Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Eğitim sisteminin eksiğini aile kapatamıyor”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dost TV ve Dost FM’de yayınlanan “Prof. Dr. Nevzat Tarhan’la Akla Kapı” programında “Doğru Eğitim Sistemi Nasıl Olmalı?” konusunu etraflıca ele aldı. Tarhan; “Şu anda toplumda sosyal normlar, aile normları, ahlaki normlar değişti. Bu değişen normlar nedeniyle eğitim sisteminin eksiklerini aile kapatamamaya başladı. Şu anda tamamen popüler kültürün ürünü olan kuşaklar yetişiyor.” ifadelerini kullandı. Tarhan, eğitimin toplumun kültürel kodlarına uygun olması gerektiğine de dikkat çekti.
“Popüler kültürün ürünü olan kuşaklar yetişiyor”
Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayiinde, sağlıkta ve birçok alanda çok önemli adımlar attığını söyleyen Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, eğitim sisteminde ise Türkiye’nin çağ dışı kaldığına dikkat çekti. Tarhan; “Bunu kabul etmek zorundayız. Öz eleştiri yapamazsak eğer çağı yakalayamayız. Dünyadaki eğitim sisteminin tam tersine bir eğitim sistemi var. Yani eğitim sisteminin felsefesi yanlış, bilim felsefesi yanlış. Felsefesi olmayan bir sistem sağlıklı yürümez ki. Bu şeye benziyor; Bina yapacaksın, projesi sakat. Sakat proje varsa o bina ilk sarsıntıda yıkılır. Kolonları, kirişleri yanlıştır, hesapları yanlıştır. Yani üretim yanlış çıkar. Bir fabrikanın projesi yanlışsa üretim de ürün de yanlış çıkar. Daha önce toplum ve aile eğitim sisteminin eksiklerini, hatalarını kapatıyordu. Artık şu anda toplumda sosyal normlar, aile normları, ahlaki normlar değişti. Bu değişen normlar nedeniyle eğitim sisteminin eksiklerini aile kapatamamaya başladı. Şu anda tamamen popüler kültürün ürünü olan kuşaklar yetişiyor.” ifadelerini kullandı.
“Eğitim, toplumun kültürel kodlarına uygun olmalı”
Eğitimin toplumun kültürel kodlarına uygun olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Şu andaki eğitim sistemimiz, teknoloji açısından, birçok açıdan bir şeyler yapmaya niyetlendi fakat felsefesini yanlış oluşturduğu için yetişen insanlar kendi değerlerimizin, kendi toplumumuzun insanı olmuyorlar. Yani bir toplumun kaynağı durumunda olan zeki, çalışkan kişiler yurt dışına gidiyorlar. Bütün dünyaya beyin ihraç ediyoruz. Eğitim sistemimiz, genç nesiller yetiştiriyor ama genç neslin kaymak kısmı başka bir dünyaya gidiyor. Bu eğitim sistemi sorgulanması gereken bir eğitim sistemi. Bu sadece müfredat meselesi değil. Eğitim, toplumun kültürel kodlarına uygun olursa o eğitim sistemi tutar. Nasıl vücuda bir doku nakli yapıldığı zaman kan grubu uyuşmazlığı varsa vücut onu reddeder. Yani genetik yapıya uymazsa reddeder. Onun için devamlı özel ilgi gerekir. Ömür boyu reddetmesin diye uğraşmak gerekir. Şu anda ki eğitim sistemi bizim kültürel dokumuza uymadığı için, kültürel dokumuz eğitim sistemimizi reddediyor. Bu reddetmeyi, toplum ve aile telafi ediyordu, artık o telafi de kalktı…” şeklinde konuştu.
“İnsan beyni eğlenceli ve disiplinli ortamda öğreniyor”
Disiplinli bir şekilde sevgiyle çalışmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İnsan beyni eğlenceli ve disiplinli ortamda öğreniyor. Kalıcı öğrenme sağlanıyor. Kuma yazarsınız hemen dağılır. Taşa yazarsanız kalır. Beyinde de bilgilerin kimyasal harflerle yazılınca, taşa yazılmış gibi oluyor ama elektriksel harflerle yazılınca unutuluyor, çabucak gidiyor. Yani kısa öğrenmeler, tekrarlanmayan ya da duygu katılmayan öğrenmeler, elektriksel harfle yazılıyor, kayboluyor. Duyguların katıldığı öğrenmeler, kalıcı öğrenme oluyor. Eğlenceli demek burada haz alarak, akış duygusuyla yapılan öğrenmedir. Disiplinli bir şekilde sevgiyle çalışmak, aşkla çalışmak.” dedi.
