2. FTR öğrenci sempozyumu yapıldı




Üsküdar Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (FTR) Bölümü ev sahipliğinde 2. FTR Öğrenci Sempozyumu düzenlendi. ‘Ağrı, Beyin ve Egzersiz’ konulu sempozyumun başkanlığını, Prof. Dr. Defne Kaya ve Doç. Dr. Baran Yosmaoğlu üstlenirken sempozyumda önemli başlıklar da ele alındı. Egzersiz, bir fizyoterapistin olmazsa olmazıdır diyen Prof. Dr. Defne Kaya, akıl kadar bedeni de güçlendirecek şeyin egzersiz olduğunu kaydetti.

2. FTR Öğrenci Sempozyumu Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Uzman konuşmacıların yer aldığı sempozyuma öğrencilerin ilgisi yoğun oldu.

Program Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Tıp Fakültesi Tıbbı Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay’ın ‘Görünmeyen Beyin’ konulu konuşması ile başladı. Uzbay, Görünmeyen Beyin kitabını yazma gerekçesini, evrimi ve beyni başka bir açıdan yaklaşarak anlattı.



“Beyin beyin olalı, Türkiye'deki kadar ıstırap çekmemiştir”

Beynin fizyoterapist alanının çok önemli bir parçası olduğunu belirten Uzbay, ‘Görünmeyen Beyin’ adlı kitabını bir tepki olarak yazdığını ve yazmadaki motivasyonunun beyin hakkında çok hatalı bilgilerin aktarılmış olmasına bağladı. Uzbay; “Beyin beyin olalı Türkiye'deki kadar ıstırap çekmemiştir. Ağzı olan beyni konuştu ve çok hatalı bilgilerde aktarıldı. Çünkü dünya literatürdeki beyni bilmeyen insanlar birçok şey söylediler” dedi.

Kalp, sevginin ve aşkın sembolü mü?

Antik Yunandaki felsefeci Aristo’nun ‘Kalp, bedenin merkezi organıdır. Zekâ, hareket ve duyguların merkezidir. Beynin en önemli görevi sıcak ve kuru olan kalbi serinletmektir’ sözü ile geçmişten günümüze gelerek ve sevginin ve aşkın ifadesi olarak ele alındığını belirten Uzbay, “14 Şubat sevgililer gününde hala kalpli çikolata hediyeler alıyoruz. Kimse beyin desenli bir şeyler yapmıyor Aslında kalp, beyinle çok benziyor. İkisinde bir sağ bir sol tarafı var ve dört bölgeye ayrılıyor. Ama hala Aristo mantığı devam ediyor” diyerek kalbin, aşk ve sevginin sembolü olmadığını belirtti.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay’ın konuşmasının ardından sempozyumda oturumlara geçildi.

İlk oturum, Doç. Dr. Baran Yosmaoğlu moderatörlüğünde ‘Ağrı Hakkında Deli Sorular 1’ oturumu gerçekleşti. Konuşmacılar; Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol 'Beyin Ağrıyı Nasıl Algılar? ' başlıklı, Yrd. Doç. Dr. Zeynep Bahadır Ağce 'Ağrıyı Gerçekten Değerlendirebilir miyiz?', Prof. Dr. Defne Kaya ise 'Kronik Ağrıda Beyinde Ne, Nasıl Değişiyor, Ağrı Varlığında Vücudumuzda Ne, Nasıl Değişiyor?' başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
 


“Ağrı doku hasarı ile ilgili bir deneyimdir”

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji bölümü öğretim Üyesi, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, ‘Beyin Ağrıyı Nasıl Algılar ?’ adlı sunumuna “Ağrı doku hasarı ile ilgili bir deneyimdir” diyerek başladı. Ağrının sadece duyusal bir süreç değil karmaşık bir süreç olduğunu söyleyen Kaya, çok büyük bir travma, doku hasarı oluştuğu zaman, insanların ağrı farkındalığı olmadan veya ağrıyı uyaran doku hasarı yokken, empati ve hayal ederek ağrıyı hissedebileceğini söyledi. Kaya, “Ne kadar ağrı hissedeceğimize beynimiz karar veriyor” diyerek ağrının nörobilimsel açıdan nasıl oluştuğunu anlattı. Sonuç olarak ise ağrı durumunda sadece ağrılı dokunun değil sinir sistemininde;  yoga, meditasyon, hipnoz gibi yöntemlerle tedavi edilmesinin önemli olduğunu belirtti.



“Beyin, kalçadan hiç hoşlanmaz!”

Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Defne Kaya, beynin aşağıda bir yerlerde yaralanma meydana geldiğinde buna çok daha fazla reaksiyon verdiği için beynin kalçadan hiç hoşlanmadığını belirtti. Kaya “Bunu orayı daha fazla koruyabilmek için yapıyor. Herhangi bir yaralanma sürecinde bizde kendimizi postüre alıyoruz ve bu durumu biz fark etmeden beyin yaptırıyor. Biz fizyoterapistlerin yapacağı ise egzersiz veya kas gevşetmek değil ana sorunu bulup orada düzeltmektir. Fizyoterapistlerin unutmaması gereken şey; beyin periferden gelen uyarılara çok hızlı bir şekilde cevap veriyor ve uyum sağlıyor” dedi.

“Akıl kadar bedeni de güçlendirecek şey egzersizdir”

Prof. Dr. Defne Kaya, kronik ağrıların değerlendirilmesinde ve buna yönelik ağrı çalışma basamaklarını; hastaya belirtileri sorma, ona eğitim verme, yeniden değerlendirme ve en son terapi uygulama olduğunu belirtti. Ardından bir fizyoterapist olarak kendilerine hastayı dinlendirin’ denilmesine çok sinirlendiğini söyledi ve ekledi. “Çünkü fizyoterapi demek hareket demektir. Akıl kadar bedeninde güçlendirecek şey egzersizdir. Hastalara egzersiz vermekten korkmayın.”
Prof. Dr. Defne Kaya'nın moderatörlüğünü üstlendiği; Ağrılı Eklemler, Uygun İşlevsel Egzersizler ve Beyindeki Etkileri konulu ikinci oturumun konuşmacıları; Doç. Dr. İrem Düzgün 'Omuz Eklemi', Yrd. Doç. Dr. Emel Sönmezer 'Kalça', Yrd. Doç. Dr. Bahar Anaforoğlu Külünkoğlu da 'Ayak/ Ayak Bileği' başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.



Moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. İrem Düzgün'ün üstlendiği son oturumun konusu; Ağrı Hakkında Deli Sorular 2 oldu. Konuşmacılar; Prof. Dr. Semin Akel 'Müzik, Beyin, Ağrı ve Egzersiz', Yrd. Doç. Dr. Çetin Sayaca 'Nöroplastisite, Beyin, Ağrı ve Egzersiz', Öğr. Gör. Mahmut Çalık 'Hormonlar, Beyin, Ağrı ve Egzersiz', Uz. Fzt. Görkem Dizdar da 'NöroKinetik, Beyin ve Ağrı' başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.



Sempozyum, Florame sponsorluğunda Ecz. Ayşegül Birlik'in gerçekleştirdiği 'Fizyoterapistler İçin Aromaterapi' adlı atölye çalışmasıyla devam etti. Sempozyum, konuşmacılara teşekkür belgesi verilmesi ardından toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)