Hazırlık yaparak depremin afete dönüşmesine engel olunabilir!

 Etkinliğe konuk olarak Üsküdar Üniversitesi Acil Durum ve Afet Yönetimi Öğr. Gör. Ayşe Aydemir Yıldırım katılım sağladı. Bireysel ve toplumsal olarak hazırlık yaparak depremlerin afete dönüşmesine engel olunabileceğinden bahseden Yıldırım; “Bu depremlere engel olamıyoruz fakat depremlerin afete dönüşmesine engel olabiliriz. Bunu bireysel ve toplumsal olarak hazırlık yaparak sağlayabiliriz. Depremleri belki engelleyemeyiz ama afete dönüşmesine engel olabiliriz.” dedi.

Üniversite Kültürü dersi kapsamında gerçekleşen etkinliğe SHMYO Müdürü Doç. Dr. Mesut Karahan, SHMYO Müdür Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Karasakal ve Dr. Öğr. Üyesi Salih Tuncay katılım sağladı.

“Bu deprem yaşadığımız en büyük afet olmayacak”

Çarşı Yerleşke Emirnebi 1 Konferans salonunda hibrit gerçekleştirilen etkinlikte Üsküdar Üniversitesi Acil Durum ve Afet Yönetimi Öğr. Gör. Ayşe Aydemir Yıldırım,  yaşadığımız afetlerden bir an önce dersler çıkartıp artık risk odaklı afet yönetimi sistemine geçilmesi gerektiği konusuna dikkat çekti.

Yıldırım; “Geçmişte Türkiye’de yaşadığımız en büyük afet olarak Erzincan depreminden bahsederdik. 7.9 büyüklüğündeydi ve yaklaşık 33 bin kişi Erzincan depreminde yaşamını kaybetti. Sonra 1999 Marmara depremini yaşadık ve yaklaşık 18 bin kişi yaşamını kaybetti, çok fazla sayıda binamız yıkıldı.  Şimdi ise Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de yaşadığımız en büyük afet olan Kahramanmaraş depremi meydana geldi. Maalesef üzülerek söylüyorum ki bu yaşadığımız en büyük afet olmayacak. İstanbul’da hepimizin bildiği gibi büyük bir İstanbul depremi bekliyoruz. Bu yüzden bizim bu afetlerden bir an önce dersler çıkartıp yaralarımızı sarıp artık risk odaklı afet yönetimi sistemine geçmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“Depremlerin afete dönüşmesine engel olabiliriz”

Acil yardım ve afet yönetimi uzmanı Öğr. Gör. Ayşe Aydemir Yıldırım depremlere engel olunamadığından fakat depremin afete dönüşmesine engel olunabileceğinden bahsetti. Yıldırım; “Depremler oluşması engellenemeyen doğa olaylarıdır. Depremlerin önüne geçemiyoruz, bu doğa olayının oluşmasına engel olamıyoruz. Ne zaman, nerede, hangi büyüklükte bir deprem olacağını maalesef tahmin edemiyoruz. Ne yazık ki tüm teknolojik gelişmelere rağmen maalesef deprem afeti için henüz erken uyarı mümkün değildir. Dolayısıyla bizim her an deprem olacak gibi hazırlık yapmamız gerekir. Her deprem bir afet değildir. Depremleri afet olarak nitelendirebilmemiz için çok ciddi sonuçların meydana gelmesi gerekir. Ölüm ve yaralanmaların olması, binaların yıkılması, binaların ağır hasar görmesi durumunda yaşanan bu depremler afet olarak kabul edilmektedir.

Yaşanan bu depremlere engel olamıyoruz fakat depremlerin afete dönüşmesine engel olabiliriz. Bunu ancak bireysel ve toplumsal olarak hazırlık yaparak sağlayabiliriz. Depremleri belki engelleyemeyiz ama afete dönüşmesine engel olabiliriz.” dedi.

