Ekran bağımlılığının çözümü var mı?

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.56433

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mavi Kadın YouTube kanalın “Ekran Bağımlılığı” konusuna ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Anne babalara altın değerinde tavsiyelerde bulunan Tarhan, “Ekranı yasaklamak yerine doğru kullanmayı öğretmek gerekiyor.” dedi. Ekran bağımlılığı ile gecikmiş konuşma arasında doğrudan ilişki olduğunu vurgulayan Tarhan, nörogelişimsel bozukluklardaki artışın en önemli sebeplerinden birisinin ekran bağımlılığı olduğunu da sözlerine ekledi.  

“Ekran bağımlılığın arkasında ekran maruziyeti yatıyor”

Ekran bağımlılığı belirtilerinin madde bağımlılığı belirtileriyle benzerlik gösterdiğini dile getiren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, maruziyet oldukça beyindeki ödül sisteminin bozulduğuna dikkat çekti. Tarhan; “Ekran bağımlılığı küresel bir sorun olarak dikkat çekiyor. Genellikle teknolojiye, mobil etkinliklere yatkın bir toplum olduğumuz için daha fazla maruz kaldık. Ekran bağımlılığın arkasında ekran maruziyeti yatıyor. Maruziyeti oldukça beyindeki ödül sistemi bozuluyor. Ödül yetmezliği sendromu oluşuyor. Beyindeki ödülle ilgili yollar patika gibiyken, otoban gibi oluyor. Öyle olunca da beyin ödüle doymuyor. Hep daha fazlasını istiyor. Tıpkı madde kullanımındaki ödül yetmezliği gibi daha çok istiyor. Bu sefer onsuz yapamamaya başlıyor. Yani tipik madde bağımlılığında rastladığımız: tolerans geliştirme, gittikçe artan miktarda kullanma, günlük yaşam aktivitelerini bozma, planlandığından daha uzun kullanma, yoksunluk belirtileri olmadığı zaman krize girmesi, sinirlenmesi gibi belirtiler görülüyor. Madde bağımlılığındaki belirtilere burada da rastlıyoruz.” ifadelerini kullandı. 

0-3 yaş arası çocuklar ekrandan tamamen korunmalı

Haftada 20 saatten fazla akıllı telefona maruz kalınmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Dünyadaki çocuk ruh sağlığı araştırmaları, ‘0-3 yaş aralığındaki çocukların eline telefon vermeyiniz.’ diyor. Ondan sonra ergenlik dönemine kadar ebeveyn gözetiminde kullanmayı öneriyorlar. Çocuklara ödevlerin dışında haftada 20 saatten fazla akıllı telefon, televizyon, tablet vermemek gerekiyor. Bunu verdiğimiz zaman ergenlikten önce çocuklar ciddi bir şekilde bağımlılık davranışı gösteriyorlar.” şeklinde konuştu.

“Nörogelişimsel bozukluklardaki artışın en önemli sebeplerinden birisi…”

Çocuklarda rastlanılan klip sendromundan bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gecikmiş konuşmada ilk düşünülen şeyin otizm olduğunu dile getirdi. Tarhan; “Klip sendromunda çocuklar gecikmiş konuşmayla geliyor. 3-4 yaşına geliyor hala konuşmuyor diye geliyor. Bakıyoruz gecikmiş konuşma. Gecikmiş konuşmada ilk düşündüğümüz şey otizm oluyor. Otizmden şüpheleniyoruz, araştırıyoruz ve sonuç olarak ekran maruziyeti çıkıyor. Bütün gün eline tablet veriliyor. Çocuk gayet güzel klip seyrediyor, oynuyor, açıyor. Sözcük üretme zorunluluğunda olmadığı için beyin sözcük geliştirmiyor, köreliyor. Eğer çocuk 4 yaşına kadar konuşmayı öğrenemezse ondan sonra çok zor öğreniyor. Ekran maruziyetini hemen kestiğimiz zaman çocuk kolaylıkla düzelmeye başlıyor. Yani 3 yaşına kadar tespit edilirse çözümü çok kolay ama gecikirse çok zor. O zamana kadar beyindeki birçok yol kapanmış oluyor. Bu nedenle çocukların gelişimini, sinir sistemi etkiledi. Nörogelişimsel bozukluklardaki artışın en önemli sebeplerinden birisi de bu.” dedi.

“Akran zorbalığına maruz kalanların büyük çoğunluğu, iletişim bozukluğu olan çocuklar”

Daha önce otizm denildiği zaman sadece ileri otizmlilere otizmli denildiğini söyleyen Tarhan, otizmin, atipik otizm adı altında çok fazla genişlediğine dikkat çekti. Tarhan; “2000’li yıllarda yapılan araştırmalarda daha önceki 10 seneye göre tanı alan otizm spektrum bozukluğu, üç misli artmış. 2023’te yapılan araştırmaya göre de 36 kişiden biri otistik. 36’da bir kişi demek, aşağı yukarı yüzde 5-10 arasında bir oran. Geniş bir otizm spektrum bozukluğu olduğu için bu yüzde 10-15’e kadar çıkıyor. Normalde kişi çok zeki, fakat zeki olduğu halde sosyal yönü çok zayıf. Bu kişilerin matematiksel becerisi yüksek. Hatta beyninde deha adacığı var. Bunun en ileri olanına Asperger Sendromu deniliyor. Nonverbal iletişim bozukluğu. Yani sözlü olmayan sosyal iletişim bozukluğu. Sosyal ve duygusal iletişim bozukluğu oluşuyor. Bu sefer arkadaşları, akranları tarafından dışlanıyorlar. Akran zorbalığına maruz kalanların büyük çoğunluğu, iletişim bozukluğu olan çocuklar.  Sosyalliği öğrenemiyorlar, yalnız kalıyorlar, huzursuz oluyorlar, kaygılı oluyorlar. Artış sebeplerinden birisi de otizmin tanısıyla ilgili bilgilerin daha netleşmesi. Daha önce otizm denildiği zaman sadece ileri otizmlere otizm deniliyordu ama otizm, atipik otizm adı altında çok genişledi.” ifadelerini kullandı. 

