Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Aileyi bir arada tutan değer sadakattir”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kocaeli Müftülüğü tarafından düzenlenen “Ailenin Güvencesi: Sadakat” başlıklı Instagram canlı yayın konuğu oldu. Moderatörlüğünü Vaiz Ebubekir Şahin’in üstlendiği etkinlikte, ailenin temelini oluşturan beş temel esası açıklayan Tarhan, bu esasların sevgi, saygı, sabır, sadakat ve samimiyet kavramları olduğunu vurgulayarak; “Aileyi bir arada tutan değerlere uyulduğunda o yuva güven ve huzur veren bir alana dönüşüyor. Güven veren evliliği açık, şeffaf ilişkilerle sağlayabilirsiniz. Fakat ilişkide sadakat yoksa güven oluşmuyor.” dedi.
“Ailenin yapı taşı olan 5S Kuralı”
Aileyi bir arada tutan değerlere değinen Prof. Dr. Tarhan, bu değerleri “5S Kuralı” olarak açıkladığını ifade etti. Tarhan; “5S kuralında ailenin temeli olan değerler içerisinde birincisi sevgidir. Sevgi hep dile getirilen, taban bir şey ama onun en üst seviyesi şefkattir. Şefkat sevgiden daha büyüktür. Sevgide çıkar odaklı, şartlı sevgi olabilir ama şefkat ön şartsız sevgidir. Ailenin bel kemiği olan kavramlardan bir diğeri; saygı. Sevgi su ise saygı da onun kabı gibidir. Saygının gelişmiş hali ise nezakettir. Saygı duymanın içerisinde korku, menfaat gibi duygular olabilir ama nezaket içseldir. Nezakette asalet vardır, asaletli bir saygıdır. Kişi bunu tabii olarak farkında olmadan yapar. Üçüncüsü ise sabırdır. Evlilikte en önemli kavramlardan biri olan sabır kavramı için Anadolu’da çok güzel bir söz vardır; “Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır.” Acelecilik ve sabırsızlık evlilik olgunluğunun en büyük düşmanıdır.” dedi.
“Ailenin temel yapı taşlarından biri sadakat”
Ailenin temelini oluşturan 5S Kuralına dördüncüsü açıklayarak sözlerine devam eden Tarhan; “Dördüncü değer ise sadakattir. Sadakatin içerisinde iki kavram vardır: Doğruluk ve bağlılık. Bağlılık olması için muhakkak doğruluk olması gerekiyor. Güven veren evliliği açık, şeffaf ilişkilerle sağlayabilirsiniz. Sadakat yoksa güven oluşmuyor, güven oluşmayınca ailede en önemli kriterlerden olan güvenli alan sağlanamıyor. Kadın ve erkek eve geldiği zaman kendini sığınakta gibi, güvenli alanda hissetmesi lazım. Taraflardan her ikisi de eve geldiğinde bunu hissedemiyorsa, evde huzurlu bir ortam yoksa sanki eve giderken mahkemeye gidiyor gibi hissediyorsa ev güvenli alan değildir. Evin duvarlarını mahkeme duvarları yapmayalım. Eşler farkında olmadan çoğu zaman da iyi niyetle yapıyor bunu. Eşinin olumlu değil olumsuz özelliklerine odaklanıyor ve belki de tek olumsuz özelliğini daha iyi olsun diyerek düzeltmeye çalışıyor. Başkasını, eşini mükemmel beklemenin içerisinde gizli kibir var. Ben mükemmelim o da mükemmel olsun anlamı çıkıyor bu tavrın altından. Böyle olunca da kontrol etmek, hükmetmek ve düzeltmek istiyor.” ifadelerini kullandı.
“Çağımızın hastalığı: Empati yoksunluğu”
Eşlerin birbirlerine karşı müdahaleci davranışlarının duygudaşlık yoksunluğundan kaynaklandığını ifade eden Tarhan, bu durumun çağımızın hastalığı olduğunu aktardı. Tarhan; “Empati bu asırda unutulan, terk edilen değerlerden biri. Empati aslında herkeste olması gereken bir değerken bu çağda bir hüner gibi oldu. Hâlbuki duygudaşlık karşı tarafın haklarını, ihtiyacını, duygusunu göz önüne alabilmek demektir. Empati öğrenilen bir duygu, doğuştan gelmiyor. Kadınlar bu konuda daha şanslılar ama erkeklerde de önemli çünkü sosyal iletişimde en önemli yöntem duygudaşlık yöntemi. Bizim kültürümüzde bu kavram diğerkâmlık olarak geçiyor. Diğer insanlar hakkında gam, kaygı hissetmek anlamına geliyor. Hodkâm kelimesi ise kendisi hakkında gam, kaygı hisseden anlamında zıddı olarak kullanılıyor. Biz bu güzel değeri zamanla unutmuşuz şimdi bilimsel olarak duygudaşlık bulununca tekrar kullanılmaya başlandı. Empati yoksunluğu bu çağın en büyük küresel sorunu. Empati olmadığı zaman ailede güç savaşları başlıyor. Empati kendi duygularını tanımak, karşındakinin duygularını tanımak ve duygusal aktarım yapabilmektir. Bunun için duygusal okuryazar olmak gerekiyor. Karşı tarafın duygularını, kendi duygularını okuyacaksın fark edeceksin ve ifade edeceksin.” dedi.
