Hastalar müzikle tedavi ediliyor
Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi'ne (MÜTEM) sahip Üsküdar Üniversitesi'nde müzik; depresyon, stres, sinirlilik, panik atak, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı, baş, boyun, bel, kas ve eklem ağrıları, diyabet, hiperaktivite, öğrenme güçlüğü gibi problemlerin çözümünde yardımcı tedavi olarak kullanılıyor. Müzikle tedavi, 2013 yılının Eylül ayında yayımlanan yönetmelikle Üsküdar Üniversitesi bünyesinde merkez kimliğiyle hizmet vermeye başladı.
Hastalar, merkezde MÜTEM Müdürü Prof. Dr. Sevda Asqarova'nın yönetiminde ve uzman müzisyenler eşliğinde bir müzik aleti çalıyor, şarkı söylüyor. Müzik eşliği altında: koordinasyon… nefes… ses… refleks… vb. çeşitli egzersizler yapıyorlar. Müzik tercihi ise tamamen hastanın isteğine bırakılıyor. Hastalar grup halinde terapi seanslarına alınıyor. Müzik tercihleri belirlendikten sonra hastaların sağlık durumlarına göre hareketli müzikten ağır ve dinlendirici müziğe geçiş yapılıyor ya da seansta tam tersi bir yöntem izlenebiliyor.
"En etkin terapi müzikle terapidir"
MÜTEM hakkında AA muhabirine bilgi veren Asqarova, merkezin rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan Hocamızın teşvikiyle açıldığını söyledi.
Merkezimizin HEDEFİ - uluslararası standartlarına uygun Müzik Terapi alanının verimli yöntemlerle öğrenilmesini sağlayan bir “inter-disipliner öğrenme ve araştırma-geliştirme merkezi” olmaktır. MÜTEM, özellikle Psikoloji ve Psikiyatri alanındaki öğrenci ve araştırmacılara hem çağdaş bir multi-disipliner öğrenme ve uygulama ortamı sunuyor, hem de yayın etkinlikleri için de zemin oluşturuyor.
Asqarova, Müzikle Tedavinin Nörobilimde de etkin bir rolü olduğunu özellikle vurguluyor: "Araştırma yöntemlerimiz klasik gözlem, anket ve deneylerin yanı sıra EEG, tomografi, manyetik rezonans, doppler sonografi gibi çeşitli beyin görüntüleme tekniklerinin analizini de kapsıyor. Beyin haritaları incelendiğinde: Ses, ritm, armoni - yani Müzik kulağı olanlar - beynin SAĞ yarımküresinde; Müzik’le ilgili düşünceleri hareketlendirenler – beynin SOL yarımküresinde kaydediliyor…
Korku, öfke veya keyif gibi etkiler – beynin duygusal ve düzenleyici olan LİMBİK SİSTEM’ de işleniyor. Elde edilen bu gibi veriler müziğin beyinde islenirken hangi süreçlerden geçtiğini göstermektedir. Bu da Nörobilim dünyasında Nöromüzik terapisi olarak yeni bir bilim. Yeni bir tedavi yöntemi olarak daha bir effektif özellik taşıyor ve davranış biliminde yeni bir nöroformu ile değerlindiriliyor. Multidisipliner yaklaşımla yaratıcı-sanatsal argümanları kullanarak yeni özgün ve bilimsel yöntemler geliştiriyor ki bu da bizim için çok önemlidir. Nöromüzik gibi yeni bir bilim dalı olarak karşımıza çıkıyor.’’
Müzikle terapiyi yeni bir boyuta ulaştırmayı hedeflediklerini belirten Asqarova, Osmanlı'da, Müslüman dünyasında İbn-i Sina, Evliya Çelebi gibi bilim insanlarının kitaplarında müzikle ruhun ilişkisinden bahsettiklerini anlattı.
Evliya Çelebi'nin "Hangi makam insanların ruhuna daha iyi gelebilir" şeklinde araştırmalar yaptığını kaydeden Asqarova, "İbn-i Sina kitaplarının birinde şunu söylüyor, 'Tedavinin en iyi yollarından biri, en etkili olanı müziktir. Müziğin, hastanın aklı ve ruhi güçlerini artırmak için kullanılması lazım. Tedavinin amacı; hastalıkla mücadele için cesaret vermek, hastaya en iyi musikiyi dinletmek, hastayı sevdiği insanlarla bir araya getirmektir. İnsanlar kederlerini, sevinçlerini müzikle bildirirler" diye konuştu.
"Biz müzikle çok mutluyuz" seansları
Herkeste terapi seanslarının yaratıcı atölye çalışmasına dönüştüğünü dile getiren Asqarova, seanslarına "Biz mutluyuz", "Beraber mutluyuz", "Müzikle mutluyuz" şeklinde isimler koyduklarını aktardı.
Hastaların seanslarda birbirlerini tanıdıklarını anlatan Asqarova, şunları söyledi:
"Onlara 'Sizin için niye bu terapiyi hazırladık' diye sorduğumuzda çok ilginç cevaplar alıyoruz. Hatta geçen gün hastamızın biri dedi ki, 'Bizim mutlu olmamız için böyle bir terapi yapıyorsunuz ve biz de mutlu olduk.' Ondan sonra bu seanslarımızın adını 'Biz müzikle çok mutluyuz” seansları' koyduk. Hastalarımız benim ve iki müzik uzmanımızın desteğiyle çalışmaya katılıyor. Nefesli veya ritmik aletlerle onların müziğe nasıl refleks verdiklerine bakıyoruz. Hem müzik aleti çalıp hem de birlikte şarkı, türkü, ilahi söylüyorlar. Hastalarımız farklı müzikler seviyor. Biri tasavvuf müziği birisi çok gürültülü müzik seviyor. Çok sakin, ruhu rahatsız etmeyecek müzik sevenler de var. Hepsiyle konuşuyoruz, onları rahatlatan, hangi müziği seviyorsa ona göre yönlendiriyoruz. Ona göre parçalar seçiyoruz. Tasavvuf müziği onların çok hoşuna gidiyor. Çünkü tasavvuf müziğiyle çok rahatlıyorlar, ilahileri kendileri söylemek istiyorlar. Hastalarımız, müzikle terapi zamanı hastalıklarını unutuyorlar."
Prof. Dr. Sevda Asqarova, müziğin çok iyi bir kuvvet ve uyarıcı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Müzikle terapi hastalarımıza sanatlar içinde en iyi gelen sanattır. Psikoloji ve psikiyatri problemi bulunan, davranış bozukluğu ve nöroloji problemi olan hastalarda müzikle terapide gayet olumlu sonuçlar almak mümkün. Merkezimizin amacı da nörobilimde de müzik terapinin ruhunun üzerindeki olumlu etkisini göstermek. Nöropsikriyatri hastanemizde hastalarımıza her zaman müzik terapi yapılıyor. Müziğin yanı sıra bu hastanede resimle, seramikle de terapi uygulanıyor. Ama en etkini, müzikle terapidir. Çünkü müzikle terapi hastaların içindeki hislerini daha kabarık gösteriyor. Onlar kendilerini daha iyi anlatıyor. Farklı hastalara farklı seanslar uygulanıyor, hastalıklarına, ruh ve hallerine göre seanslar belirleniyor."