Çevre ve iklim değişikliği her yönüyle ele alındı

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Koçak ve Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özdemir, ‘Çevre ve İklim Değişikliği’ ni ele aldı. Soluduğumuz sağlıklı havayı korumamız lazım diyen Özdemir; “Biz insanlar da Allah’a hizmet etmek ve Allah’ın tüm bireyleri en iyisini yapmak için çalışmak zorundayız. Koruduğumuz şeyi gelecek nesiller için muhafaza etmek zorundayız. Yaratanın yarattığı diğer canlıları katletme hakkımız yok. Tüm canlılara özen göstermemiz, yaradan korkusuyla hareket etmemiz, merhametli ve ihsanlı olmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

‘‘İhtiyaç arttıkça hava kirliliği de artmaktadır’’

 İnsan küçük bir dünyadır diyen Prof. Dr. Koçak; ‘‘Dünyada çevre dengesi yerinde olduğu zaman hem dünyanın gelecek sağlığı hem de insanın sağlığı daha iyi olacaktır. Biri bozulduğu zaman diğeri de bozuluyor. Özellikle çevrenin bozulması insanın sağlığını da etkiliyor, bozuyor. Yani özetle insan geleceği bozuluyor. İklim değişikliği ile ve çevrenin bozulmasıyla dünyanın da yaşanmaz hale gelmesi an meselesi oluyor. 19. Yüzyılın ortalarında sanayinin gelişmesi buna paralel olarak da enerjiye olan ihtiyaçla gittikçe hava kirliliği dünyanın kirlenmesi, ekolojik dengenin bozulmasını görüyoruz. Enerjiye ihtiyaç, yakıt ihtiyacı söz konusu. Bu eskiden kömürle fosil yakıtlarla ve diğer kaynaklarla, hava kirliliği yapacak maddelerle karşılanıyordu. İhtiyaç arttıkça hava kirliliği de artmaktadır.’’ dedi.

‘‘Hepimiz sorumluluğu almamız lazım’’

Çevre demek bizim var olmamız demek diyen Prof. Dr. Özdemir; “Bizim var olmamız, mutlu olmamız, sağlıklı olmamız çevreye bağlıdır. Yani temiz havaya, temiz suya, temiz gıdalara bağlıdır. Ondan sonra dünyada ki dengelerin muhafazasına bağlıdır ve bunları insan tarif ediyor, biz kendimiz tarif ediyoruz. Bilinçsiz tüketim tarzımızla ve açgözlü bazı büyük şirketlerin yaptıklarına seyirci kalmakla bunun sorumlusu da biziz, başkası değil. Onun için hepimiz sorumluluğu almamız lazım. İnsanoğlu maddi hırsın ilham ettiği teknolojinin sonuçlarından korunmak için bütün dinlerin ve felsefelerin taraftarları arasında dünya çapında fikri iş birliğine ihtiyacı var. Yani bizim amacımız çevremizi ve dünyamızı korumak ise, Marmara’yı korumak ise, Ergeneyi korumak ise, Kaz dağlarını korumak ise bu konudaki fikri dili rengi ne olursa olsun herkesle iş birliği yapmamız lazım.’’ şeklinde konuştu.

‘‘Sevdiğimiz şeyi korumak zorundayız’’

Soluduğumuz sağlıklı havayı korumamız lazım diyen Prof. Dr. Özdemir; ‘‘Allah, dünya içinde yaşayan tüm canlılarla birlikte kâinatı tüm çeşitliliği ve canlılığıyla yarattı. Tüm varlıklar yaratanın engin haşmetini ve merhametini anlatır. Yaratana hizmet eder, onu yüceltirler. Biz insanlar da Allah’a hizmet etmek ve Allah’ın tüm bireyleri en iyisini yapmak için çalışmak zorundayız. Yunus Emre’nin ifadesi ile biz yaratandan dolayı yaratanı sevmek zorundayız. Sevdiğimiz şeyi korumak zorundayız. Koruduğumuz şeyi gelecek nesiller için muhafaza etmek zorundayız. Yani sadece tarihi eserlerimizi müzelerimizde koruma altına almak yetmiyor. Allah’ın bize emanet ettiği tabiattan da sorumluyuz. İnsanlar dâhil olmak üzere tüm canlıların serpildiği iklimdeyiz. Ancak insafsız ekonomi ve büyüme yüzünden insanların yol açtığı fesatlık ve yolsuzluğu görüyoruz. Dinozorun dediği gibi kendi sonumuzu getirecek ekonomik hayat tarzımızın da farkındayız. Yaratanın yarattığı diğer canlıları katletme hakkımız yok. Tüm canlılara özen göstermemiz, yaradan korkusuyla hareket etmemiz, merhametli ve ihsanlı olmamız gerekiyor.’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Anlaşma önceden imzalansaydı doğal felaketlerin bir kısmı önlenebilecekti’’

Paris İklim Anlaşması’ndan bahseden Özdemir; ‘‘Önceden çevre bakanlığımız bize destek vermedi. Ülkemizde kapısını çaldığımız kamu kuruluşları destek vermedi. Ülkemiz Paris sözleşmesini imzaladı ama mecliste onaylanmadığı için yürürlüğe girmedi. Eylül 2021’de sayın Cumhurbaşkanımız birleşmiş milletlerde bu sözleşmeyi imzalayacağını ve mecliste onaylanacağını söyledi. Sonra da meclis bunu onayladı. Ama biz çevreciler diyoruz ki keşke on yıl önce bizim bu dediğimiz yapılsaydı. O zaman Marmara Denizi daha az kirlenecekti, ormanlarımız daha az zarar görecekti. Anlaşma önceden imzalansaydı doğal felaketlerin bir kısmı önlenebilecekti. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla çevre bakanlığının adı Çevre İklim Değişikliği Bakanlığı oldu. Umarız ki bakanlık bu isme uygun faaliyetler yapar.’’ dedi.

 ‘‘Bilim tarihinde ilk kez böyle bir iş birliğine ihtiyacımız var’’

Çevre sorunlarını sadece biz çevreciler çözemeyiz diyen Prof. Dr. Özdemir; ‘‘Kimyacılar, tıpçılara, doktorlara, fizikçilere, sosyologlara, psikologlara ondan sonra her branştaki ilim adamları olarak hepsinin tecrübesine ihtiyacımız var. Bilim tarihinde ilk kez böyle bir iş birliğine ihtiyacımız var. Tıpkı covid konusundaki gibi. Bakınız bütün tıp ooriterleri diğer birimler, hepsi iş birliği yaptı. Hatta bütün dinlerin temsilcileri bilim adamlarının başarılı olması için dualar yaptılar. Neden? Çünkü bu bela hepimizi tehdit ediyor. Burada biz bütün bunları özetledik ondan sonra İslam’ın dünyaya nasıl baktığını özetledik. Ondan sonra Hz. Amine’nin hayatındaki şeylerin örnekler olduğunu ifade ettik ve bunları tek tek orada belgede ifade ettik. Eşitlik ve adaletin çok önemli olduğunu vurguladık. Toplumda eşitliğin olması, gelir eşitliğinin olması, her açıdan bir eşitliğin sağlanmasının refahımız için elzem olduğunu ifade ettik. Yani bizim malımız mülkümüz olabilir ama suyu ihmal edersek, temiz suyu ihmal edersek, kirlenen denizleri ihmal edersek, bu refahımız bize bir şey getirmeyebilir.’’ sözlerini değindi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)