Mutluluğun bir reçetesi var: Anlam, Amaç ve Arkadaş
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hürriyet Aile köşesinde bu hafta “Mutluluk" konusuna ilişkin bir yazı ele aldı.
Modern dünya insanının en çok çözüm aradığı konuların başında gelen mutluluk, belki de 21. yüzyılın en çok konuşulan, sebepleri için birçok bilim dalının üzerinde çalıştığı bir alan… Oysa mutluluğun basit ama anlamı oldukça derin bir reçetesi vardır. Günümüz insanı için önereceğimiz reçete 3A’ dan oluşuyor: Anlam, Amaç, Arkadaş.
Asıl mutluluk, anlam peşinde koşmaktır
İnsanlık tarihi boyunca insanlarda mutluluk arayışı ve mutsuzluk derdi var. Baktığımız zaman Sokrates’e, Aristo’ya, Platon’a kadar gidiyor. Tartıştıkları konular mutluluk konuları. Aristoteles, mutluluğu ikiye ayırır. Birincisi hedonist mutluluk yani haz peşinde koşmak, hazları eylem halinde yaşayabilmektir. Aristoteles, bu mutluluğu geçici mutluluk olarak görüyor. Asıl insanı mutlu eden mutluluğun Eudaimonia mutluluk olduğunu söylüyor. Eudaimonia mutluluk, anlamlı ideallere bağlı eylemlerin toplamı olarak geçiyor. Bu insanda kalıcı mutluluk yapıyor, diğeri geçici mutluluk sağlıyor.
Geçici mutluluklarda kişi, bir süre sonra onu mutlu eden şeyin bitmesiyle hüzne kapılıyor. Güzel günler geçince, onun bitişi bile insana hüzün verir. Hüznün bitmesi ise insana haz verir. Mutluluk durumsal değil, mutluluk bir süreçtir. Bu süreci yönetmek gerekiyor. Mutlulukta süreç yönetimini doğru yapabilmek önemlidir. Popüler kültür, aldatıcı mutluluğu teşvik ediyor
Mutlulukta süreç yönetiminin doğru yapılması için mutlulukla ilgili bir yaşam felsefesine sahip olunması gerekiyor. Mutluluk, amansız yaşamak, canının her istediğini yapmak, duvarları yıkmak, zincirleri kırmak, kafana göre yaşamak değildir. Bu, aldatıcı mutluluktur. Kapitalist sistem ve popüler kültür, tüketimi artırmak için bu mutluluğu teşvik ediyor. Kazan, tüket çarkı içerisinde yaşamaya zorluyor. ‘Kazan, harca, eğlen, 5 gün çalış 2 gün eğlen’ diyor.
Kaliforniya Sendromu mutsuz ediyor…
Hedonist mutluluk, insanı mutlu etmiyor. Hatta bu mutluluğu amaçlayıp da edinemeyenler için Kaliforniya sendromundan söz ediliyor. Kaliforniya Sendromu Kaliforniya’da çok yaygın olduğu için orada mutluluk araştırmaları da çok yapılıyor. Oradaki insanlar birçok şeye sahipler, eğleniyorlar, çok hızlı yaşıyorlar. Bütün bunlar var ama insanlar yine mutlu değiller.
Bencilliğin krallığında mutlu olamazsınız
Mutlu olmayan insanlarda ikinci bir özellik bulunuyor ve bu egosantrizm olarak adlandırılıyor. Bencilliğin krallığındaki mutluluk sahte oluyor. Bencilce bir mutluluk arayışı, sahte bir mutluluk arayışı oluyor. Bencilliğin krallığında yaşıyorsanız mutlu olamazsınız. O an mutlu olursunuz ama sürdüremediğiniz ve kontrol edemediğiniz için elinizden kayıp gittiği zaman daha kötü olursunuz.
Her mevsim bir bahçen olacak…
Her yaşın mutluluğu yakalayacak boyutu bulunmaktadır. Yaşınız ilerlemiş, 18-20 yaşında gibi yaşamak istiyorsanız bu gerçekçi değil, mümkün değil. O halde ne yapılacak? Her mevsim bir bahçen olacak, o bahçede her mevsim çiçek açan bir ağaç olacak. Hayatı böyle görürseniz, çocuklukta da ergenlikte de orta yaşta da ileri yaşta da mutlu olmayı başarırsınız, mutlu olacak bir şey bulursunuz. 92 yaşında bir hanımefendiye soruyorlar: ‘Nasıl mutlu olabiliyorsunuz, birçok hastalığınız var?’ Hanımefendi diyor ki ‘Çalışmayan uzuvlarımı değil, çalışan uzuvlarımı düşünüyorum.’ Bu da bir bakış açısı. Hayatın bu insanlara kattığı anlam oluyor. Bu da anlam mutluluğu dediğimiz mutluluk. Anlam mutluluğunda kişinin, öyle idealleri olacak ki içinde anlam olan idealler olacak. O anlama katkı sağladıkça mutlu olacak.
