Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sosyal normlar değişti, aileyi koruyan surlar yıkıldı”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Saadet Partisi Kadın Kolları’nın online düzenlediği zoom programının konuğu oldu. “Ailenin Güçlendirilmesinde Ruh Sağlığı ve İlişkiler” başlıklı programda Tarhan; aile yapılarına, çağın sorunlarına ve ailenin güçlendirilmesi konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu. Tarhan; “Aileyi koruyan surlar, kaleler yıkıldı. Toplumun sosyal normları ailede iç kaledir. Onun için son sığınak aile diye kitap yazmak zorunda kaldım. Bu çağda normsuzluk söz konusu bugün çocukları sosyal medya büyütüyor. Televizyon, akıllı telefonlar evin açık kapısı oldu.” dedi.  

“Türkiye’de ailelerde çok ciddi krizler var”

Mesleki olarak, ailedeki yangını ilme yakın değil, hakka yakın görüyorum diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Şu anda bırakın dünyayı, Türkiye’de ailelerde çok ciddi krizler var. Ailede dağılma ve parçalanmalar oluyor. Düzelmesi için sosyolojik açıdan 30-60-90 sene önce atılan olumsuz tohumların meyvelerini şimdi görüyoruz. Çünkü sosyolojik değişimler iletişimle birlikte çok daha hızlandı. Bununla ilgili gözlemleyip, inceliyorum. Türkiye’deki karar vericilerde ciddi bir gaflet var. Sözde söyleniyor fakat uygulamada aileyle ilgili yatırımlarda çaba ve gayret yok, bu beni daha da endişelendiriyor. Önce ahlak ve maneviyat deyip, aile konusuna önem verilmemesi benim anlayamadığım ve algılayamadığım bir durumdur. Bugün ki dünyanın gerçeği, sosyal medyada arkadaş, gerçekte sıfır dost, daha çok insan, daha az insanlık, daha büyük televizyon, daha az kitap, pahalı saatler var ama hiç vakit yok. Dünya böyle bir durum içindedir.” dedi.

“Cinsiyetçilikle şiddeti birleştirenler, kendileri cinsiyetçi oluyor”

Cinsiyet kavramı ile şiddeti özdeşleştirmenin bir nevi cinsiyetçilik olduğuna değinen Tarhan, önemli noktaları şu sözlerle vurguladı. “Şiddetin dişisi, erkeği olmaz. Şiddet uygulayan insanlık suçu işler. Peygamber efendimizin hayatını incelersek aile hayatında sesini yükseltmemiştir. Daha sonra Mezopotamya kültürü hâkim olmuş, Eş ’ari ekolünün etkisi ile ataerkil kültür yakın zamana kadar gelmiştir. Ataerkil kültürü, toplum olarak sorguluyoruz. 1960’tan sonra küresel bir norm haline gelmiştir. Kadın erkek biyolojik olarak eşit değil, ama hak ve fırsatlar bağlamında eşit olmalıdır. Erkek şiddeti veya kadın şiddeti diye tanımlarsak kendimizi kandırırız. Cinsiyette şiddeti özdeşleştirmek bir nevi cinsiyetçiliktir. Cinsiyetçilikle şiddeti birleştirenler kendileri cinsiyetçidir. Şiddet tamamen ahlaki bir sorundur. Bu bir kültürel değişim sürecidir. Değişeceğiz ve o süreçten geçiyoruz. Bizim kültürümüzün kökenleri. Asr-ı Saadete indiğimiz zaman çözümü oradadır. Yeniden keşfetmeye lüzum yok.”

“Kendi kültürümüzü koruyarak modernleşelim”

Tek ebeveynli ailelerin sayısının her geçen gün arttığını belirten Tarhan; “Tek ebeveynli aileler %60’lara çıkmış durumdadır. 20-30 sene sonra bizde böyle olacaksak, Batı’nın kültürel tercihini alalım. Eğer yıllar sonra kendi kültürümüzle olgunlaşmak istiyorsak, kendi kültürümüzü koruyarak modernleşelim. Kendi kültürümüzü değiştirerek modernleşme Cumhuriyetimizin yaptığı en büyük hatadır. Kültürü değiştirerek modernleşme bir şehir efsaneydi bunu kaybetti. Kapitalist ahlakın üzerine kurulmuş bir eğitim sistemi var. Bilim doktrini tamamen kapitalist sisteme göredir. Nefis ve aç gözlülük hedonistlik peşinde. Bunlar varken kişi topluma ve kendine yabancılaşıyor. Mutsuzluk, depresyon artıyor, bunlara izin vermeyelim.” dedi.

“Sosyal normlar değişti, aileyi koruyan surlar yıkıldı”

Aileleri zayıflatan kavramları örneklerle açıklayan Prof. Dr. Tarhan çağın hastalıklarına dikkat çekti. Tarhan; “Sekülarizmin tanımı dünyacılıktır. Sekülarizmi söylediğim zaman bazıları yanlış anladılar, sekülarizm dendiği zaman laikliği kast ettiğim sanıldı. Laiklik ayrıdır. Laiklik yönetim biçimi, sekülarizm yaşam biçimidir, ölüm ve ahiret yok gibi yaşamak demektir. Şu anda bu, çağın hastalığıdır. Vicdani sorumluluğu zayıflayıp, bencilleşen insan aileyi ayak bağı olarak görüyor. Bu yeni yetişen kuşak evlenmek istemiyor, aileyi ayak bağı olarak görüyor. Bir de sosyal anomi vardır. Sosyal normlar değişti, aileyi koruyan surlar yıkıldı. Sosyal normlar insanı kötülük yapmasından korur. Yasalarla belirlenen normlar vardır, bir de sosyal normlar vardır. Mahalle baskısı, sosyal kontrol sistemi denilen gelenek göreneklerdir. Bu çağda normsuzluk oldu, sokakta büyüyen çocuk, herkes sosyal normlara sahip olunca büyüyüp gidiyordu. Şimdi ise sosyal medya büyütüyor. Televizyon, akıllı telefonlar evin açık kapısı oldu. Bunun üzerine küresel olarak sosyal anomi oluştu.” ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)