“Evlilikte sihirli kavram: Samimiyet”
Evlilikte güven sağlandıktan sonra 5S Kuralının son maddesi olan samimiyetin devreye girdiğini aktaran Tarhan, samimiyetin evlilikteki sihirli kavramlardan biri olduğunu kaydetti. Tarhan; “Bir ilişkide samimiyet varsa o evlilikte dürüstlük ve içi dışı bir olma durumu vardır. Bireylerin sadece dışarıya karşı değil kendisine karşı da dürüst olması gerekiyor. Evlilikte sadakat denildiğinde bunun iki ayağı var: Doğruluk ve bağlılık. Birbirine sadık eşlerde açık, şeffaf ilişkiler, dürüst ve sürdürülebilir bir ilişki meydana getiriyor. Sadakatte hesap verilebilirlik çok önemli. Sadakatin arkasında güvenli alan olması gerekiyor evin. Sadakati devam ettiren açık dürüst ilişkidir.” şeklinde konuştu.
“Namus kavramı yanlış kullanılıyor”
Kültürümüzde namus kavramının yanlış kullanıldığına değinen Tarhan, “Namus kavramını sadece kadın için kullanıyorlar bu çok yanlış namus kadın içinde erkek içinde geçerlidir.” dedi. Erkeklerin evlendikten sonra kadının tapusunu almış gibi davrandığını ifade eden Tarhan tüm sorumluluğun kadına yüklenmesinin yanlış olduğunu vurgulayarak; “Düğünden sonra erkekler kafama göre yaşayabilirim diye düşünüyor. Kadından yuvayı yapması bekleniyor bu çok sorunlu bir düşünce. Dürüstlük, namus varsa iki taraf içinde geçerli. Namus kavramını yok etmek isteyen, namus kavramını önemsemeyen ve küçümseyen sözleşmeler vs. tamamen tuzak dolu bir konu. Bugün namus kavramına lüzum yoktur diyerek namus kavramını kadınlara indirgemeyi şiddetin sebebi gibi görüyorlar. Hâlbuki namus kavramının doğru şekilde yorumlaması lazım. Namus sadece kadınlar için değil erkekler için de geçerlidir. Namus kavramının şiddeti artırdığını iddia ederek kaldırılmalıdır görüşünü savunuyorlar. Böyle bir değer sadakatsizliğe teşvik ediyor.” ifadelerini kullandı.
“Modernizm kâbusu sadakatsizlik”
Modernizmin sebep olduğu kâbuslardan birinin sadakatsizlik olduğunu kaydeden Tarhan; “Çağımızda sadakatin yüceltilmesi değerini kaybediyor, aileye sadık olmak geri bir düşünce olarak görülüyor. Sadakatin bir diğer boyutu olan cinsel sadakat yanlış bir kullanımla genelde kadınlar için kullanılıyor. Fakat sadakat varsa erkek için de var. Modern çağda sadakat kelimesi toplumu uyutan kavramlardan biri olarak görülüyor. Küresel bir yanılgıyla sadakatsizlik açıkgözlülük olarak vurgulanıyor.” dedi.
“Evlilikte sihirli kavram: İş birliği”
Aile kurumunun korunması gerektiğini vurgulayan Tarhan; “Aile toplumu ayakta tutan temel yapı taşıdır. Bugün aile kurumunda ciddi bir yangın var, aile şu anda güvenlik sorunu haline geldi. Aşk olmadığı gerekçesiyle evlilikler erteleniyor, oysa aşk evlilikte sebep değil sonuçtur. Modernizmin şehir efsanelerinden birisi de âşık olmadık ki niye evlenelim yanılgısıdır. Eğer sevgi ve iyi bir iş birliği varsa bu ilişki ömür boyu aşka dönüşüyor. Bazı evlilikler aşk ile başlıyor ama iyi bir işbirliği kuramıyorlar ve aşk buharlaşıp uçup gidince ayrılıyorlar. Evlilikteki sihirli kavram iyi iş birliği. Sevgi ve iş birliği ömür boyu aşka, huzurlu ve mutlu evliliğe dönüşüyor. Eskiden evliliğe sevgi yuvası derdik, şimdi güven yuvası diyoruz. Çünkü bağlılık oluşması için güven oluşması lazım. Bu nedenle evlilikte iyi iş birliği kurduğun zaman evlilik huzur ve güven alanı oluyor. Böyle evlilikler kendiliğinden gelmiyor bunu sağlamak için emek vereceksin, yatırım yapacaksın, gayret göstereceksin sonunda o ev gerçekten bir sığınak haline geliyor.” ifadelerinde bulundu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)