“Bireysel olarak da toplumsal olarak da hiçbir hazırlığımız yok”

Şu anda beklenen büyük İstanbul depreminin olma ihtimalinin uzmanlar tarafından % 62 olarak belirlendiğinin altını çizen Yıldırım, bireysel ve toplumsal olarak hiçbir hazırlığın olmadığı konusuna değindi. Yıldırım; “Türkiye’de bulunan iller örümcek ağı gibi faylarla sarılmış vaziyettedir. Büyük İstanbul depremini bekliyoruz. En uzun fay hattı İstanbul’a uzanan Kuzey Anadolu Fay hattıdır. Peki neden büyük İstanbul depremi bekleniyor? En son 1999 Marmara depremini yaşadık ve jeoloji mühendisleri 30 yılda bir bu depremlerin tekrarlayacağını ifade ediyor. 99 depreminden sonra 22 yıl geçti. Büyük bir deprem yaşanmadı, kaldı 8 yıl… Şu an jeoloji mühendisleri; ‘Şu an şu dakika İstanbul’da deprem olma ihtimali %62.’ tahmininde bulunuyor. Yani oldukça yüksek bir orandır. Yazı tura atsak bile yazının gelme ihtimali %50 iken, çok fazla bir olasılıkken maalesef şu an depremin olma ihtimali %62’dir. Biz bunu biliyoruz, uzmanlar söylüyor fakat hazırlık yapıyor muyuz? Maalesef bireysel olarak da toplumsal olarak da hiçbir hazırlığımız yok.” ifadelerini kullandı.

Arama kurtarmacılar da birer afetzede adayıdır”

Kandilli Rasathanesinin hazırladığı deprem sonrası tahmin analizlerini katılımcılarla paylaşan Yıldırım; “Marmara denizinde7 ile 7.5 büyüklüğü arasında bir depremin olması bekleniyor. Bahsedeceğim Kandilli Rasathanesinin hazırladığı bir tahmin senaryosudur. 7.5 büyüklüğünde bir deprem olduğunda İstanbul’da neler olacak? 50-60 bin civarında ağır hasarlı bina yıkılacak. 500-600 bin civarında evsiz nüfus, 70-90 bin civarında can kaybı onunla beraber ağır yaralılar, elektrik, su, doğalgaz gibi altyapı sistemlerinde yine sıkıntılar yaşanacak ve 50 milyar dolarda maddi kayıp yaşanacağına yönelik tahminler var.  Ayrıca İstanbul’da büyük bir deprem yaşandığında yaklaşık 1 milyon arama kurtarmacaya ihtiyaç duyulacak diye tahmin ediliyor. 1 milyon arama kurtarmacı maalesef Türkiye’de yok ki baktığımızda arama kurtarmacılar da birer afetzede adayıdır. Bizim onlara işi bırakmadan bireysel olarak, toplum olarak bilinçlenip hızlı bir şekilde hazırlık sürecine geçmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“YOTA çalışmasını öneririm”

Öğr. Gör. Ayşe Aydemir Yıldırım, deprem öncesi yapılması gereken konulara dikkat çekti. Yıldırım; “Deprem öncesi yapabileceğimiz şeyler var. Afet çantası hazırlamak, bina sağlam mı sorgulamak, uzman kişiler tarafından sorgulatmak, bir aile afet planı hazırlamak, tatbikatlar düzenlemek ve tatbikatlara katılım sağlamak, gibi çalışmalarla deprem öncesi için hazırlık yapabiliriz. Aynı zamanda evimizdeki eşyaların yerlerini güvenli bir şekilde yerleştirebiliriz, tehlike arz eden eşyaları sabitleyerek evimizde tehlikelere yönelik zarar azaltma çalışması yapabiliriz. Bu kapsamda YOTA çalışmasını öneririm. YOTA çalışması; Yapısal olmayan tehlikelerin azaltılması çalışmasıdır. Yapısal olmayan tehlikelerden kastettiğim ise evimizin içerisinde bulunan eşyalardır. Evimizdeki eşyaları  güvenli şekilde yerleştirerek ve eşyaları sabitleyerek evimizde böyle bir YOTA çalışması yapabiliriz’ dedi.

