Herkes Uyku Süresini Belirlemeli ve Ondan Taviz Vermemeli…

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen “Uyku ve Rüyalar” etkinliğinin konuğu Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Levent Öztürk oldu. 

Uyku süresi genetik olarak belirlenen bir durumdur…

İdeal uyku süresinin genetik olduğunu dile getiren Öztürk; “Uyku halinin, uykusuzluğa bağlı yorgunluğun bir kere maliyeti çok büyük ve toplumsal bir şey. Peki, bu kadar önemli bir durumun yani uykunun sağlıklı olup olmadığını nasıl anlayacağız ya da sağlıklı bir uyku nasıl oluyor? Bize sıkça sorulan sorulardan biri de ‘ne kadar süreyle uyumalıyım’ sorusudur. Bunun tabi ki standart bir yanıtı yok. Ama toplumsal çalışmalar bize gösteriyor ki insanların büyük bir kısmı 7-8 saat uyurlar. Daha doğrusu 7-8 saat uyku onlara yeterli gelmiş oluyor. Biz bu yeterliliği nasıl belirliyoruz? Uyandığı zaman kendiliğinden kalkma, dinlenmiş olarak uyanma ve gün içerisinde uykusunun gelmemesi. Eğer bir kişi dinlenmiş, zinde ise ve direkt uyanıyorsa gündüz uykusu gelmiyorsa bu sağlıklı olanıdır. Toplumda az uyuyanlar ve kısa uyuyanlar dediğimiz insanlar var. Bu kişiler %8 civarında ve 5 saat uykuyla da gayet zımba gibi gününü sürdürebilirler. Bir de uzun uyuyanlar var. Bu kişiler de %2 civarındadır. 10-11 saat uyumadan kendine gelemezler. Yani uyku süresi genetik olarak belirlenen bir durumdur ve uyku süresi insanın kendi müdahalesi ile değiştirilemez. Kendi elinizle kısaltmaya çalışmanız sadece uykuya borçlanmanıza yol açar. O yüzden herkes kendi uyku süresini belirlemelidir ve o süreden taviz vermeden o uykuyu almaya çalışmalıdır.” dedi.

“Her hastaya uyku sağlığının nasıl olduğunu sormak, zorunluluk haline geldi”

Öztürk; “Uyku konusu pek çok boyutu olan bir konu, tıp fakültesinde öğrenciyken uyku hastalıklarıyla ilgili konularımız yoktu. Bunlar yıllar içerisinde eklendi. Şuan da kapıdan içeri giren her hastaya uyku sağlığı ile ilgili sorgulama yapmamız neredeyse bir zorunluluk haline geldi.” dedi.

“Erişkin bir bireyin uykusunu tek parça halinde uyuması gerekiyor”

Uyku evrelerinden bahseden Öztürk; “Uyku dediğimiz süreç homojen bir süreç değildir. Yani yattıktan sonra kalkana kadar geçen süre içerisinde tek tip bir durum söz konusu değil. Uykunun kendi içerisinde çok farklı özellikler gösteren alt evreleri var. Yattığımızda önce uyanığız, sonra birinci ve ikinci evrede yüzeysel uyku uyuyoruz. Üçüncü evrede derin uykuya geçiyoruz. Yarım saat kadar derin uyku uyuyoruz. Daha sonra uyku biraz yüzeyselleşiyor ve REN dediğimiz bir dönem görünüyor. Bu hızlı göz hareketlerinin olduğu evredir. Bu evre birkaç dakika sürüyor, sonra yeniden uyku derinleşiyor. Derin bir uyku periyodu daha sürüyor ve tekrar ikinci bir REN dönemi geliyor. Daha kısa bir derin uyku ve giderek artan REN dönemleri. Şimdi bu uyku mimarisine baktığımız zaman şunu görüyoruz. Gecenin başlangıcında ağırlıklı olarak derin bir uyku baskınlığı var. Gecenin ikinci yarısında bu derin uykular kayboluyor. REN uykusu baskınlığı var. Bu bize bir defa da uyunan altı saatlik bir uyku ile iki parçada uyunan üçer saatlik uykunun birbirine eş değer olmadığını gösteriyor. Birkaç saat uyuyayım sonra işlerimi halledip tekrar uyurum denildiği zaman örüntüyü bozmuş oluyoruz ve gecenin ikinci yarısında ki bu REN dönemini uyuyamamış oluyoruz. Erişkin bir bireyin uykusunu tek parça halinde uyuması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)