Türk Cumhuriyetlerinde Aile Kurumu masaya yatırıldı…
Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde Türk Cumhuriyetlerinde Aile Kurumu, Türk Cumhuriyetlerinden araştırmacı ve akademisyenlerin katılımıyla ele alındı. ‘Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Cumhuriyetlerinde Aile Kurumu Uluslararası’ Konferansına Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da katıldı. Tarhan, “Batının Yanan Kalesi Aile” ifadelerini kullandı.
ÜÜ TV ve Youtube’dan da canlı olarak yayınlanan konferansın moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı üstlendi. Süleymanlı, Üsküdar Üniversitesi ve Uluslararası Türk Akademisi olarak sosyo-kültürel değişme sürecinde Türk Cumhuriyetlerinde ‘Aile Kurumu’ nu bu konferansta ele almanın önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Süleymanlı, Türk Cumhuriyetlerinde bu alanda öncü olan, Aile Araştırma Kurumları, Strateji Araştırma Merkezleri’nde görev yapan önemli akademisyen ve araştırmacıların sunumları ile günümüz Türk Toplumlarındaki aile yapısı, aile konusunda yaşanan sorunlar ve bu sorunların çözümlerine yönelik hususları ele almayı hedeflediklerini kaydetti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Aile bağımızın kuvvetli olması şu anda övündüğümüz bir şeydir”
Açılış konuşmasını gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, konuşmasına uluslararası toplantının gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek başladı. Tarhan; “Bizim kan kardeşlerimizi bir araya getirdi. Kırgızistan’dan, Kazakistan’dan, Özbekistan’dan, Azerbaycan’dan bütün katılan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve oralara selamlarımı iletiyorum. Bu dünyada aile haftası olarak belirlenen bir hafta. Bu haftada bu toplantıyı yapmak ihtiyacı hissettik. Dün de bir aile vakfı ilk defa ‘Türkiye’de siyaset, aile sorumluluğunun farkına vardı’ diyebileceğimiz şeyler gerçekleşiyor. Aile ile ilgili hep böyle güzel bir aile yapımız var. Dolayısıyla bir memnuniyetimiz var. Aşağı yukarı 10 seneyi geçmiştir. Aile bağımız kuvvetli doğru. Aile bağımızın kuvvetli olması şu anda hep övündüğümüz bir şey. Ama 15-20 sene sonra aynı böyle olacağını söyleyemeyiz. Bu istatistikler şunu gösteriyor. Hane kırılganlığı çalışmaları var. Bu TUİK istatistikleri diğer istatistiklerde hane kırılganlığı çalışmalarında, tek kişilik hane sayısı ile beş kişilik hane sayısını ölçülüyor. 1994 ile 2016 arasından istatistikler elime geçti. Bu süre içerisindeki bir kişilik haneler hızla artıyor. Beş kişilik haneler hızla azalıyor. Hem de böyle %20-30 oranında 10 sene içerisinde tek kişilik hanelerin arttığı, beş kişilik hanelerin azaldığı ile ilgili ciddi hane büyüklüğü çalışmaları var. Bu hane büyüklüğü çalışmalarında hane kırılganlığı artıyor demektir.” dedi.
“Batının yanan kalesi aile, bizim coğrafyamız bunu sunabilir”
Türk coğrafyasının aile ve kültür aktarımındaki hassasiyetin diğer kültürlerde olmadığını söyleyen Tarhan; “Materyalizm her şeyi açıklamıyor, post materyalist bir bilime ihtiyacımız var diyor. Bizim bilimin evren, yer merkezlilikten dünya merkezliliğine, dünya merkezlilikten güneş merkezliliğine geçmek nasıl bir güneşin etrafı, dünyanın etrafında döndüğü gerçekliğinden. Dünyanın, güneşin etrafında döndüğü keşfedildi. Denildi ki, gerçeklik, post materyalizm gerçekliğidir. Materyalizm çöktü, bitti. Böyle durumda bizim dünyaya alternatif sunmamız lazım. Bizim Türk Dünyasının coğrafyası buna çok iyi örnek. Güney kuşağı İslam’da aynı şey yok, bizdeki hassasiyet yok, aile bağlarındaki aktarım yok. Burada ataerkil kültür çok daha ileride, Mezopotamya kültürü orada. İslamiyet’in özünü kaybetmiş durumda şu anda Orta Doğu. Baskı, tehdit, istibdat kültürü var. Halbuki bizim Kuzey kuşağı İslam kültürü, Matüridi’den gelen kültür. Bizde, bilimden faydalanmak var, felsefeyle bilimi birleştirmek var. Bununla ilgili, kadın ve erkek haklarında eşitlik var. Bütün bu Kuzey kuşağı İslam, insanların geleceğidir ve bunu da biz temsil ediyoruz. Üsküdar Üniversitesi olarak burada bazı şeyler yapmamız lazım. Kapitalist ahlak şu anda iflas etmiş durumda. Ailenin yıkılması, dağılmasındaki en büyük sebepte, kapitalist ahlakın verdiği ben merkeziyetçiliktir.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. İbrahim Özdemir: “İnsanlar aileyi ve toplumu cennetten bir köşe haline getirdi.”
