Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Gençlerin Hayatta En Büyük Riski Amaçsızlık”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Pertevniyal Lisesinden Yetişenler Derneği tarafından düzenlenen ‘Pertevniyal Sohbetleri’ Instagram canlı yayın konuğu oldu. Moderatörlüğünü TV program sunucusu Ayşenur Asuman Uğur’un üstlendiği yayında ‘Nasıl Bilinçli Genç Olunur?’ başlığı altında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Gençlerin en büyük riski uğrunda çalışılacak, terleyecek, yorulacak ve çile çekilecek bir amaçlarının olmaması. Popüler kültür ve kapitalist sistem tüketimi arttırmak için hedonizme ve alışverişe özendiriyor. Şu anda cinselliği, zenginliği ve şöhreti yaşam amacı olarak gören bir küresel akım var. Bu akım herkesi etkisi altına alıyor ama en çok da gençleri etkiliyor.” dedi.
“Bilinçli Genç Olmak kitabı gençlere yol gösteriyor”
‘Bilinçli Genç Olmak’ kitabını gençlerin bu konudaki ihtiyaçlarını gördükten sonra kaleme almaya karar verdiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan; “Kitapta anlatılan bilinçli genç olmakla ilgili değerleri trafikteki bir genç için yol işaretleri gibi düşünsünler. Gençler başarılı, mutlu ve iyi bir insan olmak istiyorum diyorsa; bu kitapta onunla ilgili trafik işaretleri gibi yol gösterici bilgiler var. Hayatta bunları öğrenmenin üç farklı yolu vardır. Birinci yol, ortalama bir insanın yaptığı yoldur. İnsan bir hata yapar ve aynı hatayı bir daha tekrarlamaz. Bu pahalı bir yoldur. Çünkü insan hayatı, aynı hatayı deneme yanılma yöntemiyle sürekli yaparak öğrenmek için çok kısadır. İkinci öğrenme yöntemi ise sürekli olarak yapılan hatayı tekrarlamaktır. Bunu yapan kişiler 30 sene sonra hala aynı yerde olurlar. İlerleme kaydedemezler. Üçüncü öğrenme yöntemi ise başkalarının tecrübelerinden ders almaktır. Bu yöntem ideal olandır. Çünkü rehber kılavuz olarak kitaplarını alır. Bu kitapta onlara bu yönde yazılmış bir kitap. 10 tane kitap okuyup elde edecekleri bilgileri bir arada bulabilirler.” dedi.
“Gençlerin hayattaki en büyük riski amaçsızlık”
Genç neslin dijital yerliler olduğunu ifade eden Tarhan, gençliğin sorunlarına vurgu yaparak yetişme koşulları sebebiyle kolay elde etmeye eğilimli ve amaçsız olduklarını aktardı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Gençler dijital dünyanın yerlisi, bizler ise dijital dünyanın göçmeni hatta mültecisiyiz. Gençlerin en büyük sorunu ise, geçmiş kuşaklar zorluk içinde olgunlaşmıştı bu kuşaklar ise büyük çoğunlukla varlık içinde olgunlaşıyor. Bunun için kolay elde etme ve benmerkezcilik eğilimi içindeler. Fakat bu kuşakların bir özelliği var çok sevimliler, gerçekten iyi bir kılavuzluk ve iyi bir yönlendirmeyle hemen toparlıyorlar yeniliğe çok açıklar. Bu kuşak korkutarak yönetilecek bir kuşak değil, ikna edilerek yönetilecek bir kuşak. Büyüklerin bunu anlaması lazım. Gençlerin hayat yolculuğuna çıkarken bir arı gibi çalışkan olması önemli. Arı bir günde 400 tane çiçek dolaşırmış. Bir balda ne kadar emek var düşünün. İnsanoğlu da böyle, kim çok çalışırsa hedefi varsa o parlıyor. Gençlerin şu anda en büyük riski amaçsızlık. Uğrunda çalışılacak, terleyecek, yorulacak ve çile çekilecek bir amaçlarının olmaması. Amacı olan gençler hayat yolunda fark oluşturacaklar.” şeklinde konuştu.
