Geleceğin diyetisyenleri Dr. Dyt. Tuğçe Aytulu ile bir araya geldi…

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.12836

Her yıl 6 Haziran Diyetisyenler Günü olarak kutlanıyor. Çevrimiçi düzenlenen ‘Dünün Bugünün Yarının Diyetisyenliği: 6 Haziran Diyetisyenler Günü’ etkinliği Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Müge Arslan moderatörlüğünde gerçekleşti. Etkinliğe konuşmacı olarak Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yönetici Diyetisyeni Dr. Dyt. Tuğçe Aytulu katıldı. Öğrencilerin farklı bakış açıları kazandığı etkinliğe yoğun talep oldu.

Dr. Dyt. Tuğçe Aytulu: “Bilinçli bir tercih olarak mesleğimi seçtim”

Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yönetici Diyetisyeni Dr. Dyt. Tuğçe Aytulu yola ilk çıkış hikayesinden bahsetti. Aytulu; “Benim ilk yola çıkış noktam Hacettepe Üniversitesi. Türkiye'de diyetisyenliğin ilk kuruluşu aslında Hacettepe öncülüğünde oldu. Benim için çok tesadüfi bir seçim değildi, bilinçli bir tercih olarak mesleğimi seçtim. Daha sonra bir hocamın da önerisiyle, ‘Diyetisyenlik ne acaba?’ diye mesleğimi merak ettim. Hiç de fena olmayacağına karar verdim. Hacettepe’nin ilk senesinde çok zorlandığımı söyleyebilirim. Hacettepe'de klinik tarafa çok hevesim oldu. Bir taraftan da araştırma, geliştirme, yönüne de çok merakım oldu. Ancak öyle bir iş olanağı kendi açımdan bulamadım.” şeklinde konuştu.

Siz kendinizi kanıtladıkça bu imkanları bulabiliyorsunuz…

Öğrencilerin bilimsel altyapısını mümkün olduğunca hocalarının verdiklerinin üzerine hep fazlasını katarak koymaya çalışması gerektiğine dikkat çeken Aytulu; “Ülkemin koşullarını düşününce çok iyi, ekonomik koşulları çok iyi olan bir hastanede çalışıyorum. Ancak herkesin böyle bir şansı olmayabiliyor. Ancak bunu kendimizin bazen söke söke alması gerekiyor. Siz kendinizi kanıtladıkça bu imkanları bulabiliyorsunuz. Genç arkadaşlarıma özellikle tavsiyem budur. O yüzden bilimsel altyapınızı mümkün olduğunca hocalarımızın verdiklerinin üzerine hep fazlasını katarak koymaya çalışın. İnsan kendi kendini bu aşamada getirebiliyor.” dedi.

“Mutfağı bilmeyen klinik diyetisyen olamaz”

Yeni bir meslektaş alırken biraz daha kliniğe yatkınlığa baktığını belirten Aytulu; “Sevmediğiniz, çalışmadığınız, çalışmayı asla istemediğiniz bir alan var mı? Mutfak cevabını alırsam baştan eleniyor. Mutfağı bilmeyen klinik diyetisyen olamaz. Mutfak bizim farkımız. Mutfağı bilmeyerek iyi bir klinik diyetisyen olacağına hiç inanmam. Bunlar dışında ekip arkadaşları alırken kliniğe yatkınlık, mesleki olarak esnek olma, öğrenmeye açık olma, zaten biliyorum ki demeyen, yeni bilgiyi araştıran kişiler olmasına da dikkat ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Stajların işin pratiğini öğrenme açısından önemli bir yeri vardır”

Mutfağın aslında işin dergâhı olduğundan bahseden Aytulu; “Stajların işin pratiğini öğrenme açısından oldukça önemli yeri olduğunu düşünüyorum. Staj yerini deneyimli doyumla geçirebilmek, hasta dosyası okuyabilmek ya da oradaki görevli olan diyetisyeni sıkıştırmak, ‘Bana bir şeyler öğretin diyebilmek çok önemli.’ Mutfak aslında işin dergâhıdır. Yani mutfak olayını bilmeyen birisi zaten hastalara gidecek rejimleri bilemez, içeriğiyle ilgili bir fikir sahibi olamaz. Eğitim süreçleri bir yere kadar bireylerin yanında oluyor ve belirli bir yere kadar müdahale sürecinde olabiliyorlar. Aslında ondan sonraki süreç bireyin kendini geliştirmesi ve araştırmaya açık olmasıyla alakalı bir süreçtir.” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Müge Arslan: “Kapılar insanlara açılmaz, insanlar kapıları açar”

Programın moderatörlüğünü gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Müge Arslan ise; “ ‘Kapılar insanlara açılmaz, insanlar kapıları açar.’ diye düşünüyorum. Bunun için de full donanımla, her şeyden önce kendini geliştirmek adına yapabileceğinin en üst seviyesinde yaparak bu adımlarla ilerlenebileceğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. 
 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)