçen bireyler arasında bulunuyor. Ağır ruhsal bozukluklar dışarıdan fark edilmediği gibi bu durum, giderek daha genç yaş gruplarında da görülüyor. Örneğin, üniversite öğrencileri arasında ağır ruhsal bozukluklara sahip bireyler oldukça fazla. İş bulmakta zorlanıyorlar ve bir işe girdiklerinde hastalık süreçleri nedeniyle işverenler genellikle durumu kabul etmek istemiyor. Oysa biliyorsunuz, belirli bir çalışan sayısına ulaşan iş yerlerinin engelli birey çalıştırma zorunluluğu var. Ağır ruhsal bozukluklar bu kapsama uygun olabilir çünkü bu bireylerin fiziksel olarak çalışmaya engel bir durumları yok. İşlerini tam anlamıyla yapabilirler sadece tedavi ve terapilerine devam etmeleri gerekiyor.” şeklinde konuştu. 

Öğr. Gör. Hilmi Bakır: “Yüksek teknolojili elektronik cihazlar farklı şekillerde kullanılabilir”

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Odyometri Programı Öğr. Gör. Hilmi Bakır, “Engelli Yaşamını Kolaylaştıran Teknolojik Ürünler” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Bakır; “Yardımcı teknolojiler, özel gereksinimi olan bireylerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunmak, bağımsızlıklarını artırmak ve yaşam kalitelerini yükseltmek amacıyla kullanılan araçlar, gereçler ve yöntemlerdir. Uluslararası standartlara (ISO) göre, yardımcı teknoloji engelleri önleyen, telafi eden, azaltan veya etkisiz hale getiren bu amaçlarla özel olarak üretilmiş ya da yaygın olarak bulunan ürün, cihaz, donanım veya teknik sistemler olarak tanımlanır. ISO, bu tür teknolojilere yönelik kalite standartlarını belirlemektedir. Bu teknolojiler, engelli bireylerin işlevsel kapasitelerini geliştiren veya artıran düşük teknolojili ürün ve sistemlerle, yüksek teknolojili elektronik cihazlar, yazılımlar ve yapay zeka uygulamalarını içeren çözümler olarak farklı şekillerde kullanılabilir.” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan: “Riskleri değerlendirerek, gereksiz tehlikelerden kaçınmayı hedefliyoruz”

İkinci oturumun başkanlığını Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan üstlendi. Uçan, “Engelli Çalışanların, Sağlık Kurulu Raporlarındaki Engel Oranı Değerleri Kullanılarak Bir Risk Değerlendirme Yöntemi geliştirilmesi: Döküm Sektöründe Bir Uygulama” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Uçan; “İş sağlığı ve güvenliği bölümü olarak, engelli bireylerin çalışma koşullarını iyileştirmek için bir risk değerlendirme yöntemi geliştirdik. Çalışan engelli personelin sağlık raporları, engel oranları ve çalışma ortamındaki risk faktörlerini dikkate alarak, hangi bölümlerde çalışabileceklerini önceden belirliyoruz. İş kanununa göre, 50'den fazla çalışanı olan iş yerlerinde %3 engelli personel çalıştırmak zorunlu. Biz de engelli bireylerin çalışma ortamındaki riskleri değerlendirerek, gereksiz tehlikelerden kaçınmayı hedefliyoruz. Bu yöntemde, sadece insan faktörü değil, engelli durumları da göz önüne alınıyor, bu da bize büyük bir kolaylık sağladı." ifadelerini kullandı. 

Uzm. Erg. Şevval Kazan: “Ergoterapi, yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik kapsamlı bir rehberlik sunar”

Uzm. Erg. Şevval Kazan, “Ortez-Protez Rehabilitasyonunda Ergoterapinin Gücü: Fonksiyonel Bağımsızlığa Yolculuk” adlı sunumunu gerçekleştirdi. Kazan; “Ortez ve protezde ergoterapinin temel rolü, bireylerin yaşam kalitesini arttırmaktır. Bu süreçte hastaları bilgilendirir, ortez veya protezleri nasıl kullanacaklarını öğretir ve etkin bir şekilde kullanmalarını sağlamak için beceriler kazandırmaya yönelik programlar oluştururuz. Ergoterapistler, her bireyin fiziksel, zihinsel ve psikolojik özelliklerine göre özelleştirilmiş rehabilitasyon yaklaşımları sunar. Rehabilitasyon sürecinde kullanılan ortez veya protez türüne bağlı olarak kişiye özel bir tedavi planı hazırlanır. Ortez kullanımında ergoterapistin rolü, hastaya ortezin nasıl kullanılacağını öğretmek, doğru şekilde kullanımını rehberlik etmek ve süreç boyunca destek sağlamaktır. Protez kullanımında ise ergoterapistin amacı, kaybedilen uzvun yerine geçecek fonksiyonel becerilerin yeniden kazandırılmasına yardımcı olmaktır. Bu süreçte bireyin günlük yaşam aktivitelerine protezi entegre edebilmesi için eğitim verilir. Sonuç olarak, ergoterapistler hem ortez hem de protez kullanımında bireylerin bağımsızlığını artırmaya ve yaşam kalitelerini iyileştirmeye yönelik kapsamlı bir rehberlik sunar.” şeklinde konuştu.