“Kapitalist sistem hedonizme ve alışverişe özendiriyor”
Amaçsızlığın küresel bir sorun olduğunu, dünyevi bakış açısının birçok değeri ortadan kaldırdığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Amaçsızlık sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde gençlere hâkim olan küresel bir sorun. Popüler kültür ve kapitalist sistem tüketimi arttırmak için hedonizme yani zevkçiliğe ve alışverişe özendiriyor. Gençlerin marka ve teknoloji merakını sonuna kadar kullanarak gerçek ideallerinden uzaklaştırıyor. Zevki ego ideali seçen bir genç niye zorluklara katlanarak, çalışıp çabalasın ki? Popüler kültürün veya sosyal medyanın nesnesi haline gelmiş birey bütün bu reklamlara karşı hayır diyemiyor. Bakıyorsunuz Hollywood’da çıkan bir şeyi ertesi gün gençlerimiz taklit etmiş. Bu gönüllü emperyalizmdir. 1990 ve öncesi kuşaklarının hangi dünya görüşünden olursa olsun toplum için bir şey yapma idealleri vardı. 20.yy’da ise doğruları ve değerleri değiştiren hümanistik, varoluşçu felsefe ortaya çıktı. Bu görüş insanı kutsallaştırdı, benmerkezci yaptı. Şu anda cinselliği, zenginliği ve şöhreti yaşam amacı olarak gören bir küresel akım var. Bu akım herkesi etkisi altına alıyor ama en çok da gençleri etkiliyor. Bu akıma kapılanların bir kısmı 30-40 yaşına geldiği zaman yanlış yapmışım diyecekler.” dedi.
“Gençler istemedikleri bölümü yazmasınlar”
Üniversite tercihlerine ilişkin de adaylara önerilerde bulunan Tarhan, kişinin yetenekli oldukları alanlarda tercih yapmaları ve tercih edecekleri üniversitelerin, akademik kadrolarını araştırmaları gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Tarhan; “Gençler üniversite tercih ederlerken tercih listelerine istemedikleri bölümleri yazmasınlar. Üsküdar Üniversitesi olarak sosyal, akademik, estetik ve mühendislik becerileriyle ilgili Holland isimli bir test yayınladık. Gençler eğilimlerini ölçmek için web sitemize girerek testi yapabilirler. Kişi onu yaptığı zaman hangi alanda güçlü olduğu ortaya çıkıyor. Tercih yaparken kişi eşit ağırlık mı, sözel mi, sayısal mı hangi ağırlıktaysa seçtiği alanlara göre bir seçimde bulanacak. Bunu yaparken muhakkak tercih danışmanlarına danışsınlar. 24 tane tercih var o tercihlerin 4 tanesini başarı sırasının üstünden, 4 tanesini altından seçmeleri gerekiyor. Tercih yaparken insanın hayatında iki tane önemli tasarruf vardır, birincisi eş seçimi diğeri de meslek seçimi. Aslında mesleğe biz fazla anlam yüklüyoruz, meslek elbise gibidir cilt gibi değildir. Cilt değişmez ama elbise değişir. A mesleğine girersin fakat zaman içinde önüne fırsatlar çıkar A mesleğini değil de A mesleğinden B mesleğini köprü yaparsın oradan ilerlersin. Bazı yeni kurulan üniversiteler var akademik kadrosunda kimler var bakalım diyoruz akademik kadroyu ilan bile edememişler, üniversite tercih ederken mutlaka buna dikkat etsinler. Bir de üniversite hantal bir üniversite mi dinamik bir üniversite mi bu çok önemli. Mesela pandemi dönemine hemen uyum sağladı mı bunlar önemli ipuçları verir. İnsan domates alırken bile bakıp inceliyor çürük olmasın diye sen üniversiteye girerken bakmayacak mısın? Bu konuda şansına ne çıkarsa, rastgele denilmez. Çünkü hayatının önemli bir kararı. İnsanın o üniversiteden mezun olduğunu göğsünü gere gere söyleyebilmesi lazım. Onu diyebilmek için de o kaliteyi önemseyen, o algıyı yaşatabilen üniversiteyi seçme konusunda hassas olmak gerekiyor.” ifadelerinde bulundu.
