“Çevirmenlerle Söyleşiler-ll: Çeviride Kültürün Önemi” etkinliği düzenlendi

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi İngilizce Mütercim Tercümanlık bölümü tarafından “Çevirmenlerle Söyleşiler” adlı etkinliğin ikincisi düzenlendi. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi ‘AİLEMER’ Müdürü Psikoloji bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş’ın konuşmacı olarak katılım sağladığı etkinlikte “Çeviride Kültürün Önemi” ele alınırken Akcanbaş, çeviride kitap ne hissettiriyorsa onu aktarmanın önemli olduğunu söyledi. 

Etkinliğin moderatörlüğünü ise İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi İngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümünden Doç. Dr. Feride Zeynep Güder yaptı.

“Kuran-ı Kerim tercümesini kendime görev bildim”

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi ‘AİLEMER’ Müdürü Psikoloji bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş, Kuran-ı Kerim’i İngilizceye tercüme etmesi hakkında konuştu.

Akcanbaş; “Türkiye’de din adamları tepkiyi kullanarak yani cehennem gibi unsurlarla dini anlatıyor. Bir kısım ise etkiyi kullanarak yani güzelliklerle anlatıyor, Yaşar Nuri Öztürk, bunlardan biridir. Kuran-ı Kerim tercümesi için Ramazan ayında Yaşar Hocanın evine gittim. Nasıl yaparız, ne kadar sürer derken, bir ayda bitiririm dedim. Yaşar Nuri Öztürk o kadar detaylı bir insan ki, biz her gün sekiz saat çalışarak, toplam bir buçuk senede bitirdik. Yaşar Hoca, kaç para istediğimi sordu, ben bu işten para istemedim Ama bir buçuk sene Yaşar Hocadan Kuran felsefesini öğrendim ve bu daha değerli benim için. Normalde ilgi alanım dinler değildir ama Kuran-ı Kerim tercümesini kendime görev bildim. Amacım Kuran’a hizmet etmekti, ben de hizmet ettim. Çoğu tercümanlar Kuran-ı Kerim’i çevirirken kendi örf ve âdetine göre çeviriyor. Ben kendi örf ve âdetimi bir kenara bırakarak batılıların anlayacağı şekilde çevirdim. Benim avantajım ABD’de uzun süre bulunmam. Onların nasıl düşündüğünü iyi anlıyorum.” dedi.

“Kitap, Türklerin kanser olduğunu ve Avrupa’yı sardığını anlatıyordu”

Türkçeye tercüme ettiği kitaplar hakkında konuşan Akcanbaş konuşmasına şu şekilde devam etti; “ ‘Hilal ve Demir Hac’ kitabını çevirirken çok zorlandım. Türklerin kanser olduğunu ve kanser gibi Avrupa’yı sardığını anlatıyordu ama o kitabı da okumak, Avrupa’daki belli bir kesimin fikirlerini ve düşüncelerini anlamak için önemlidir. ‘Enstrümantal’ kitabı en iyi yaptığım çeviri ve en sevdiğimdir. Kitabın öfkeli bir dili vardı. Yazarıyla konuştuğumda, onun da nefretle konuştuğunu duydum. On sekiz yaşına kadar uğradığı cinsel istismarları o kadar öfke ve nefretle anlatmış ki, ben de çevirisini aynı dille yazdım. Ben bu kitabı öğrencilerime de okutuyorum. Kitabın öyle bir etkisi var ki kitabı okurken sanki yazar konuşuyormuş gibi çeviriyi de öyle yapmak gerekiyor. Benim görevim, kitap ne hissettiriyorsa onu aktarmaktır. Yabancılara çeviri yaptığınız zaman öyle bir çeviri yapacaksınız ki, yabancı okuduğu an gerçekten bir Türk’ün konuştuğunu hissedecek.” ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)