İstatistiklerde görünmeyen suçlar ve suçlular; ‘Siyah Sayılar’

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu tarafından “Suç ve Siyah Sayılar” başlığında çevrimiçi bir etkinlik düzenlendi. Otopsi Yardımcılığı Programının gerçekleştirdiği etkinliğe Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğr. Gör. Ümit Ertem konuk olarak katıldı. Ertem, siyah sayıları istatistiklere geçmeyen suçlar ve suçlular olarak tanımladı.  

“Suçların aydınlatılması ve toplulukta suç işleyen insanların izole edilmesiyle toplumsal düzen kurulmuş oluyor”

Üniversite Kültürü dersi adı altında gerçekleşen ve moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi Sağlık Meslek Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Otopsi Yardımcılığı Program Başkanı Öğr. Gör. Duygu Yavuz Kılıçaslan’ın yaptığı etkinlik, bir suçun aydınlatılmasının hem devlet hem de insanların bireysel kontrolü açısından öneminin olduğunu vurgulayan Öğr. Gör. Ümit Ertem; “İnsanoğlu doğduğundan, dünyada var olduğundan beri korkularını yenmek için kendisini koruma altına almıştır. Tüm bu süreler boyunca da kendini iyi hissetmek için kişisel tedbirler alır. Bir süre sonra bu tedbirlerin, toplumsal düzenin oluşmasıyla beraber, devletler tarafından artık devralındığını ve insanların onun çatısı altında kendilerini güvende hissetmek için uğraştıklarını görüyoruz. Böyle olunca suçla savaşmak bütün devletlerin asli görevlerinden bir tanesi haline geliyor. Suçların aydınlatılması ve toplulukta suç işleyen insanların izole edilmesi, ayrı bir yerde tutulmasıyla toplumsal düzen kurulmuş oluyor. Böylece insanlar kendilerini bu toplulukta yaşarken daha güvende hissediyorlar” şeklinde konuştu.

“Aydınlatılmayan suçların aydınlatılması bekleniyor”


İstatistiklere geçmeyen suçlar ve suçlular için siyah sayılar kavramını açıklayan Öğr. Gör. Ümit Ertem; “Resmi istatistiklere yansımayan istatistikler ne yazık ki yansıyan istatistiklere yakın rakamlar olarak karşımıza çıkıyor. Adalet Bakanlığından, cezaevlerinden gelmiş olsun tutuklamaya konu olan istatistikler suç istatistikleri belki de çok klasik bir örnektir. Yani Aysbergin görünen kısmıdır. Gerçekte var olan suç istatistikleri ise bunun çok ötesindedir. İşte oradaki bu farkı oluşturan konuya ‘Siyah Sayılar’ diyoruz. Aydınlatılmayan suçların, aydınlatılması bekleniyor ve biz bu kısımdaki suç gruplarının ya da bunların sayılarının ne olduğunu bilmezsek, o zaman aldığımız önlemler de yetersiz kalıyor. Siyah sayılar o zaman açıklayabileceğimiz bir kavramdır. Araba hırsızlığı, gasp, evde hırsızlık gibi konuların çokça bildirildiği bir toplulukta rüşvetin ya da dolandırıcılığın neden bu kadar az bildirildiği ve tabi ki fark edilmeyen suçların toplumun hayatından neler götürdüğüne bakmak gerekir” şeklinde konuştu.

“Geleneksel örüntüler kadının ev içi şiddete tahammül etmesine neden oluyor”

Mağdurların suçu bildirmiyor olmalarının altında yatan dinamiklerin, resmi makamlardan çok daha fazla olduğundan bahseden Öğr. Gör. Ümit Ertem; “Mağdur, suçtan zarar görmüş olan birincil kişidir. Mağdurun yakınları ise, mağdurun gördüğü zarardan etkilenen ikinci mağdur kişilerdir. Bu insanlar suçtan zarar gördükleri halde neden ihbarda bulunmuyorlar? Öncelikle mağdurun faili tanıyacak koşulların olmaması, mağdurun suça bir şekilde ortak olması, suçun aile içerisinde yaşanıyor olması, şantaja maruz kalmaları ya da bir tarafın diğer tarafa ekonomik olarak bağlı kalması gibi durumlardır. Mesela kadının aile içerisinde şiddet mağduru olduğu halde ailesi tarafından geleneksel nedenlerden dolayı geri kabul edilmek istenmemesi. Geleneksel bakış açısıyla, gelinlikle gittiği evden ancak kefeniyle çıkabileceğine dair inancı. Geleneksel örüntüler kadının ev içi şiddete tahammül etmesine neden olduğu gibi kadının ekonomik yetersizliği, kendi başına bağımsızlığını kazanamamış olması da onun o eziyete o istismara mağdur olmaya devam etmesine neden oluyor” şeklinde konuştu.

“Suç istatistiklerini aydınlık alanda tutmak zorundayız”

İstatistiklerde görünmeyen kısımların aydınlatılmasına dair çözüm önerilerinde bulunan Öğr. Gör. Ümit Ertem; Eğer resmi suç istatistiklerine geçmiş olan Adalet Bakanlığı, cezaevi istatistikleri ya da diğer uluslararası istatistikler ne kadar yapılırsa, görünmeyen kısımlar aydınlatılıp gerçek suçluluklar birbirine o kadar yaklaşır. Uzaklaştıkça suç için topluma yaptığımız müdahaleler gölgenin etrafında resim çizmeye benzer. Suç istatistiklerini aydınlık alanda tutmak zorundayız. Çünkü bilinmeyen suçların karanlık alanı suç istatistiğinin değerini azaltır. Suç istatistikleri eğer aydınlık bir alanda üretilirse önlemem çalışmalarında hangisine önce müdahale edeceğimizin kararını doğru vermiş oluruz. Suçlunun ya da mağdurun rehabilitasyonu gerekiyorsa ki yeni nesil suçlar da artık kişiyi hapiste tutmaktan çok hem mağdur hem de fail için rehabilitasyon yolları daha önemsenir hale geldi. Kişiyi topluma tekrar kazandırma yolları daha önemli hale geldi. Böyle bir durumda rehabilitasyonun nasıl planlanması gerektiği hangi kapsamda olması gerektiği, hangisinin doğru ve etkili olduğuyla ilgili kararlarımızı toplum ve profesyonel meslek grupları olaraktan çok daha iyi bir duruma gidebiliriz” şeklinde konuştu.

 

 

 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)