“Gençlerdeki en önemli şey, kişinin ruh sağlığı”
Ruh sağlığının, bedensel sağlıktan daha değersiz olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan; “Bu zamanda gençlerdeki en önemli şey, kişinin ruh sağlığı. Pandemi bunun kıymetini daha çok anlamamızı sağladı. Ruh sağlığı daha önceleri ‘ruhsal bir hastalık olmaması’ olarak kabul ediliyordu. Dünya Sağlık Örgütü bu tanımı pozitif psikolojinin getirdiği yeni bakış açısıyla well - being yani iyilik hali olarak tanımlıyor. Bizim kültürümüzde bu kullanımın karşılıkları var, ‘Allah sağlık ve afiyet versin’ şeklinde dua edilir mesela. Burada afiyet kelimesi well -being’i tam olarak karşılayan bir ifade. Sağlık bedensel olarak iyi olma halini ifade ederken, afiyet ise yediğinden tat alan, içten gülebilen, mutlu olabilen insan olarak tanımlanabilir. Bizim Osmanlıca ’da ki karşılığı, afiyet kelimesi bunu çok iyi karşılıyor. Biz sadece yemekte afiyet olsun diyoruz ama sağlık ve afiyet dilemekte çok önemli bir şey. İnsan bunu öğrenmek için de buna yatırım yapması gerekiyor. Yani kendisiyle barışık olmasından bahsediyorum. Gençler ilk olarak kendileriyle barışık olsunlar. Kendisiyle savaşan bir insan başka insanlarla barışık olamıyor. İnsan hayatında sağlaması gereken bazı uyumlar var. Bunlardan biri iç uyum yani kendisiyle ilişkisinin sağlıklı olması. İkincisi sosyal uyum; ailesiyle, sosyal hayatıyla sağlıklı ilişkiler içinde olması. Üçüncüsü meslek uyumu. Dördüncüsü ise evrensel uyum olarak isimlendirebileceğim vatanıyla, milletiyle, yaratıcıyla, varoluş sebebini unutmadan yaşayabilmesi. İnsan bu şekilde yaşarsa ancak hayatına anlam katıyor.” dedi.
“Kişi başkalarından önce kendisinin lideri olmalı”
Bilinçli genç olmak için insanın ilk olarak kendine liderlik yapması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan; “Bilinçli genç olmak için kişinin kendini bir proje gibi görmesi gerekir. Kendini düzeltmek ve geliştirmek için çabalamalı. Kişi başkalarından önce kendisinin lideri olmalı. Liderlikte yeni bir kavram olarak nöroliderlik gündemde. Nöroliderlik bir insanın beyin kimyasının yönetilebilmesi anlamına geliyor. Karanlığın 5 atlısı diye bir duygu var; kin, öfke, nefret, kıskançlık ve düşmanlık bu birkaç saatlik salgılanırsa vücut bunu hemen telafi edebiliyor, parasempatik sistem giriyor rahatla, tehlike geçti, sorun çözüldü diyor vücudu rahatlatıyor. Ama bazı kişilerde devamlı kin, öfke, nefret var duyguları vücutta sürekli olarak salgılanıyor bu da erken yaşta kalp krizi ve kansere neden olabiliyor. Bu sebeple liderlik aslında kendini yönetmekle başlıyor. Kendini yönetebilen, kendi kendinin lideri olabilen bir ailenin lideri, öğrenciler arasında sınıf lideri oluyor, arkadaş ilişkilerinde doğru liderlikler yapabiliyor. Onun için kendi kendimizin lideri olan bilinçli bir genç olmayı öneriyorum.” şeklinde konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)