Reklamcılığın püf noktaları konuşuldu

Üsküdar Üniversitesi Reklamcılık Bölümü tarafından düzenlenen Girişimcilik Sohbetleri devam ediyor. Moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi Reklam Tasarımı ve İletişimi Bölüm Başkanı  Doç. Dr. Dinçer Atlı’nın üstlendiği etkinlikte bu hafta “Reklam Ajansında Çalışmak” başlıklı program düzenlendi. Programa konuk olan Grafis DDB Reklam Ajansı Genel Müdürü Kadir İnan, reklam ajansında çalışmak ve üretmek hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Kadir İnan: “Reklamcılar takdir gördükçe daha iyi işler ortaya koyuyor”

Bir reklamcı olarak mesleğe başladığında ilk olarak bazı başarısızlıklarla karşılaştığını fakat hiç pes etmediğini aktaran Grafis DDB Reklam Ajansı Genel Müdürü Kadir İnan, reklamcıların takdir gördükçe daha iyi işler ortaya koyduğunu aktardı. İnan; “Biz reklamcılar biraz alkış budalasıyız. Takdir gördükçe daha iyi şeyler yaratabilen kişileriz. Meslek hayatımın başında birkaç defa mesleği bırakma eşiğine kadar geldim fakat başardıktan sonra yaşanan tatmin duygusu devam etmem için her zaman yol gösterici oldu. Reklam ajanslarının işleyişinden bahsedecek olursam bunun herhangi bir formülü yok. Her ajansın kendi olanakları doğrultusunda yarattığı bir işleyiş oluyor. Bir network ajansının başkanı olarak strateji ekibi, kreatif ekip, uygulama ekibi, müşteri ilişkileri ve prodüksiyon ekibi gibi farklı alanlarla ortak bir çalışma ortaya koyuyoruz.” dedi.

“Bir kampanya ortaya koymak ekip işidir”

Bir reklam ajansında çalışmanın inceliklerine değinen İnan, kampanya hazırlama süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu. İnan; “Kampanyanın büyüklüğüne göre ağırlıklı olarak bir toplantı alınır, müşteri taleplerini anlatır. Müşteri ilişkileri ekibi yaptığı özeti müşteriye gönderir, onayını alır. Daha sonra iş stratejiye geçer. Strateji ekibi istenen reklamın, iletişimin ses tonu nasıl olacak, marka vadiyle nasıl örtüşecek, markanın genel konumlandırmasıyla mı olacak, içinde mutlaka olması gereken ya da asla olmaması gereken detaylar gibi bir önerme ortaya koyar. O stratejik önerme aslında reklam yazarlarının üzerinde oynayacağı, daha hayatın içinden bir reklam haline getireceği öneri cümlesidir. Stratejiden kreatif ekibe geçtikten sonra kreatif ekip bunun üzerine çalışır daha sonra direktörden onay alırlar. Kreatif ekip ağırlıklı olarak reklam yazan ve konseptleri belirleyen kişilerdir.” şeklinde konuştu.

“Kelimelerle oynamak büyü yapmak gibidir”

Art direktörlerde bir dünya kurabilme özelliği var diyen İnan, “Ben reklam yazarı kökenli olduğum için bunun adına belki biraz daha rahat konuşabilirim. Kişide pırıltının kesinlikle olması gerekiyor. Kelimeyle oynamak büyü gibi bir şey, iki ya da üç bilinmeyenden bilinecek bir şey yaratamaya çalışıyorsunuz. Dijital medyanın bu kadar yaygın olmadığı dönemlerde yurtdışından alınan birkaç reklamın birleştirilmesiyle yeni reklamlar oluşturuluyor ve kimse bunun farkında olmuyordu. Az bilinenden yeni bir şey yaratıyordunuz ama dünyada artık bunun geçerliliği yok. Bugünlerde biraz daha özgün olabilmek çok değerli.” dedi.

“Sunum yapamayan reklam yazarı olamaz”

Bir reklamcının hitap ettiği kitleyi tanıması gerektiğini ifade eden İnan, televizyon ve gazete reklamcılığının geride kaldığını vurguladı. İnan; “Reklamcının kitleyi tanıması gerekiyor. Televizyon ve gazete reklamcılığı kitleye uzak bir reklamcılıktır. Kitleye yakın gibidir ama bir yandan uzaktır, üstten reklamcılıktır. Dijitalde o insanlarla anında etkileşimle olmanız gerekiyor. Tanımadığınız insanla etkileşimde olamazsınız, içerik üretemezsiniz, doğru isimlerle çalışamazsınız o yüzden ekibime en çok söylediğim şeylerden biri her şeye mail atmayın yüz yüze konuşun. Bunlar çok değerli şeyler. Biz insana yönelik iş yapıyoruz. Reklam yazarlığı düşünen arkadaşlara mutlaka söylemem gereken; sunum yeteneğinizi geliştirmek zorundasınız. Benim için sunum yapamayan reklam yazarı olamaz. Bir müşteriye fikri sunmak, kampanyayı sunmak temelde reklam yazarının işidir. Çünkü sunum o dünyayı yaşatmaktır. O dünyayı iyi yaratabilirsen zaten bütün boşlukları kelime içinde doldurmuşsun demektir. Kendilerinde bu konuyu eksik görüyorlarsa drama dersleri almalarını öneririm.” ifadelerini kullandı.

“Reklamın total duygusu çok daha değerli”

Nöropazarlama alanında değerlendirmelerde bulunan İnan; “Nöropazarlamayı çok değerli bulmakla birlikte hiç haz etmiyorum. Çünkü yaratıcılık denen şeyi çok ciddi anlamda törpülediğine ve işleri daha realist bir noktaya taşıdığına inanıyorum. 40 saniyelik bir reklam hazırlıyorsunuz, bu 40 saniyelik reklamın yarattığı bir duygu vardır. Yapılan çalışmaya göre ortaya çıkıyor ki 32 ile 36 saniye arasında ilgi düşmüş. Şimdi müşteri bu kısmı değiştirmek istiyor. Fakat orada ilginin düştüğü alanın aslında filmin matematiğine kattığı bir şey var, bu alan sonuçta aldığınız duyguyu etkiliyor. Bu işi bir noktadan sonra saniye saniye işlemeye başlıyorsunuz. Her saniyede düştüğü yerler, yükseldiği yerler ama hepsinin yarattığı ortak bir duygu var. Ben bu araştırmaların reklam dünyasında ki yaratıcılığa çok ciddi zarar verdiğine inanıyorum. Fakat maalesef büyük markalar bu tür araştırmalarla ilerliyorlar. O yüzden ben hazırladığınız reklamın total duygusunun aralardaki etkilerden çok daha değerli olduğunu hissediyorum. O yüzden ben mesafeliyim.” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)