“Herkes 3 gün hayatta kalmayı öğrenmeli”

Altın saatlerde herkes kendiyle baş başa kaldığından ve üç gün hayatta kalmayı sağlayacak şekilde herkesin tedbir alması gerektiğinden bahseden Yıldırım; “Deprem meydana geldiğinde arama kurtarma ekipleri, AFAD, sağlık çalışanları size hemen ulaşamayacak. İlk 72 saat afet yönetiminde altın saatler olarak geçmektedir. Altın saatlerde herkes kendiyle baş başadır. O nedenle herkes üç gün hayatta kalmayı öğrenecek. Ayrıca afet çantası hazırlamak çok kıymetlidir. Afet çantasında ilk üç gün hayatta kalacak yiyeceğinizi, suyunuzu, ilk yardım malzemelerinizi mutlaka koymanız gerekmektedir. Afet çantasında; çocuğunuz varsa onun için aktivite malzemeleri, içerisinde ıslak mendil, tuvalet kâğıdı, diş fırçası, diş macunu gibi malzemelerin bulunduğu bir hijyen paketi oluşturabilirsiniz. Fener, pil ve radyo mutlaka olmalıdır. Su ve yiyecek 72 saat yetecek kadar konulmalıdır. Burada uzun ömürlü ve size enerji verecek konserve yiyecekleri tercih edebilirsiniz. Yedek anahtarlar ve sağlık kayıtları da koyulmalıdır. Mevsime uygun kıyafetler ve battaniye de afet çantasına mutlaka koyulmalıdır. 6 ayda bir afet çantasını güncelleyerek kıyafeti değiştirmek önemlidir. Nakit para mutlaka olmalıdır. Afet çantasında ilk yardım çantası çok çok önemlidir. Düdük, koruyucu malzemeler ve aile planı da afet çantasına koyarak afet çantamızı hazırlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Deprem esnasında yapılması gereken temel davranış: “Çök, Kapan, Tutun”

Deprem anında tahliye olmaya çalışmanın insan hayatını riske attığından bahseden Yıldırım;  “Deprem esnasında panik olmadan sakin bir şekilde ‘Çök, Kapan, Tutun’ davranışı yapmamız gerekiyor. Deprem öncesinde güvenli yerleri belirleyip koltuk yanı, masa yanı, yatağımızın yanında durarak çöküp, başımızı ensemizi koruyacak şekilde kapanmak ve düşmemek için de bir elimizle tutunmak gerekiyor. Yani ‘Çök, Kapan, Tutun’ davranışı deprem esnasında yapılması gereken temel davranıştır. Diğer bir deyişle cenin pozisyonudur. Yani aslında küçülerek hedefimizi de küçültmüş oluyoruz. Deprem olduğunda kesinlikle kaçmayacağız, panik olmayacağız, kapılardan, pencerelerden, merdivenlerden uzak duracağız, çünkü bir deprem meydana geldiğinde ilk yıkılacak yerler merdivenlerdir. Hiçbir taşıyıcı özelliği yoktur. Dolayısıyla tahliye olmaya çalışmak hayatımızı riske atmak anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.

“Artçı sarsıntılara karşı da tedbirli olmamız gerekiyor”

Artçı depremlerin bazen aylar, bazen yıllarca sürdüğüne değinen Yıldırım; “Deprem sonrasında kendimizde ve etrafımızdaki kişilerde yaralanma var mı diye bakmamız gerekiyor. Zaten ilk yardım çantasını afet çantasına koyduk. Koyduğumuz ilk yardım malzemeleri ile kendimize ve etrafımızdaki kişilere ilk yardım yapmamız gerekiyor. Deprem sonrası artçı sarsıntılar devam eder. Artçı depremler bazen aylar, bazen yıllarca bile sürüyor. Mutlaka artçı sarsıntılara karşı da tedbirli olmamız gerekiyor. Pilli radyodan acil durum talimatlarını mutlaka takip edeceğiz. Uyarıları dinleyeceğiz. Afet sonrası yıkılmış elektrik direklerinden, ağaçlardan, yüksek katlı binalardan uzak durmamız gerekiyor ve lütfen telefonları meşgul etmeyelim. İnsanlar tanıdıklarını merak ediyor fakat bu oradaki afetzedeler ve çalışan arama kurtarma personelinin işini zorlaştırıyor.” dedi.

Etkinliği yeniden izlemek için: (SHMYO duyuru sayfasından etkinliğin kaydı paylaşılacak)

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)