“Şu andaki eğitim sistemimiz totaliter düşünceye fırsat veriyor”
Eğitimdeki dönüşümün olması için serbest fikir piyasasının olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Fikir piyasası serbest olursa, fikirler yarışırsa en kaliteli fikir tutar. Eğitimde de öyle olacak. Özgür düşünceye fırsat verecek. Şu andaki eğitim sistemimiz totaliter düşünceye fırsat veriyor. Yani herkes aynı tip düşünmeli, herkes aynı kutsala inanmalı, herkes aynı tip davranmalı. Korku odaklı bir eğitim sistemi var bizim. Resmî ideolojisi olan eğitim sistemi olmaz. Hiçbir gelişmiş ülkenin anayasasında resmî ideoloji yoktur. Yani resmî ideoloji için ‘Şu tip insan yetiştiriyorum.’ olmaz. Bu çağın kutsalı evrensel insan haklarıdır.” ifadelerini kullandı.
“Konfor ortamında insanın yetenekleri gelişmiyor”
Anadolu irfanının geleneksel kültürü ile çocukların ahlaki normları öğrendiğini söyleyen Tarhan; “Eğitim sistemimizin eksiklerini aile ve toplum kapatıyordu. Mesela çocuğu yazın alıyordu, çalıştırıyordu. Babasının işinde çalışıyor, fabrikada çalışıyordu. Bütçe yönetimini öğreniyordu orada. O ailenin içerisinde yalan söylememeyi, sözünde durmayı, ahlaki normları, sosyal normları, ayıpları, yasakları ve birçok böyle şeyleri öğreniyordu. Anadolu irfanından gelen geleneksel bir kültür. Şu anda bizim babalarımız önce Osmanlı döneminin nesliydi, ondan sonra kültürel aktarım bir şekilde ailelerle, çevreyle, toplumla birlikte aktarıldı. 1990’lardan sonra da artık ailenin, toplumun kültür aktarımı kesildi. Yani aileler dürüst olma konusunda bir çocuğa örnek olsa, çocuk bunu ahmaklık gibi görüyor. Böyle bir nesil geliyor. Anneler, babalar ikinci, üçüncü kuşak olduğu için, ‘Biz sıkıntı çektik, çocuğumuz çekmesin.’ diye onları konfor ortamında büyütüyorlar. Konfor ortamında da insanın yetenekleri gelişmiyor.” şeklinde konuştu.
“Zeki ve çalışkan olmak yetmiyor, iyi insan olmayı da öğretmek gerekiyor”
Zeki ve çalışkan olmanın yanında iyi insan da olmak gerektiğine vurgu yapan Tarhan; “Küresel virüsler bizim toplumumuza, ailemize girdi artık. Buna karşı bizim muhakkak antikor geliştirmemiz lazım. Yani sözünde durmak, yalan söylememek, dürüst olmak, çalışkan olmak, iyicil olmak, iyi insan olmak… Mesela bir insan yetiştirirken iki paradigmayla yetiştiriyoruz. Zeki olsun, çalışkan olsun diye yetiştiriyoruz. Şu an anne, baba da öyle yetiştiriyor. Şu anda ki eğitim sistemi de öyle yetiştiriyor. Çocuk zeki oluyor, çalışıyor, kimya mühendisi oluyor. Bilgisayar mühendisi oluyor, zeki oluyor, çalışkan oluyor. Eğitim sistemimizin istediği bir insan. Fakat mezun olduktan sonra kimya mühendisi gidiyor, sentetik uyuşturucu üretiyor. Bilgisayar mühendisi gidiyor hackerlik yapıyor. Demek ki zeki ve çalışkan olmak yetmiyor. Bir de iyi insan olmayı öğretmek gerekiyor.” dedi.
“20'nci Yüzyıl bilgi çağıydı, 21'inci Yüzyıl bilgelik çağı olmak zorunda”
Bilginin öneminden çok bazı becerilerin önem kazanacağına vurgu yapan Tarhan; “Şu anda, yapay zekanın tek yapamayacağı şey, sosyal ve duygusal beceri alanlarına sahip olmak. Sosyal ve duygusal beceri alanlarında iyi olan kişiler, fark oluşturacak. Sosyal liderlikler kıymetli olacak. Onun için insanların bilgelikleri çok önemli olacak. 21'inci Yüzyıl becerisi olarak bilgelik çok önemli olacak. 20'nci Yüzyıl bilgi çağıydı, 21'inci Yüzyıl bilgelik çağı olmak zorunda. Bilgelik, yani Sokrates'in bilgeliği, Platon'un bilgeliği, bunlar evrensel bilgelikler. Bu bilgelikler aynı zamanda semavi öğretilerin, Kur'an öğretisinin de bilgelikleridir.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)