“Dijital dünyanın nesnesi değil, öznesi olmayı öğretelim”

Dijital dünyanın avantaj haline dönüşebileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, çocuklara dijital dünyayı yasaklamak yerine doğru kullanmanın öğretilmesi gerektiğini belirtti. Tarhan; “Anne baba bilinçli bir dijital okuryazarsa ekranı yerinde ve zamanında kullanır ama evde sohbet yoksa, herkesin elinde cep telefonu varsa o çocuklar hiç kaçınmadan rahatlıkla ekran bağımlısı olurlar. Bu nedenle evde oturmayı, sohbet etmeyi, paylaşım yapmayı, birlikte zaman geçirmeyi önemsiyoruz. Evlilik hayatında yetişen çocuklar bu konuda sağlıklı oluyor. Hatta çocuk tehlikeli oyunlar, silah oyunları, savaş oyunları oynayınca anne babalar telaşlanıyor. Evde sıcak ve güvenli bir ortam varsa, birlikte zaman geçirme varsa çocuğa doğruyu yanlışı gösteriyorsun. Çocuk hayatı öğreniyor, dijital yolla hayatı öğrenmeyi sağlıyor. Avantaj haline dönüşüyor. Çocuklara yasaklamak yerine dijital dünyanın aktörü, dijital dünyanın nesnesi değil, öznesi olmayı öğretelim. Nesnesi olunca dijital dünya, dijital kurallar seni yönetiyor. Halbuki sen kendi kurallarını oluşturursan hayatının öznesi olursun. İstediğin zaman girersin, istediğin zaman girmezsin. Dersini, ödevini bitirsin, serbest zaman tanırsın, o zaman girersin. Yani zaman yönetimini yapanlar dijital becerileri yüksek de olsa onu olumsuza değil olumluya kullanmayı başarabiliyorlar.” şeklinde konuştu. 

Çocuklar stres azaltma tekniği olarak ekrana maruz kalıyor

Ekran maruziyetinin nedenlerinden bahseden Tarhan; “Çocuklar stres azaltma tekniği olarak ekrana maruz kalıyor. Ekran maruziyetinde genellikle üç tane neden var. Birincisi stres azaltma tekniği, mutsuzluktur, evde huzur yoktur oraya sığınır. Diğeri heyecan arayışı, özellikle çocuklar heyecan arayışı içerisine girer. Evin güvenli ortamında en güvensiz şeyleri yapar. İsmini değiştirir, kimliğini değiştirir, özgür bir şekilde her türlü yalanı söyleyebilir. Yani sahte bir dünya oluşturur. Orada sahte bir tatmin oluşturur. Diğeri de merak duygusuyla alakalı. Merak duygusu özellikle gençlerde ve çocuklarda en önemli duygu. İnsanı ilerleten, geliştiren duygudur. Yani yenilikçi fikirlerin ortaya çıktığı, girişimciliği destekleyen duygulardır. Merak ve hayret duyguları insanı geliştiren duygulardır. Bu duygular yoksa insan ot gibidir. Onun için merak ve hayret güzel ama bunu iyi yönde kullanmayı öğretmek gerekiyor.” dedi.

‘Sev, Değer Ver, Paylaş’ kuralı uygulanabilir

Ekran bağımlılığıyla mücadelede önemli tavsiyelerde bulunan Tarhan, evin sıcak bir ortam olması gerektiğine dikkat çekti. Tarhan; “Ekran bağımlılığıyla mücadelede olması gereken en önemli şey evin sıcak bir atmosfer olması. Yani evde ekran maruziyetini en aza indirecek fiziksel sohbetin olduğu, nitelikli beraberliğin olduğu, sıcak bir ortam, birlikte zaman geçirmenin olması. İkincisi, evde takdir, övgü, onay sözcüklerinin çok kullanılması. Yani evin huzurlu, sıcak bir ortam olması için birbirlerini devamlı iğneleyen, gagalayan, devamlı negatif iletişimin olduğu bir ev yerine pozitif iletişimin olduğu bir ev olmalı. Evde kurallı bir ortam yoksa, anne farklı baba farklı söylüyorsa, bugün farklı yarın farklıysa orada huzur, adalet olmaz. Adalet olmadığı yerde huzur olmaz. Evi kuralı ortam yapsınlar. Sıcak, sağlıklı iletişim kursunlar ve birbirlerine ‘Sev, Değer Ver, Paylaş’ kuralını uygulasınlar. Bunu uygularlarsa ekrandaki olumsuzlukların hiçbir zararı olmaz.” ifadelerini kullandı. 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)