Nörolog Bülent Madi: “Engellilik her yaşta ortaya çıkabilir ve tedavide multidisipliner bir yaklaşım gereklidir”

Bülent Madi Nöroloji Kliniği Kurucusu Nörolog Bülent Madi, “Engellilerin Gelişiminde Nörobilim Gerekliliği” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Madi; “Nörolojik engelli bireyler geniş bir grubu kapsar ve en bilinenleri zihinsel engellilerdir. Bu durumun nedenleri arasında genetik faktörler, anne karnındaki sorunlar, doğum komplikasyonları ve çevresel etkiler yer alır. COVID-19 pandemisi döneminde uyaran eksikliği nedeniyle otizm tanılarında artış, yaşlı bireylerde ise demans vakaları gözlemlendi. Engellilik her yaşta ortaya çıkabilir ve tedavide multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Nörolog, psikiyatrist, psikolog, ergoterapist, fizyoterapist ve özel eğitim uzmanlarının iş birliği şarttır. Ayrıca ilaçların yan etkilerine dikkat edilmeli; çünkü bu, tedavi sürecini etkileyebilir. Ergoterapi, bireylerin yaşam kalitesini artırmada önemli bir rol oynar.” dedi. 

Akif Ülger: “Engelli birey olma potansiyeliyle karşı karşıyayız”

Sempozyumun son oturum başkanı ise Özel Eğitim Uzmanı Akif Ülger oldu. Ülger, “Hepimiz Bir Adayız” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Ülger; “Her birimiz engelli birey olma potansiyeliyle karşı karşıyayız. Özellikle Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin ardından yaşananlar bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu durum, doğal afetlerin ne kadar yıkıcı olabileceğini ve hayatlarımızı bir anda nasıl değiştirebileceğini göstermektedir. Aynı zamanda, engellilik olgusunun herkes için olası bir durum olduğunu unutmamalıyız. Bu farkındalıkla hareket etmek, dayanışmayı ve empatiyi artırmak adına büyük bir önem taşımaktadır.” dedi.

Uzm. Erg. Leyla Ak: “Ailelerin de yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bir yaklaşım”

Uzm. Erg. Leyla Ak, “Engelli Bireye Sahip Ailelerde Ergoterapinin Önemi” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Ak; “Ergoterapi, engelli bireylerin günlük yaşam becerilerini geliştirirken ailelerin de yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bir yaklaşımdır. Engelli bireylerin bağımsızlıklarını kazanması ve sosyal yaşama daha aktif katılım sağlaması, ergoterapi yöntemleriyle desteklenebilir. Aynı zamanda ailelerin üzerindeki duygusal ve fiziksel yükü hafifleterek daha sağlıklı bir aile dinamiği oluşturulmasına katkı sağlar. Bu bağlamda, ergoterapinin yalnızca birey değil, tüm aile için olumlu etkileri olduğu unutulmamalıdır.” şeklinde konuştu.

Uzm. Erg. Duygu Ece Kılıç: “Kişiye özel egzersiz programları uygulayarak bireyin dayanıklılığını geliştirmeyi amaçlıyoruz”

Uzm. Erg. Duygu Ece Kılıç, “Skolyozlu Bireylerde Ergoterapi Müdahaleleri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Kılıç; “Ergoterapistler, skolyozla ilgili zorlukları belirlemek için bireyin günlük aktivitelerini, rutinlerini ve çevrelerini değerlendirebilir. Daha yönetilebilir ve konforlu bir yaşam sağlamak amacıyla çeşitli değişiklikler ve uyarlamalar önerirler. Postürel duruş alanında, skolyozlu bireylerde aktiviteler sırasında optimal hizalamayı koruyabilmeleri için teknikler öğretir ve omurga çevresindeki kaslardaki gerginliği azaltmayı hedeflerler. Ayrıca, kişiye özel egzersiz programları uygulayarak bireyin güç, esneklik ve dayanıklılığını geliştirmeyi amaçlıyoruz. Ağrı yönetiminde ise gevşeme teknikleri öğretmek, ergonomik iyileştirmeler için tavsiyelerde bulunmak ve rahatsızlığı azaltmak amacıyla uyarlanabilir ekipmanların kullanımını dahil etmek gibi stratejiler uygularlar.” ifadelerini kullandı. 

Ergoterapi 3. sınıf öğrencileri de sunum yaptı

Erg. Alper Durdu Turnalar ve Erg. Ayşe Şahin, “Engelli Bireylerde Ergoterapist Bakış Açısıyla Sanat Terapisi” başlıklı sunumlarını katılımcılarla paylaştı. Sunumlarında sanat terapisinin faydalarından bahsettiler. Özellikle engelli bireylerde resim yapmanın duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişime katkıda bulunduğuna dikkat çektiler ve sözel ifadede zorlandıkları durumlarda bir iletişim aracı olarak kullanılabileceği de vurgulandı.  

Erg. Sude Özge ve Erg. Zeynep Mengi, “Engelli Rehabilitasyonunda Genetik Yatkınlık Farkındalığı” başlıklı sunumlarını katılımcılarla paylaştı.

Daha sonra ise Erg. Nisa Gamze Aydın ve Erg. Naime Zehra Yılmaz, “Görme Engellilerde Ergoterapi Uygulamaları” başlıklı sunumlarında görme engelli bireyler üzerinde ergoterapistlerin neler yapabileceğinden bahsettiler. Görme engelli bireylerde fiziksel, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarına uygun terapi programları düzenlendiğini belirttiler. 

 


 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)