Hz. Mevlâna’nın 751. Vuslat Yıldönümünde Şeb-i Arûs ‘Tevhid’ konulu söyleşi gerçekleştirildi

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.57888

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin 751. Vuslat Yıldönümü münasebetiyle Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsünün düzenlediği Prof. Dr. Emine Yeniterzi ve Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut’un katılımı ile gerçekleşen etkinlikte Mevlâna ve Mevnevî’de “Tevhid” anlayışına dikkat çekilerek; içinde bulunduğumuz günlerde önemi kat kat artan “Birlik” duygusunun önemi vurgulandı.

Prof. Dr. Yeniterzi “Mevlana’yı sadece anmak değil, daha çok anlamak için bir araya geldik” 

Sargut; “Tevhid, Allah’ın bütün isimlerinde O’nun birliğini görebilmektir. Bu da ancak aşkla mümkündür. İnsan her nereye bakarsa baksın, Allah’ın pozitif ve negatif tüm isimlerinde tecelli ettiğini görmelidir.” 
 

Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda düzenlenen etkinlik katılımcılar tarafından yoğun ilgi gördü.

Dr. Öğr. Üyesi Cangüzel Güner Zülfikar: “Çalışmalarımızı daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz”

Üsküdar Üniversitesi Televizyonu ve Youtube hesabından canlı yayınlanan programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Cangüzel Güner Zülfikar, Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsünde Mevlâna Hz.) ve eserleri hakkında yürütülmekte olan uluslararası destekli projelerden bahsetti. 

Günümüzde Mevlânâ’yı Anlamak

Zülfikar; “Kyoto Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkeziyle ortak bir proje yürütüyoruz. Japonya Bilimsel Araştırmalar Merkezinin desteklediği projede, Japon araştırmacılar ve bizler, “Tasavvuf Araştırmalarında Metafizik, Edebiyat, Müzik ve Ritüeller Açısından Çok Yönlü Çalışmalar” başlıklı altı senelik bu projede ilk üç sene Mevlevîlik hakkında yapılacak araştırmalara yönelik çalıştık. Bu kapsamda 28 Ağustos 2023 tarihinde “Tasavvufta Mistik Felsefe ve Sanat: Şiir, Müzik, Semâ Âyini” başlıklı Sempozyumu düzenledik. Projenin bu ilk üç yıllık etabına dair kitap Kyoto Üniversitesinde yayınlanarak inşallah Mart’ta çıkacak. 

Berlin Humboldt Üniversitesi İslâm Araştırmaları Enstitüsüyle ortak yürüttüğümüz “Mesnevî Çocuk Projesi: Mesnevî’den Seçme Hikâyelerle Ahlâk Eğitimi Projesi” yenilerek devam eden bir diğer projemiz. Mesnevi’den seçtiğimiz hikayeler aracılığıyla çocuklarımıza ahlak eğitimi vermeyi amaçlıyoruz. Bu proje kapsamında çocuklarla uygulamalı çalışmalar yapıyor, onların bu hikayeleri nasıl anladıklarını gözlemliyoruz. Geçtiğimiz yıl bu proje için bir çalıştay düzenledik ve çocukların düşüncelerinden çok etkilendik. Humboldt Üniversitesiyle ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz bu çalışmalar 11-13 Ekim 2024’te Berlin’de “Günümüz Eğitiminde Hz. Mevlânâ ile Yeni Yöntemleri Düşünmek” başlıklı sempozyumla devam etti. Toplantıda “Hz. Mevlânâ’da Akıl”, “Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde Değerler Eğitiminin Yöntemlerine Dair Tetkikler”, “Mesnevî’deki Estetiğin Bâtınî Boyutları”, “Eğer eline diken batarsa şükret, çünkü orada bir gül vardır! Mesnevîdeki Güzellik Anlayışı” başlıklı çalışmalarla günümüzde Mevlana’nın eserlerinden eğitim konusunda nasıl daha fazla yararlanabiliriz, farklı açılardan değerlendirdik.” şeklinde Enstitünün konuyla ilgili çalışmalarını özetledi. 

