Klinik Hipnoz Sohbetleri Gerçekleştirildi!
Üsküdar Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSEM) ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi (GETİPMER) tarafından düzenlenen Klinik Hipnoz Sohbetleri sürüyor. Zoom üzerinden düzenlenen etkinliğin konuğu konuğu bu kez Uzman Klinik Psikolog Sebahattin Ertuç oldu. Ertuç, “Hipnoz Hümanist Ekolü” konusunda bilgilendirmelerde bulundu.
“Bilinci ya kapatırsınız ya da daha çok açarsınız”
Hipnoz hümanist ile klasik hipnoz hakkında bilgilendirmelerde bulunan Ertuç; “Klasik hipnozda ‘kritikal faktör’ dediğimiz bilincin devre dışı bırakılması yöntemi daha çok kullanılıyor. Aslında hipnoz, kişinin bilincinde birtakım dönüşümlere sebebiyet veren, kişinin bilinç seviyesini değiştirme işlemidir. Bilinç iki türlü değişir. Bilinci ya kapatırsınız ya da daha çok açarsınız. Klasik hipnoz ise daha ziyade bilinci absorbe yaparak, bilinçaltına telkinler yoluyla kişiye telepatik telkinler vererek ona yardımcı olma yöntemidir. Danışanın sıkıntısını, duygusunu boşaltarak ona yardımcı olmaya çalışır. Hipnoz hümanistte ise bunun tam karşıtı olarak bilinci kapatmak değil kişiyi aktif hale getirmek ve kişinin bağımsız hale gelmesi, kendi farkındalığını maksimum dereceye çıkararak sezgisel alana doğru yukarı çıkartıp, kendini sorunlu bulmaya ve iyileştirmeye çalışmasıdır. Bilinç öyle açılır, bilince öyle farkındalık getirir ki bilinçteki yükselme ile kişinin kendi bilinçaltını görmesi sağlanır.” Dedi.
“Hipnoz hümanist birçok kavrama farklı bakış açıları getirdi”
Hipnoz hümanistin ilkelerinden bahseden Sebahattin Ertuç; “Hipnoz hümanist, bildiğimiz birçok kavrama farklı bakış açıları getirmiştir. Altı tane ilke vardır. Bunlar; İnanç, büyük bilinç, gerçeklik, zaman, ruh ve niyettir. İnanç, bizim sınırlayıcı inançlarımızdan bahseder. Dini, ilahi inançlardan bahsetmeyiz. İnançlarımız, imkân dâhilinde olduğunu düşündüğümüz şeylerdir. Algılarımız gerçeğin illüzyonudur. İnançlarımız, bu dünyadaki misyonumuzu en güzel şekilde tamamlamaya yönelik olmalıdır. Büyük bilinç bizim her şeyi içinde kapsayan tarafımızdır. Kişiye özeldir, kolektiftir. Bizi yücelten, birbirimize bağlayan, bizi yükselten, aydınlatan şeydir. Aynı zamanda bizdir. Gerçeklik demiş olduğumuz bizim illüzyon olarak kabul etmiş olduğumuz algıların toplamıdır. Dışarıda gördüklerimiz bizim perspektifimizdir. Zaman, kişinin zihni tarafından oluşturulmuş bir kavramdır yani illüzyondur. Ruh, görünmeyen ve materyal-maddi olmayan tarafımızdır. İçimizde ve her an yanımızdadır. Ruh, bedeni harekete geçirendir ve bedenle anlam kazanır.” İfadelerini kullandı.
“Vicdan, bizim yarası olmayan kısmımızdır”
Bilinçaltında işleyen beş farklı mekanizmadan söz eden Ertuç; “Bilinçaltında işleyen mekanizmalar; erkek, kadın, çocuk, kritik ve vicdandır. Vicdan, bizim yarası olmayan kısmımızdır. Baktığımız zaman insan içindeki mücadele çocuk ile kritik arasında geçer. Kadın ve erkek ise çocuğun ihtiyaçlarını görmek için anne ve baba rolü alır. Eğer çocuk ondan vazgeçip kritiği ikna ederse hayatı istediği mutluluğa kavuşuyor. O yüzden çocukluk dönemimizdeki kayıtlarımız çok önemlidir. Çocukluk dönemindeki kayıtlarımız bizim hayata bakış açımızı ve sınırlayıcı inançlarımızı ortaya koyuyor. Bu bağlamda içimizdeki çocuk çok önemlidir. Aynı zamanda çocuğu baskılayan, bakış açısını değiştiren de anne ve babadır. Kritik, aslında kişiyi el âlemden kurtararak kendisini geliştirmesine ve iyileştirmesine büyük destek sağlayan bir tekniktir.” Şeklinde konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)