Para, mutluluğu satın alamıyor
Yaşam felsefesi mutlu olmada çok önemli bir etken. Yaşam felsefesi doğru şekilde yapılandırılırsa, bir insanın mutlu olmaması mümkün değil. ABD’de yapılan en son mutluluk araştırmasında, kişi başı gayrisafi milli hasıla, 1950 ile 2000 yılları arasında 20 bin dolardan 35 bin dolara çıkmış. Ama aynı tarihlerde yapılan mutluluk araştırmalarında çok mutluyum diyenlerin oranı %30’larda kalıyor. Hiç artmıyor. Onun üzerine ‘Para, mutluluğu satın almaz’ sözünü söylüyorlar. Maddi gücün olması, mutluluğu satın almıyor. Mutluluğu satın almak için muhakkak başka sermayeye ihtiyacın var. Bu da sosyal sermaye, duygusal sermayedir.
Mutluluğun formülü: Mantıksal, duygusal ve sosyal zekâ geliştirilmeli
Mantıksal zeka, kişiyi zengin edebilir ancak sosyal ve duygusal zekâ geliştirilmezse kişi mutlu olamaz. Mutluluğun formülü, üç zeka alanını da güçlendirmek gerekiyor. Mantıksal zekâ, duygusal zeka ve sosyal zeka. Kaliforniya sendromunun üçüncü belirtisine de dikkat çekmek gerekiyor o da yalnızlık. En sonunda mutsuzluk ortaya çıkıyor. Büyük depresyon, intihar olayları artıyor. Özellikle stres altında ve kriz durumlarında daha çok ortaya çıkıyor.
Sahip olduklarının kıymetini bilen mutlu oluyor
Mutluluk, beklentilerimizle elde ettiklerimiz arasında sağlıklı ilişkiyi kurmayı başarmaktır. Her insanın hayatında beklentileri vardır: Şuyum olsun, buyum olsun, şöyle bir hayata sahip olayım gibi. Onun dışında elde ettikleri ve edemedikleri var. Bunlar arasındaki dengeli ilişkiyi kurabilen mutlu olabiliyor. Elde edemediğine takılırsa mutsuz oluyor. Elde ettiklerinin, sahip olduklarının kıymetini bilse mutlu olabiliyor. Kişinin bu dengeyi sağlaması gerekiyor. Mutluluk, hareket halinde mutluluktur. Mutluluk, kovalandıkça, yakalanacak bir şey değildir. Mutluluk gölge gibidir. İnsan gölgesini yakalamaya çalıştıkça kaçar, yakalayamaz. Siz hedefinize giderseniz, renkli gölge arkanızdan gelir. Onu yakalamak istemeyeceğiz, hedefimize odaklanacağız, doğru yola doğru adımlarla gideceğiz.
Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek gerekiyor
Sıradan şeylerden mutlu olmayı başarabilmek önemli. Çocuklarınla bir arada oturabilmek, bir çay içebilmek, sahip olduğun şeylerden mutlu olabilmek gibi şeylerin kıymetini bilmek mutlulukta çok önemli. Mutlu olabilmek için şükran duygusunun olması gerekiyor. Küçük şeylerden mutlu olabilmek gerekiyor.
Mutluluğu arayan 3 A’ya sahip olmalı
İnsanı mutluluktan uzaklaştıran üç kavram var. Bunlar; açgözlülük, duygusuzluk ve hırs...
Doyumsuz, açgözlü ve bencil olan bir kimsenin mutlu olması mümkün değil. Bu kişiler yetinemiyorlar. Daha fazla diledikleri için zalimleşiyorlar. Başkalarının haklarını da yemeye başlıyorlar. Zalim bir zengin oluyorlar ama yalnızlaşıyor ve mutsuz oluyorlar. Bu kimseler mutlu olamaz. Bunun için insanın yaşam felsefesini doğru oluşturması önemli. Kişi mutluluğu arıyorsa 3 A dediğimiz, anlam, amaç ve arkadaşının olması gerekir. Hayatın anlamı, amacı ve arkadaşının olması gerekir. İnsan ilişkisel bir varlık, tek başına yaşamaya göre programlanmamış. Sosyal bir varlık. Sosyal zekasını da geliştirmesi gerek dediğimiz, sosyal yapının bir parçası olmayı hedeflemesi gerekiyor. Benmerkezci bir insan oldukları için mutlu olamıyorlar. Başarılı, zengin oluyorlar ama mutlu olamıyorlar ve hayatlarının sonuna kadar yalnız kalıyorlar.
Arkadaş, aile, yakın çevre, iş ilişkilerini dengeli tutabilmenin de mutlulukta payı var. Doğru bir yaşam felsefesi, doğru bir niyet ve gaye çok işe yarayabilir.