Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, Üsküdar’da sağlıkçılarla buluştu

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde tarafından Üniversite Kültürü Dersi kapsamında düzenlenen, “Tıp Eğitiminde Değişim ve Yeni Eğilimler” konulu seminer İbni Sina Oditoryumunda gerçekleştirildi. Seminerin açılış konuşması ve moderatörlüğü Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hikmet Koçak tarafından gerçekleştirildi. 

Seminere İstanbul Medipol Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları, Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk konuk olarak katılım sağladı.

Prof. Dr. Hikmet Koçak: “Sağlığa yapılan yatırım israf değildir”

Sağlık alanında öğretmenlere ve öğrencilere düşen görevlerden bahsederek tıp alanında her daim güncel olunması gerektiğine dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hikmet Koçak, “Sağlık, hepimizi ilgilendiren bir konudur. Sağlığa yapılan yatırım israf değildir. Sağlığı da icra eden geleceğin nesilleri olarak sizler de en iyi şekilde yetişmeniz gerekiyor ki gündemi en iyi şekilde takip etmeniz gerekiyor. Hipokrat’ın bir sözü vardır: ‘Zarar vermemek esastır’ diye. Bu sözü yanlış anlamamalıyız. Zarar vermemek hastaya dokunmamak değildir. Eğer bir hasta geldiği zaman siz bilgi eksikliğinden dolayı kendinize güvensizliğinizden dolayı bu hastadan uzaklaşıyorsanız, o da zarar vermektir. Onun için bize düşen görev de sizleri en iyi şekilde yetiştirmek ve sağlık ordusunun bir parçası haline getirmektir. Sizin göreviniz de bilgiyi en iyi şekilde öğrenmek ve kendine güvenen, ne yaptığını bilen cesaretli birer hekim olmanızdır. Bütün eğitimlerde olduğu gibi tıp alanında da güncel değişiklikler olmaktadır. Bu treni kaçırmamamız gerekiyor. Bugün öğrendiğinizle kalırsanız yarın yine eksik öğrenmiş olursunuz. Bizler yıllar önce öğrendiklerimizle sabit kalsaydık bugün çok geriler de olurduk. Onun için devamlı araştırıp öğrenmeniz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Recep Öztürk: “Sürekli kendimizi güncelleyeceğiz”

Gelişen teknoloji ile birlikte tıp eğitiminde de değişimlerin olduğuna vurgu yapan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk: “Günümüzde tıp eğitiminin temel taşlarına bakarsak, kaliteli ve öz verili bir insan gücüne ihtiyaç duyuyor. Eğitimi hem verecek kişinin hem de alacak kişinin kalitesi, ilgisi ve adanmışlığı çok önemlidir. Ciddi bir altyapılanma ile birlikte teknolojik donanma çok önemlidir. Çünkü değişim ve yenilenmenin en fazla olduğu bir alan içerisindeyiz. Bilgi değişiyor, yaklaşımlar ve teknoloji değişiyor. Burada değişimi yönetmekte bir sanattır. Tıp eğitimini değerlendirirken bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekir. Bileşenlerin birbirleriyle olan ilişkilerini iyi yorumlamak gerekmektedir. Tüm dünya tıp eğitimi sorunlarını tartışıyor. Her bir ülkenin kendine özgü sorunları var. Özellikle gelişen teknoloji ile birlikte eğitimin, hasta bakımının giderek daha karmaşık hale gelmesi ve pahalılaşması sorunları büyütmektedir. Sürekli kendimizi güncelleyeceğiz ama ona rağmen bilmediklerimizin bildiklerimizden çok daha fazla olduğunu her zaman düşünmek zorundayız. Günümüzde değişimden bahsediyoruz ama değerler olmayınca diğerlerinin çok büyük bir önemi yoktur. Önce değerleri ikame edeceğiz” diye konuştu.

Prof. Dr. Recep Öztürk: “Hekimlik insanlığa adanmış bir sanattır”

Bir hekimin sahip olması gereken kişilik özellikleri üzerinde duran Öztürk: “İyi ahlaklı hekim alanında yetkin, kendini güncelleyen, eski ve yeniyi sentezleyen, insana sevgi, şefkat ve saygıyla dolu yüksek ahlaklı meziyetlere sahip olandır. Medeniyetimizin olmazsa olmaz değerlerini uygulayan, bilimi uygulayan, hocalarına saygıyı gösteren, meslektaşlarını kardeş sayan, tevazu sahibi, samimi, kanaatkâr, vefakâr, sabırlı, hastalarına hiçbir nedenle ayrım yapmayan, hastalarının gözlerini okuyabilen, hastalarına da gözlerini okutabilen, empati yapıp kendini hastasının yerine koyabilen dürüst bir iletişim kurabilen, ön yargısız ve nezaket görgü kurallarına özenli olan kısaca deontolojik kurallar olarak hocalarımızın aktardığı değerlere bağlı bir kişilik diyebiliriz. Hastaya karşı davranışta bir kaybımız varsa orada bilgi ve beceri hiç önemli değil. Tabii ki bilgi sıfırsa diğerleri de hekimlik için işe yaramıyor. Bunların hepsini sıfırdan kurtarıcı şeyler yapmalıyız. Onun için tıpta insan bilimleri mutlaka müfredatımızda yer almalıdır. Tıp tarihi, tıp insanı, tıp antropolojik ve sanat arasında ilişkiyi kurmalıyız. Çünkü hekimlik insanlığa adanmış bir sanattır” dedi.

Seminer öğrencilerin sorularının cevaplanmasının ardından toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)