Yeni kuşak yalnızlığı mı seçiyor?

 Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Çocuk Zirvesi” nde konuşmacı olarak yer aldı. “Dijitalleşme ve Çocuk” başlığında dikkat çekici değerlendirmelerde bulunan Tarhan, dünya ölçeğinde yürütülen yalnızlık araştırmalarına vurgu yaparak yeni kuşağın yalnızlığı seçtiğini söyledi. Bu bağlamda intihar oranlarının arttığını belirten Tarhan, bunda sosyal medyanın da rolünün yadsınamayacağını ifade etti. 

 “Dijitalleşmeyle dünyadaki kurallar değişti”

 Psikomod Akademi tarafından, aralarında uzman çok sayıda ismin katılımıyla gerçekleştirilen “Çocuk Zirvesi” nde konuşmacı olarak yer alan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan dijitalleşme ile birlikte dünyadaki kuralların yeniden yazıldığını ifade etti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu değişime ayak uydurmanın önemine dikkat çekti. Tarhan; “Dijitalleşmeyle birlikte dünya değişti. Değişen dünyayla birlikte kurallar da değişti. Bu yeni kurallara uyum sağlanması gerekiyor. Zamanın değişmesiyle bazı annelik, babalık tarzımız ile aile içi iletişim tarzlarını değiştirmemiz gerekiyor. Bunu değiştiremediğimiz zaman kuşak çatışmaları ortaya çıkıyor. Kuşak çatışmaları tarih boyunca hep var aslında.  Mısır Papirüsünde, Hitit Tabletlerinde yazıyor. Ama bu durum toplumlarda genellikle yüzde 10-15 oranında bulunuyor. Kuşaklar arasındaki fark 30 senede bir olurken şimdi 3-5 senede bir oluyor. Kuşaklar arasındaki bilginin değişim hızı, sosyal ve ekonomik hareketlilik ortaya çıkarır. Bu dijital çağda zeki olmak yetmiyor. Einstein büyük bir dahi, Nobel Fizik Ödülü almış çok yüksek zekâsı var mükemmel keman çalıyor, satranç oynuyor. Ama duygusal zekâsı yerlerde sürünüyor. Evlilikte duygusal zekâ çok önemli. Evliliğin 10. yılında karısına; “Seninle evli kalmamı istiyorsan benden şikâyet etme, yemeğimi 3 öğün düzenli olarak odama getir, benden dostluk yakınlık bekleme” diyor. Bu sebeple evliliği yürümüyor.” dedi.

“Pozitif Psikolojinin kaynağı Anadolu irfanı ve Doğu bilgeliğidir”

ABD’de çocuk ve gençlerin yaşadığı sorunlar sonucu intihar oranında yaşanan artıştan sonra yapılan araştırma hakkında bilgilendirmede bulunan Tarhan; “Dünyada ABD Çocukları Savunma Fonu 2002 yılında bir istatistik yayınladı. Bunun üzerine ABD’de de federal hükümetler alarma geçti. İstatistik şu; 25 yaşın altındaki 3 genç 6 günde bir intihar ediyor. 18 yaş altındaki 342 çocuk şiddet suçundan tutuklanıyor. Ergen annelerden 107 bebek doğuyor, 2 bin 133 çocuk okulu terk ediyor, 6 bin 043 çocuk tutuklanıyor, 135 bin 000 çocuk okula silah götürüyor. Tüm bu olaylar bir günde meydana geliyor. Onun üzerine ABD hükümeti alarma geçiyor. Federal Hükümet 5 milyon dolarlık bir hibe çıkarıyor. Penn State Üniversitesi’nden Seligman ve ekibi ciddi bir araştırma yapıyor. Toplumda bir yandan maddi durum artarken diğer yandan suç, şiddet, boşanma ve intihar artıyor. Bu artış neden oluyor? Mutluluk bilimi, pozitif psikoloji diye bir bilim dalı ortaya çıkıyor. Bu pozitif psikoloji bilim dalı aslında şu anda bilinçli farkındalık olarak bilinen, Doğu bilgeliğinin Anadolu irfanının sistematize edilmiş hali. Kaynak olarak Mevlana’yı kullanmışlar ama referans yazmamışlar. Bunun bizim kusurumuz olduğunu düşünerek Mesnevi Terapi, Aşk Terapi ve Yunus Terapi eserlerini kaleme aldım.” Şeklinde konuştu.

“Sosyal medya yeni kuşağı yalnızlığa itiyor”

