Deprem bölgesindeki gazeteciler o anları anlattı…

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.12502

Deprem haberciliği, İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü, İLİMER ve Medya Akademisi Derneği (MAKDER)’ nin birlikte düzenlediği etkinlikte masaya yatırıldı. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kapsamında düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan üstlendi. Düzenlenen panele konuk olarak; MAKDER Genel Başkanı Selçuk Taşdemir, Milliyet Foto Muhabiri Hakan Akgün, Demirören Medya Görsel Medya Direktörü Bünyamin Aygün ve CNN Türk Muhabiri Merve Tokaz katılım sağladı. 

Doç. Dr. Gül Esra Atalay: “Deprem bölgesine ilk intikal eden gruplardan biri de gazeteciler oldu”

Gazetecilik bölüm başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay’ın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikte Atalay, afet haberciliğinin bir alt dalı olan deprem haberciliğini konuşmak için bu paneli düzenlediklerini belirtti. Atalay; “Gazeteciler deprem bölgesine yardım çalışmaları ile birlikte ilk intikal eden çalışma gruplarından biri oldular. Dolayısıyla bütün süreci de çok yakından gördüler, şahit oldular aynı zamanda gazetecilik adına da zorlu bir deneyim de geçirmiş oldular.” dedi. 

Çevrimiçi gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü üstlenen İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, 3 Mayıs’ın 1994 yılından beri dünyada basın özgürlüğü günü olarak kutlandığından bahsetti. İrvan; “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, basın özgürlüğünün önemini vurgulayan, dünyada basın özgürlüğünün durumunu değerlendiren, medyaya yönelik saldırılara karşı dayanışma oluşturmaya çalışan, özellikle öldürülen gazetecileri anmak için kutlanan bir güne dönüşüyor. Bizim açımızdan da çok önemli. Bu panelin özel önemi de deprem haberciliği üzerine olmasıdır.” ifadelerini kullandı.

Selçuk Taşdemir: “Bu işlerin sessiz kahramanı gazeteciler”

MAKDER Genel Başkanı Selçuk Taşdemir, deprem haberciliğinin önemli bir olgu olduğuna dikkat çekti. Pandemi döneminde gazetecilerin sergilediği performansı hatırlatan Taşdemir; “Deprem haberciliği önemli bir olgu, hatırlarsanız pandemi döneminde de bu işlerin sessiz kahramanı gazeteciler oldu. Haberciliğin yanında kime, nasıl yardımcı olabilirim, sorunlarıyla alakalı neler yapabiliriz diye onlarında bakış açılarıyla beraber gözlemlerde bulundular.  Deprem haberlerinin doğru verilmesi, depremle alakalı bilinçlendirme ilişkilerinin oluşması adına önemsediğimiz bir meseledir.” şeklinde konuştu.

Gazeteci Hakan Akgün: “Medya, depremde iyi bir sınav verdi”

Milliyet Gazetesi Foto Muhabiri Hakan Akgün, ilk günden itibaren deprem bölgesinde olduğunu belirtti. Akgün; “Hem bizim açımızdan hem depremzedeler açısından zor bir süreçti. 53 gün boyunca bölgede kaldım. Herkesin yaşadığı iletişim sıkıntısını biz de yaşadık. Yan sokağımda ne olduğunu bilmediğim zamanlar oluyordu çünkü bir yere yoğunlaşıyoruz orada enkaz var çalışıyoruz.” diye konuştu. Medyanın bu depremde iyi bir sınav verdiğini söyleyen Akgün; “Medya bu depremde iyi bir sınav verdi. Diğer arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz çok iyiydi. Her konuda yardımlaşma oluyordu. Medya hem kendi içerisinde hem de dış dünyaya karşı iyi bir sınav verdi. Mesleki dayanışma anlamında da çıkarılan dersler oldu. Medyanın kendi içerisinde çatışmaları olabilir ama deprem bölgesinde sahadayken böyle bir şey söz konusu değildi.” dedi.

Bünyamin Aygün: “Bölge halkıyla gazeteciler bütünleşti…” 

Demirören Medya, Görsel Medya Direktörü Bünyamin Aygün, çok ciddi bir gazeteci ekibiyle depremin ilk gününden itibaren sahada olduklarını belirtti. Aygün; “Hala ekiplerimizin bir kısmını bölgeden çekmedik. Siz neyi görüyorsanız onu gönderin dedik. Bölge halkıyla ekip adeta bütünleşti. Ekiplerimiz ilk defa gazeteci kimliklerinden ayrı tutarak ‘önce insanız’ diyerek sahada gözler önüne serdiler. Sanki bir muhabirle değil de bir depremzede ile konuşuyorum. Bunu hissettirdi bana. Bizim ekibimiz olayları o kadar özümsedi ki haberciliğimizi yaptık, ne olduysa yansıttık ama bunun da ötesinde kimin neye ihtiyacı varsa ekiplerimiz önce o sorunu çözmeye çalıştılar. Demirören medya olarak şunu vermeye çalıştık; önce insanız bizde bu depremde en az depremzedeler kadar acıyla bahsediyoruz acıyla çıktık, toplum olarak bu acının üstesinden nasıl geliriz buna önem verdik. Ekiplere tamamen şunu söyledik ‘ne görüyorsanız onu yazın ne görüyorsanız onu fotoğraflayın ve onu yorumlayın’ dedik.” şeklinde konuştu.

Gazeteci Merve Tokaz: “Onlar için bizim Merve’ydim…”

CNN Türk Muhabiri Merve Tokaz, deprem bölgesinde bulunduğu 64 gün boyunca yaşadığı deneyimleri iletişim öğrencileriyle paylaştı. Tokaz; “Habercilik aslında 24 saat uyanık olmak. Bizler uykumuzda bile bir gözümüz ve bir kulağımız hep açıktır. Yaşanan deprem felaketi de bunu göstermiş oldu. Bizler sahada görev yapan muhabirler ve kameramanlar olarak ayağımızı sahaya bastığımız andan itibaren hem birer depremzedeydik hem de birer muhabir veya kameramandık. Bunların arasında keskin bir ayrım olmadı. Günün 24 saatini oradaki insanlarla geçiyorsunuz o çadırlarda yemek yiyorsunuz, yeri geliyor dinleniyorsunuz, o insanlarla bir arada kaldıkça hem onların yaşadığı felaketi içselleştirebiliyorsunuz hem de içselleştirdiğiniz bir şeyi daha kolay bir şekilde izleyiciye aktarmış oluyorsunuz. Böyle bir süreçte vicdanınızla hareket etmek zorundasınız. Bölgeye haberci olarak gittiğinizde oradaki insanların ihtiyaçları neyse sizin de ihtiyaçlarınız aynı. Orada depremzedeler için kaynayan kazanlar neyse biz de onlarla beslendik. Belli bir noktadan sonra habercilik vasfınızın yanında bir de oradaki insanlarla aranızda doğal bir bağ oluşuyor. Oradaki insanların psikolojik desteğe de çok ihtiyacı vardı. Kamera kapandıktan sonra bile onların yanlarından ayrılmıyorduk, yaralarını sarmaya çalışıyorduk, moral vermeye çalışıyorduk. Ben Gaziantep’in İslahiye ilçesinde görev yaptım. O sokaklarda belli bir süreden sonra yürüdüğümde onlar için artık ‘bizim Merve’ydim’. Her şeyden önce onlardan biri haline geldiğinizde, bir şeyleri ekrana taşıdığınızda, izleyicideki karşılığı çok daha başka oluyor.” ifadelerini kullandı.

Düzenlenen etkinlik katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi.


 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)