Prof. Dr. Emine Yeniterzi: “Mevlana’yı sadece anmak değil, aynı zamanda anlamak için bir araya geldik” 

“Tevhîd; İslam dininin özü ve temel ilkesidir. Kulun Allah’ı; zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir kabul edip, O’na bir başkasını denk, emsal ve ortak tutmamasıdır. Tasavvuf anlayışında Allah’ın varlığını ve birliğini akıl, şuur, kalp ile bilmek yanında; bu inanç bulmak ve olmak basamaklarında da yaşanmalıdır. Bu da ibadetler, salih ameller, haramlardan sakınmak ve güzel ahlâk ile mümkündür” dedi.

Birlik Dükkânı

Şeb-i Arûs ve Tevhîd konulu söyleşide Prof. Dr. Emine Yeniterzi, Mevlânâ’nın Mesnevî’yi bütün insanlar için yol gösterici bir eser olarak kaleme aldığını;  Allah, yaratılış, kulluk konuları yanında insân-ı kâmil olmanın yollarına ve insanın bu yolda düşebileceği hatalara dikkat çeken derinliğine dikkat çekerken, İslam dininin temel ilkesi olan “Tevhîd”i, Allah’ın varlığını ve birliğini akıl, şuur, kalp ile bilmek, dil ile ikrar ve organlar ile eyleme dökmek şeklinde Mevlânâ’nın eşsiz eseri üzerinden örneklendirdi. 

Yeniterzi, eserin adını da aldığı “İkilik” anlayışının aslında Birliğin vurgusu olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Mesnevî’miz birlik dükkânıdır. Orada birden başka ne görürsen puttur o” diyen Mevlânâ eserinde Allah’ın maddî âlemi zıt kutuplu çiftler veya zıtlıklar hâlinde yaratmasının hikmetlerini açıklarken, bu ikilikleri, birliğin yalnızca Allah’a mahsus olduğuna işaret eden şahitler olarak gösterir. Mevlânâ; “Mesnevî’miz birlik dükkânıdır. Orada birden başka ne görürsen puttur o” söylemi ile eserinde tevhîd inancına ışık tutarken Allah’ın maddî âlemi zıt kutuplu çiftler veya zıtlıklar hâlinde yaratmasının hikmetlerini açıkladığı için eserine “ikili” anlamında Mesnevî adını vermiştir. Bütün bu ikilikler ve çokluk, birliğin yalnızca Allah’a mahsus olduğuna dair şahitlerdir. Bu çokluklar aynı zamanda dünya yolculuğundaki insanların imtihan vesilesidir. Zira insan; akıl, ilim, gönül, ahlâk ve iman tevhidini sağlamakla sorumlu bir varlıktır. Bu sorumluluğunu yerine getiren insan Rabbiyle, kendisiyle ve toplumla tevhidini gerçekleştirir.

“İnananlar, birbirini sevmek, birbirine acımak ve birbirini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve hastalığa dûçar olur” hadisi, sosyal hayatta tevhîd inancının zarurîliğine işaret eder. Bu yüzden her insanın sosyal ilişkilerde tevhîd ilkesini zedeleyen kibir, kıskançlık, yalan, iki yüzlülük, hile, kindarlık, önyargı, acelecilik, bilgisizlik, öfke, düşmanlık, inatçılık gibi kötü huylardan arınması; empati, hoşgörü, sabır, cömertlik, alçak gönüllülük, güven, kardeşlik, dostluk, takdir etmek, affetmek, kusur aramamak ve iyi niyet gibi güzel huy ve davranışları edinmesi gerekir. Bu kötülükten iyiliğe gidiş eyleminde insan bir şifa gibi maneviyatını besleyen aşktan nasip almalı; Yaratılanı severiz, Yaratandan ötürü ilkesinden ayrılmamalıdır.” şeklinde ifade etti.

