Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Medeniyet Krizlerinin Çözümü Kendi Kültürümüzde”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan Üsküdar Şemsipaşa Kütüphanesi’nin düzenlediği Şemsipaşa 3K (Kuşkonmaz, Kitap, Kültür) Konuşmalarının ilk konuğu oldu. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Süleyman Doğan’ın üstlendiği etkinlikte “Pandemi Sürecinde İnsanların Sosyal Psikolojisini Anlamak” üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Tarhan, Covid - 19 ile dünyanın büyük bir yalnızlığa mâhkum olduğuna dikkat çekti. Tarhan; “Hayat zincir gibidir, bir kriz meydana geldiğinde en zayıf halkayı kırar. Şu anda Covid - 19 krizinde insanlar yalnızlaştı. Önümüzdeki yıllarda Batılı toplumların iflasını göreceğiz. Medeniyetlerin kötü gidişine karşı bizim alternatif sunmamız gerekiyor. Bunun bilimsel çözümü ise Doğu bilgeliği ve Anadolu irfanı referans alınarak hazırlanan Pozitif Psikolojidir. Medeniyet krizlerine karşı çözüm bizim kendi kültürümüzde bulunuyor.” dedi.
“Kültür kavramı somut bakış açısına hapsediliyor”
“Şemsipaşa Kuşkonmaz, Kitap, Kültür Konuşmaları” başlığında kitap ve kültüre yeni bakış açısı getirmek istediğini ifade eden Tarhan, bu konuyu uzmanlık alanı olan psikolojiyle bağdaştırarak değerlendirdi. Tarhan; “Psikolojiyi üç kelime ile ifade edersek; akıl, beyin ve kültür. Kültür, insanın çevresiyle olan iletişimi demektir. İnsanın kişiliğini analiz ederken 3 farklı ayak vardır: Birincisi iletişim tarzı, diğeri stresle baş etme ile problem çözme ve son olarak düşünce tarzı. Bu üçayak bireylerin kişiliğini analiz etmede kullanılıyor. Kültür çok önemli bir kavram. Edebiyatçı Mehmet Kaplan’ın mükemmel bir kültür tanımı var, ‘Kültür insanın eşyayla ilişki kurma biçimidir.’ diyor. Bu bağlamda kültür, insanın eşyayla, anne babasıyla, diğer insanlarla yani nesneyle olan ilişkisidir. Bu açıdan Türkiye’de Kültür Bakanlığı “Turizm ve Kültür Bakanlığı” olarak geçtiğinden dolayı gölgede kalıyor. Kültür soyut bir değerken, turizm ile beraber turizm gelirlerini kontrol etme, müzelerin bakımı gibi somut kavramlara hapsediliyor. Bu kısa vadeli bir bakış açısı, uzun vadeli düşünmek istiyorsak acilen kültür alanına yatırım yapmamız gerekiyor.” dedi.
“Soyut kültür ile başarılı medeniyetler ortaya çıktı”
Atalarımızın soyut kültür ile büyük bir medeniyet kurduklarını ve dünyaya örnek olduklarını aktaran Tarhan, adalet ve dürüstlük ile kurulan sistemlerin kalıcı olduğunu ifade etti. Tarhan; “Bizim atalarımız soyut kültürle bu zamana kadar geldi, somut kültürle değil. Osmanlı örneğinde olduğu gibi bununla insanlarda gönüllü olarak değişim meydana getirmişler. Bizlere örnek olacak başka bir dönem de Asr-ı Saadet dönemidir. Hz. Peygamber İslam dinini tebliğ etmeye başladıktan sonra kendisine Mekke’nin yöneticiliği teklif edilmiş, fakat kendisi kabul etmemiştir. Eğer taktik ve stratejik düşünseydi böyle bir durumda Hz. Peygamber kabul edip sistemi kurardı, güçlendikten sonra herkes Müslüman olacak derdi, büyük ihtimalle de başarılı olurdu. Fakat vefatıyla sistem çöker, İslamiyet düşüncesi kalmaz ve eskiye dönülürdü. İslam düşüncesi meşruiyetini ahlaki değerlerden alıyor; dürüstlük, emanete ihanet etmeme ve adalet duygusu ön planda. Bu çağın Müslümanı ise önce güç ondan sonra adalet diyor. Hâlbuki güç olup adalet olmazsa zulme neden olur. Adalet olup güç olmazsa da zayıf kalırsın güçsüz olursun, onun bir dengesini sağlamak gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Modernleşmeyi Batılılaşma ve betonlaşma olarak algıladık”
Ailenin kültür koruyucu özelliğini vurgulayan Tarhan, geleneksel değerlerin korunmaması halinde dünyanın bütün kültürleri yok edici tek bir kültüre doğru yol aldığını aktardı. Tarhan; “Kültürü aile korur. Özellikle 0-3 yaş döneminde ailede alınan değerler kültür aktarımını sağlar. Son yıllarda özellikle sosyal medya, kültürümüzü etkisi altına aldı. 200 senedir devam eden Batılılaşma ve modernleşme sürecini yanlış uyguladık. Modernleşmesi Batılılaşma ve betonlaşma olarak algıladık. Batı kültürü çürümüş durumda, biz bu değerleri almak zorunda değildik. Şu anda ailede yangın var, kendi kültürümüzü canlandırıp yaşatabilseydik böyle bir durumla karşı karşıya kalmayabilirdik. Kültürün 3 ana kaynağı var: Birinci kaynağı aile, ikinci kaynağı sokak, üçüncü kaynağı okuldur. Bu üç kaynak şu anda sağlıklı işlemezse dünya tek kültürlülüğe doğru gidiyor, tek kültürün dayatıldığı bir propaganda yapılıyor. Gelecek nesil popüler kültürün çocuğu olacak.” ifadelerinde bulundu.
