Said Nursinin Hastalar Risalesi, modern psikolojideki uygulamaları yansıtıyor
Bediüzzaman Said Nursi, ölümünün 55inci yıl dönümünde Üsküdar Üniversitesinde düzenlenen bir etkinlikte anıldı. Akademisyen gözüyle Bediüzzaman ve hastalık algısı konulu bir konuşma yapan Prof.Dr. Nevzat Tarhan, Said Nursinin 1930lu yıllarda yazdığı Hastalar Risalesinin günümüzdeki psikolojik uygulamalarla benzerlik gösterdiğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Çağın Vicdanı Kulübü tarafından düzenlenen etkinlikte Bediüzzaman Said Nursi, ölümünün 55inci yıl dönümünde anıldı. Akademisyen gözüyle Bediüzzaman ve hastalık algısı konulu bir konuşma yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Said Nursinin 1930lu yıllarda yazdığı Hastalar Risalesini psikiyatri açısından değerlendirdi.
Said Nursinin cep kitapçığı şeklinde hazırladığı, 68 sayfadan oluşan ve 25 devadan oluşan Hastalar Risalesinin günümüzde psikolojideki uygulamaları yansıttığını söyledi.
Dur, düşün, yeniden başla!
Birinci devada vurgulanan ömür sermayesi kavramının son yıllarda psikoloji literatürüne girdiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, Ömür sermayesi, kaynak yönetimini aynı mantıkla ele alıyor. Psikolojik ve sosyal kaynaklar ekonomik kaynaklar gibidir. İnsan hayata geldiğinde ona ömür gibi bir sermaye verilmiş, bu sermayeyi verimli ve etkili bir şekilde nasıl kullanırsın? Said Nursinin her günün insana verilmiş 24 altın olduğunu söylüyor ve kaynak yönetimini de bu örnek üzerinden anlatıyor. Hastalar Risalesinde Dur, düşün, yeniden başla dedirterek zamanı durdurtuyor, farkındalık oluşturıyor. Psikolojide de dur, düşün, yeniden başla kavramı vardır. Kişiye özeleştiri yaptırır. dedi.
Sihirli kelimeler; sabır ve şükür
Hastalar Risalesinde sabır ve şükür kavramının sihirli kelimeler olarak yer aldığını belirten Prof. Dr. Tarhan, Bediüzzamana göre sabır ve dayanıklılık eğitimi veren hastalığın sırlı ve gizli ibadeti görünür hale getirdiğini belirterek Sabır ve tahammül bakışı ile ve itiraz etmeme ve kabul etme duygusu ile musibet, bela ve acı veren hallere katlanmayı olumlu şekle çeviriyor. Bediüzzamana göre iki türlü ibadet vardır. Biri müsbet ibadet yani namaz niyaz gibi görünen ibadet iken diğeri görünmeyen ibadettir. Bu ibadet türünü menfi ibadet olarak tamamlayarak hastalık, musibet ve dertlere karşı kimden geldiğini düşünerek şikayet etmemeyi tavsiye ediyor. Sabır ve şükür; bu iki sihirli kelimeyi kullanabilen hasta iki şey kazanır. Birincisi var olan hastalığa dayanma gücü veren kabullenme duygusunu güçlendirir ve kaygıyı azaltır. İkincisi gelecek endişesini gideririr. dedi.
Vuslat yolculuğunda tek yönlü bilet
Bediüzzamanın ölüme getirdiği açıklamanın ölüm korkusunu yok ettiğini belirten Prof.Dr. Tarhan, Sağlam inanç ölüm ötesi gerçeklikle ilgili sorulara hem aydınlatıcı etki gösterir hem de yaşama enerjisini devam ettirici canlandırıcı etki yapar. Böylece ölümle rahat rahat yüzleşebilen hastanın bağışıklık sistemi stresin baskısından kurtulur, iyileşme şansı hızla artar. Ölümcül hastalıkların Vuslat yolculuğunda tek yönlü bilet olduğuna inanan bir hasta daha huzurlu olarak hayat serüvenini tamamlamaz mı? Mevlana gibi ölümü Şeb-i Arus yani düğün gecesi görebilme herkes için geçerlidir. dedi.
Ümit duygusu iyileştiriyor
Hastalıkların tedavisinde iyileşme beklentisi ve ümit duygusunun nörofizyolojik destek yaparak insan beynindeki eczaneyi harekete geçirdiğinin artık kanıtlanmış bir bilgi olduğunu belirten Tarhan, Dördüncü devada şikayet değil seçildiğin için teşekkür etmen gerekir vurgusu manidardır. Hasta kişi mükafatını bekleyen bir modeldir bakışı, ödül beklentisi ile iyileşmeyi hızlandırır. Böylece ödül duygusu beyin hücrelerinde serotonin ve dopamin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını artırır. Ümitsizlik duygusu, insanın iyileşme potansiyelini aşağı çeker ve insan beynindeki motivasyon merkezlerini bozarak iç kimyayı etkiler, stres ve gerilimi artırır. diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bediüzzamanın risalesinde yer alan iyileşme beklentisi, keşfedici umutsuzluk, kontrol ve kaçınma duygusunu doğru yönlendirme etkisi, hastalık bencilliğin de ilacıdır gibi deva önerilerinin günümüzde psikiyatri ve psikoloji alanında kullanılan yöntemlerle örtüştüğünü de vurguladı.