Cemalnur Sargut: “Tevhid, Allah’ın bütün isimlerinde O’nun birliğini görebilmektir”

Tevhid inancı bağlamında önemli değerlendirmelerde bulunan Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut; “Tevhid, Allah’ın bütün isimlerinde O’nun birliğini görebilmektir. Bu da ancak aşkla mümkündür. İnsan her nereye bakarsa baksın, Allah’ın pozitif ve negatif tüm isimlerinde tecelli ettiğini görmelidir. Bu tıpkı insan vücudu gibidir. Vücudumuzda göz de var, bağırsak da… Her biri farklı ama hepsi birbiri için lazım. İşte vücuttaki bu birliği fark ettiğinizde, evrendeki farklılıkların da lüzumunu anlamaya başlarsınız. Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri çok güzel söylüyor; ‘Tefrikasız cem zındıklıktır.’ Yani önce fark edeceksiniz. Ayrılıkları, farklılıkları göreceksiniz ama ‘Cemsiz tefrika batıldır’ da diyor. Sadece ayrılığı görmek de doğru değil. Farklılıkları birleştirmek, onları bir bütün içinde değerlendirmek tevhid olur.” dedi. 

“Dost ve düşmanı aynı şekilde sevebilmek çok üst bir haldir”

İnsanın kendi varlığından sıyrılmadıkça Allah’ın tecellilerini göremeyeceğinden bahseden Sargut; “Kur’an-ı Kerim’de her şeyin bir nimet olduğu belirtiliyor. Bu demektir ki bize kötülük yapan da bir nimettir, iyilik yapan da… Hz. Mevlâna, ‘Dost seni yüceltmez, ama düşmanın seni tekâmül ettirir.’ diyor. Dost ve düşmanı aynı şekilde sevebilmek çok üst bir haldir. Ancak bu Allah’ta yok olmakla mümkün olur. İnsan, kendi varlığından sıyrılmadıkça, Allah’ın tecellilerini göremez. Bu alemde biz bir çeşitlilik görüyoruz o çeşitlilik aslında vahdettir, Allah’ın birliğinin yansımasıdır. Mesela bir gül fidanına bakın. Kökü, gövdesi, dalları, dikenleri ve çiçeği var. Diken elinizi kanatabilir ama o gül kokusuyla, rengiyle, güzelliğiyle sizi mest eder. Kesret gibi görünen şey aslında vahdettir, bir bütündür. İşte bunu fark etmek tevhit şuurudur.” ifadelerini kullandı.  

“Güzelliklerin ona ait olduğunu bilmek, tevhit şuurunun başlangıcıdır”

Bir şeyin anlaşılması için mutlaka zıddının olması gerektiğini kaydeden Sargut; “Elektriğin oluşabilmesi için nasıl zıt kutuplar gerekiyorsa, bizlerin de yaratılış itibariyle zıtlıklarla sınanmamız gerekiyor. Çünkü bu zıtlıklar bizi birliğe götüren köprülerdir. Çirkin olmasa güzeli, karanlık olmasa aydınlığı tanıyamazdık. O yüzden yaratılışta bu çift kutupluluk bir gerekliliktir ancak bu zıtlıkta kalmamalıyız. Bunu da mümkün kılan şey aşktır. Allah’a duyulan öyle bir aşk ki zıtlıkların ötesine geçip her şeyin tek olduğunu idrak edelim. Biz Allah’ı tam anlamıyla tanımıyoruz. Onu ilmen, kalben, aşkla tanımamız gerekiyor. Allah’ın ne kadar mütevazı ne kadar affedici ne kadar verici olduğunu anlamamız lazım. Aşk bizi ona bağlayan, onunla irtibat kurmamızı sağlayan en güçlü bağdır. Onunla konuşmak, her gördüğümüz güzellikte onu seyretmek ve o güzelliklerin ona ait olduğunu bilmek tevhit şuurunun başlangıcıdır.” şeklinde konuştu. 


 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)