Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “Bağımlılık bir beyin hastalığıdır”

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.57896

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından “21. Yüzyılda Bağımlılık ve Bağımlılıkla Mücadele” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Düzenlenen etkinliğe Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı, Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay katıldı. 21’inci yüzyılla birlikte davranışsal bağımlılıkların ortaya çıktığının altını çizen Uzbay, bağımlılığın bir beyin hastalığı olduğundan bahsetti. Zaman içinde yeni bağımlılıklar ve yeni hazlar ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Uzbay, kötü bir çevrede yaşayan kişilerin çeşitli nedenlerle bağımlı olmaya aday olduğunu da belirtti. 

Güney Yerleşke Fuat Sezgin Konferans salonunda düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Dr. Öğr. Üyesi Özgün Arda Kuş yaptı. Etkinlik yoğun ilgi gördü.

“Bağımlılığa insanlık tarihiyle başlamak lazım”

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı, Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, bağımlılık konusunda değerlendirmelerde bulundu. Uzbay; “Bağımlılığa bence insanlık tarihiyle birlikte başlamak lazım. İnsanın ilk olmaya başladığı Homo Sapiens’in ortaya çıktığı yerde bağımlılık da başladı. Biz kendi tarihimizden gidersek insanlık tarihinde avcı toplayıcı bir dönem var. Bir avcı toplayıcı dönemimiz var. Sonra tarıma geçiyoruz, bir tarım dönemi var. Bunu sanayi ve endüstri dönemi izliyor. Bugün bilgisayar ve internet ya da diğer söyleyişle bir bilgi çağı yaşadığımızı ve tüm bu yaşadığımız dönemler içerisinde teknolojik olarak artık nirvanaya eriştiğimiz, en yüksek noktada olduğumuz yapay zekalar falan geliştiriliyor. Birçok gelişmeler var. Böyle bir çağı yaşıyoruz. Peki neresinde başlıyor bağımlılık? Bence avcı toplayıcı dönem hatta onun da öncesinde ortaya çıkan bir durum bağımlılık. İnsan meraklı bir yaratık, etrafını gözlemliyor. Hem birbiriyle iletişimi var hem de etrafında neler var onlara da bakıyor.” şeklinde konuştu.

“Davranışsal bağımlılıklar dediğimiz bağımlılık türleri ortaya çıktı”

21’inci yüzyılla birlikte davranışsal bağımlılıkların ortaya çıktığının altını çizen Uzbay; “21’inci yüzyılın başına kadar biz bağımlılık deyince madde bağımlılığı substance abuse ya da substance addiction'ı konuştuk hep. Burada kimyasal maddelerdir bunların çoğu. Peki 21’inci yüzyıla girdikten sonra neyle tanıştık? İnternetle tanıştık. Davranışsal bağımlılıklar dediğimiz bağımlılık türleri ortaya çıktı. Akıllı telefonlarımız oldu zaman içinde. Müthiş bir sosyal medyamız var. Bu sosyal medyanın içinde olmayan neredeyse yok. Bugünün önemli sosyolojik bir gerçeği, toplumsal bir gerçek. İnsanlar artık birbirleriyle çok geniş bir etkileşim ağına sahipler. Sosyal medyanın içinde. Ama yüz yüze etkileşim yok. Yani yan yana oturduğunuz arkadaşlarınızla daha fazla aktiviteden çok cep telefonları üzerinde sosyal medyada daha fazla etkileşim içine giriyorsunuz. Bazı bireylerde veya bazı topluluklarda bu artık ciddi bir alışkanlık haline dönüşmüş durumda ve buna hiç itiraz yok. Tam tersine bu engellendiği zaman ciddi bir sorun ortaya çıkıyor. İnternetin sağladığı imkanlarla müthiş oyunlarımız var. Kumarhaneler eskiden legal ya da illegal olabiliyordu ama kumar kumarhanede oynanıyordu. Kumar şu anda cebinizde. Benim cebimdeki şu cep telefonunun içinde sınırsız bir kumarhane var. İstersem ben buradan her çeşit bahsi oynayabilirim.” dedi.