“Dijitalleşme kültürel değişime neden oluyor”
Dünyada büyük bir kültürel değişimin yaşandığını ifade eden Tarhan, dijital devrimle beraber kültürün büyük bir darbe aldığını aktardı. Tarhan; “Dünya büyük bir kültürel değişim yaşıyor. Dijital devrimin en çok etkilediği alan kültürel alan oldu. Dünya tek kültürlülüğe doğru gidiyor ve bu kültür popüler kültür olmak durumunda. Daha önce kültürel aktarım yapan kurumlar; aile, sokak, komşuluk, okul ve yakın arkadaş ilişkileriydi. Şu anda kültürel aktarım yapan en önemli kaynak dijital alanlar, dijital platformalar ve sosyal medya. Çocukların beyinlerini bunlar değiştiriyor, zihinsel dönüşüme neden oluyor. Gençlere hitap edecek içeriklerin bu mecralarda üretilmesi gerekiyor. Bu neslin üzerindeki zaman baskısı çok fazla, hız ve haz nesli. Z kuşağı YouTube’u hızlandırıp izliyor, en önemli özelliği sosyalleşmeyi sanal olarak yapıyorlar. Bu kuşağın diğer sosyal psikolojik boyutu, bağımlılık boyutu var. Yani dijitalleşme kültürel değişim ve devrime neden oluyor.” ifadelerinde bulundu.
“Toplumsal hedeflere ulaşmak için yeniliğe açık olmak gerekiyor”
Dünyanın kültürel dönüşüm yaşadığı bir dönemde Osmanlı’nın bu gelişmeleri takip edemeyerek Endüstri Devrimini kaçırdığını aktaran Tarhan, yeniliğe açık olmak gerektiğini ifade etti. Tarhan; “Osmanlı’nın Endüstri Devrimi sürecini kaçırması kültürel dönüşüm sonucu oldu. Yavuz Sultan Selim Mısır’a gittiği zaman hareketleri topları yanında götürmek istiyor fakat oradaki Eş’ari ulema yeniliğe karşı olduğundan kabul etmiyor. Bu bir bakımdan geleceği takip etmektir. 1453’te Yeni Çağa geçiş İstanbul’un fethine bağlı. Orta Çağda feodal sistemde halk köle gibi çalışıyor, Fatih kalenin yıkılabileceğini ve feodalizmin çökebileceğini gösteriyor. Kaleler yıkılınca yeni bir döneme giriliyor ve burjuva sınıfı oluşuyor. Bunlar İstanbul’un fethinin ve yenilikçi bakış açısının sosyolojik yönleri. Asker kökenli olduğumdan hareket tarzının ne olduğunu, stratejik hedefin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Toplumlar içinde stratejik hedefler vardır. Soyut kültüler bu hedefleri gerçekleştirmekte ve gelecek nesillere taşımakta oldukça önemli. İnanan bir insanın stratejik hedefinde en tepede ilahi rıza olur. Ondan sonra soyut hedefler, iyi insan olmak ve dünyevi istekler olmalı. Ego idealini düzgün tutmak sonuca ulaşma açısından çok önemli. “Cetveli eğri olanın çizdiği düzgün olmaz.” demiş Hz. Ali. İnsanın önce ölçüsü doğru olacak, hedef ideali ile bir yola çıkacak gerisi zaten kendiliğinden gelir.” dedi.
“Pandemi ile yalnızlaşan insanlığa ilaç: Doğu bilgeliği ve Anadolu irfanı”
Covid - 19 ile dünyanın büyük bir yalnızlığa mâhkum olduğunu aktaran Tarhan, dünyanın birçok yerinde yalnızlık bakanlıklarının kurulduğunu aktardı. Tarhan; “Hayat zincir gibidir, bir kriz meydana geldiğinde en zayıf halkayı kırar. Şu anda Covid - 19 krizinde Batı dünyasında aile zayıf halka durumunda. Dünyada şiddet ve intiharlar arttı. Mesela Japonya’da 2020 yılının Mart ayında Yalnızlık Bakanlığı kuruldu, İngiltere 2018’de kurmuştu. İnsanlar pandemiden dolayı yalnızlaştı. Batı şu anda dışı parlayan ama içi boş olan bir ağaç gibi. Gösterişine aldanmamak gerekiyor, insan ilişkileri ciddi manada darbe almış durumda. Batı dünyasını ayakta tutan göçmenlerdir, eğitimli göçmenleri çalıştırıyorlar. Benim öngörüme göre önümüzdeki yıllarda Batılı toplumların iflasını göreceğiz. Medeniyetlerin kötü gidişine karşı bizim alternatif sunmamız gerekiyor. Şu anda yalnızlaşmanın arkasında bencilleşme var çünkü insan bencilleştiği zaman kendi zevklerinin peşine düşüyor. Batı’nın sunduğu kapitalist ahlak zaten bunu yani hedonizmi savunuyor. Batı felsefesini ve değerlerini oluşturan ne Sokrates ne Roma hukukudur ne de Yunan felsefesidir. 20’inci yüzyılda ortaya çıkan Varoluşçu felsefe Batı’yı bir salgın gibi etkisi altına almış durumda. Süreç hedonistik duygularla başlıyor, insan bencilleşiyor ve sonunda yalnızlaşıyor ve mutsuz oluyor. Çözüm bulamadığında ise intihara başvuruyor. Bunun bilimsel çözümü ise Doğu bilgeliği ve Anadolu irfanı referans alınarak hazırlanan Pozitif Psikolojidir. Medeniyet krizlerine karşı çözüm yine bizim kendi kültürümüzde bulunuyor” dedi.
Haber: Esmanur Tuna
Fotoğraf: Kaan Güzeltepe
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)