 Sosyal medyanın etkileri ve kuşaklar arası farklılıklar hakkında paylaşımlarda bulunan Tarhan; “BBC ile Manchester Üniversitesi 2018 yılında bir yalnızlık çalışması ortaya koydu. Elli bin kişi üzerine yapılmış bu çalışmada beklenilenin aksine 75 yaş üstü olanlarda çok yalnızım diyenlerin oranı yüzde 27 iken, 16- 24 yaş arası yüzde 40 oranında çıktı. Bu demektir ki yeni kuşak yalnızlığı seçiyor. Onun için intihar oranları vs. artıyor. Burada ciddi şekilde sosyal medyanın rolü var. X kuşağını radyo kuşağı olarak tanımlıyorum. Bu Radyo Kuşağı altmış yaş ve yukarısını temsil ediyor. İkinci kuşak televizyon kuşağı, 30- 60 arasını ifade ediyor. Ama Z kuşağı 30-6 yaş grubundaki kuşak. Bu kuşak sosyal medya kuşağı. Bu kuşaklardaki bazı değerler değişmiş durumda. Örneğin teknolojiyle teması üç misli fazla, örgütsel bağlılık duygusu Z kuşağına göre üç misli kadar düşük, özgüvenli, konforcu bir kuşak Z kuşağı. Bireysel ve kolaycı olmak daha yüksek, otoriteye itaat daha düşük. Ahlak duygusu daha düşük. Ayrıca diğer kuşaklara göre Z kuşağının dürtü kontrolü daha düşük. Ani kararlar veriyor bu sebeple yanlışlıkla hiperaktive tanısı koyuluyor çocuklara. Sonra Sosyal Medya kullanımı üç misli yüksek. Çoklu dikkat yeteneği ise diğer kuşaklara göre yüksek, bu artı bir özellik. Çalışmayı sevme, sosyal normlara ve dostluk bağları düşük bu kuşakta. Bu kuşağın popüler kültürün etkisinde kalma etkisi daha yüksek. Aile değerleri daha düşük. Sabırsızlıkla acelecilik daha yüksek. Bireysellik daha yüksek. Kendini ifade etmek, tüketicilik yüksek. Sosyal Normlara uyma ise düşük. IQ’ları yüksek, duygusal öğrenmeleri ise düşük. Duygusal zekâları düşük bu gençlerin. Sosyal ve içsel sorumluluk duyguları düşük.” ifadelerini kullandı.

“Z kuşağını düşünerek kimse umutsuzluğa kapılmasın” 

Z kuşağının masumiyet duygusuna düşkünlüğünü vurgulayan Tarhan; “Z kuşağını düşünerek kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu kuşak özgür bir kuşak, dijitalleşmenin etkisiyle de her şeye kolay ulaşıyorlar. Bu nedenle her tehlikeyle karşılaşıyorlar. Bireysel bir kuşak ama bizim kuşaklar gibi kötülüğü değil masumiyeti yüceltiyorlar. Bizim kuşaklar paronayak yetiştirildi. Dünya güvenli değil dikkat et, kimseye güvenme anlayışı vardı. Ama bu kuşak daha özgüvenli yetişiyor, daha risk alabilen bir kuşak. Daha girişimci, yenilikçi özellikleri yüksek bu kuşağın. Bence bu kuşakla aynı dili konuşabilirsek, güzel şeyler ortaya çıkacak. Dünyayı ve çağı yakalamış genç kuşak geliyor. Medeniyet bizi etkiledi. Ön beynimiz olmasa ahlak da medeniyet de, aile de olmaz. İnsanı insan yapan ön beyindir. İnsan çocuğu dünyaya psikolojik olarak prematüre doğuyor. Ancak hayvan çocuğu dünyayı öğrenmiş olarak doğuyor, insan çocuğu öğrenmek üzere doğuyor.” dedi.

Sıcak aile ortamında dijital veya madde bağımlılığı ortaya çıkmıyor”

Aile kavramının önemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan, ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu. Tarhan; “Dijital çağda çocuk yetiştirmede bazı tutumlar var. Bu davranışları hayata geçirdiğimizde çocuklar sosyal medyada ve bilgisayar konusunda becerikli olurlar aynı zamanda dijital okuryazar olurlar. Bu sayede çocukların iyi bir insan olmalarını sağlayabiliriz. Akademik, mesleki ve sosyal başarıları aynı anda götürebilirler. Bizim aile değerlendirme ölçeklerinde araştırdığımız; koruyuculuk ve müdahalecilik boyutu var. Anne baba rolleri demokratik işleyiş, eşitlik tanımı, baskıcılık, disiplinlik tutumu, karı koca geçimsizliği, problem çözüm becerileri, veliler arasında doğrudan etkili iletişim oldukça önemli parametreler. Problem çözme becerisi, doğrudan etili iletişim, kendi görevini yerine getirme, rol karmaşası, duygusal duyguları ifade edebilme, birbirleriyle ilgilenebilme bunlar da tutum kalıplarındaki önemli boyutlar. Onun için ailede bir bireyin kendini yönetmesi, bir patronun işletmeyi yönetmesi ile aynı. Aile kültürü, ailede paylaşılan değerler, yaşanan hayat senaryoları, yorumlar varsayımlar, semboller, etik standartlar, hikayeler, anlatılar, inanç sistemleri, rol modeller kümesi hepsini içine alıyor. Aile canlı bir kavram, bir kişiliği var. Çocuk ve dijital dünya ilişkisinde aile ortamı eğer sıcak, sevimli ve birlikte zaman geçirilen bir aile ortamıysa pozitif etkinliğin de içinde olduğu o çocuk dijital dünya veya madde bağımlısı da olmuyor. Dünyanın sahteliğine kapılsa bile bir süre sonra toparlayıp dönüyor, onu rahatlıkla söyleyebiliriz.” ifadelerine yer verdi.

 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)