“Tüketime teşvik eden müthiş bir sistem var”

2000'den sonra doğan kişilerin büyük bir hedef kitlesi olduğundan bahseden Prof. Dr. Tayfun Uzbay; “20’nci yüzyıl boyunca yeme bozukluklarını konuştuk ama 21’inci yüzyıl ile birlikte obezite de arttı. Bu konuşuldu ama daha çok sağlık ve tıp alanında konuşuldu. Obezitenin önemli bir bölümünün aslında yeme bağımlılığıyla da ilişkili olduğunu yeni yeni fark ediyoruz. Alışveriş normal, hepimizin yaptığı bir şey. Marketlere gidiyoruz, ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz ama 21’inci yüzyıl müthiş bir şey daha sağladı. Artık yemek yemek için restorana gidip beş on kalori harcamanızı gerek yok. Getir var, götür var. Her çeşit imkân var. Yani söylüyorsunuz kapıya kadar geliyor ne yiyecekseniz. Belki o ürünü yemek için bir restorana giderken on kalori harcayacaksanız onu da harcamıyorsunuz zaten. Oturduğunuz yerde beslenebiliyorsunuz. Tüketime teşvik eden müthiş bir sistem var. Aslında siz 2000'den sonra doğanlar büyük bir hedef kitlesiniz.” ifadelerini kullandı.

“Dışlamak yerine kontrol ve tedavi edilmeli”

Kötü bir çevrede yaşayan kişilerin çeşitli nedenlerle bağımlı olmaya aday olduğuna dikkat çeken Uzbay; “Bağımlılığın keyif verici bir tarafı vardır. Bu sürekli yapıldığında beyni etkiliyor. Eğer ara verirseniz, keserseniz yokluğu ortaya çıkıyor ve kriz durumu ortaya çıkıyor. Sizde bir takıntı yaratıyor. İster davranışsal deyin ister madde deyin. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır ve bağımlıların dışlanması yerine onların bir şekilde kontrol edilmesi ve hastalığının tedavi edilmesi lazım. Ama kötü olan şu ki Alzheimer ve Parkinson'a ayrılan bütçelerin onda birini bile bağımlılık alanında göremiyoruz. Hayatımızın bağımlılıklara daha yatkın olduğu bir evresi var. O bir risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Bazılarımız genetik olarak bağımlılığa daha dirençli olabiliyoruz ama orada da çevresel faktörler devreye giriyor. Eğer kötü bir çevrede yaşıyorsanız, siz çeşitli nedenlerle bağımlı olmaya aday oluyorsunuz.” şeklinde konuştu.

“Zaman içinde yeni bağımlılıklar, yeni hazlar ortaya çıkabiliyor”

Bağımlılığın yaratıcılığı artırmadığını hatta tam tersine yaratıcılığı azalttığından bahseden Uzbay; “Bağımlılık yapacak nesneler sınırlı değil. Yani şu kadar kimyasal yapar başkası yapmaz. Sentez yoluyla yenileri ortaya çıkabiliyor. Ya da benim zamanımda sosyal medya bağımlılığı diye bir şeyi kimse konuşmuyordu. Şimdi böyle bir bağımlılıktan bahsediyoruz. Demek ki zaman içinde yeni bağımlılıklar, yeni hazlar ortaya çıkabiliyor ve yeni hazlar demek yeni bağımlılıklar demek. Hazların çoğu evrenseldir deniyor. Ne demek? Bağımlılıklar da evrensel, hazlar da. Bazı kültürel nüanslar olabilir belki ama genellikle bir insana haz veren bir şey başka bir insana da farklı kültürden olsa bile haz verebiliyor. Hazlar evrensel. Ve insanlar uyarılmaktan keyif alırlar. Aslında Türkçeye yerleşmiş yanlış bir terim var. Uyuşturucu bağımlılığı diyoruz. Uyuşturucu değil, bağımlılık yapan maddeler. Burada birçok şey karıştırılıyor, birbirinin içine giriyor. Bağımlılık yaratıcılığı artırmaz. Tam tersine yaratıcılığı azaltır.” dedi.


 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)