Açılış konuşmasında yer alan bir diğer isimde Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Özdemir oldu. Özdemir, ailede kazanılan değerlere değindi. Özdemir; “Hepimiz biliyoruz ki bir toplumun huzurlu, mutlu ve barış içerisinde yaşamasının sırrı ailede kazanılan değerlere bağlıdır. Bir binanın sağlamlığı, zemin sağlamlığı ve inşaata elverişli olup olmaması kadar temellerini de doğru malzeme kullanılarak, sağlam olarak atılmasıyla yakından ilgisi vardır. Bir toplumun sağlamlığı da birbirini seven ve sayan, birbirine yardım eden, diğerkâm, hoşgörülü, güvenilir, saygılı, sözünde duran, yalan söylemeyen kısacası güzel ahlak sahibi kimselerin çoğunluğu teşkil etmesine bağlıdır. Sağlam temeller üzerine kurulu ailelerin yetiştirdiği ve bazısını yukarıda saydığımız pozitif ahlaki değerlere sahip olan insanlar aileyi ve toplumu cennetten bir köşe haline getirirler. Böyle insanlardan etrafımızdaki canlı varlıklar da nasibini alır. 19’uncu ve 18’inci yy’da İstanbul’u ziyaret eden seyyahların kitaplarını okuduğumda, İstanbul’da ki Müslüman toplumun hal ve hareketinde günlük hayatında sokaktaki köpeklerin, kedilerin, martıların, leyleklerin, kuşlarında nasibini aldığını ve çok iyi muamele ettiğini görüyoruz.” dedi.
Dr. Fuzuli Majidli: “Biz bu değeri günümüze taşımakla mükellefiz”
Uluslararası Türk Akademisi Başkan Yardımcısı; Dr. Fuzuli Majidli’ de açılış konuşmasında, aile enstitüsüne vurgu yaptı. Dr. Fuzuli Majidli; “Hunlardan, Göktürklerden başlayarak ‘Aile Enstitüsü’ çok önemli bir yere sahip olmuştur. Boylar, bodurlar devletin kuruluşunda, bugün hukuktan bildiğimiz ‘aile devletin temelidir’ anlayışını benimseyerek devletin kuruluşunda çok önemli bir rol üstlenmişlerdir. Finlandiya gibi ülkelerde her şey çok iyidir. Refah var, eğitim var ama yine de sorunlar var, boşanmalar var farklı sorunlar ortaya çıkıyor. Bence biz bu anlamda çok şanslıyız biz Türkler aslında eskiden aile enstitüsüne verdiğimiz değeri de göz önünde bulundurarak bugün toplumumuzun eğitimine esas alarak yeni bir eğitim sitemini ve eğitim sisteminde kadının, ailenin değerini öne çıkararak bunu yerleştirmeye çalışırsak, düşünüyorum ki aile ile ilgili sorunun önemli ölçüde üstesinden gelmiş oluruz. Biz bu değeri günümüze taşımakta mükellefiz. Biz akademisyenler olarak günümüz toplumlarına aşılamak için baya bir çaba sarf etmemiz gerekiyor.”
Doç. Dr. Ayşegül Demir: “Türk toplumu, değerlerine ve kültürüne bağlı”
Türkiye’deki cinsiyete göre evlilik kararlarını istatistiklerle açıklayan Doç. Dr. Ayşegül Demir; “Türkiye’de cinsiyete göre evlilik kararları, 2021’de yapılan araştırmanın sonucuna göre genellikle bu karar, görücü usulü evlilikler ve kendi kararı olmak üzere ağırlıkta ve kadınlara baktığımızda %46,3’ü daha yoğun bir şekilde işaretlenmiş. Türkiye’ye baktığımız zaman görücü usulü evliliklerde gelenekselliğin hala devam ettiğini burada karar almada ailenin önemli rol aldığı yorumunu yapabiliyoruz. Kendi rızasıyla bunu tercih eden bireylerde de yine aile kurumunun ne kadar önemli olduğunu ve bireylerin yine aile destekli bu kararlarını gerçekleştirirken aile kurumunu dikkate aldıklarını görebiliyoruz. Bu bağlamda, Türk toplumu, değerlerine ve kültürüne bağlı olmasında, aile kurumuna bağlı olduğunu da görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Huri Kaşıkçı: “Değerlerimizi diri tutmak bizim gibi inançlı insanlar için hep diri olmalı”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kadın Statüsü Genel Şube Müdürü Huri Kaşıkçı, Türkiye’de Aile Bakanlığı ve Sosyal Hizmet alanında birçok çalışmalar yapılmakta olduğuna dikkat çekti. Kaşıkçı; “Ailenin diri durması, ailenin bütünlüğünün sağlanması. Bunun için Aile Bakanlığımızda birçok projeler, çalışmalar yürütülmekte. Kadının güçlendirilmesi, eylem planları, engelliyi güçlendirme eylem planları ve çocuklarımız, mağdur olan çocuklarımızın yine güçlendirilmesi, şehit ve gazilerin güçlendirilmesi ile ilgili birçok çalışmalar yapılmaktadır. Aile bütünlüğünün sağlanması anne, baba çocuk ve ebeveynlerden, büyüklerden oluşan büyük bir aile kültüründen gelen Türk aile gelenek ve göreneklerinde yoğrulmuş olan bizler, hocamın da dediği gibi zamanla bazı değerlerimizi yitirmeye başladık. Tabi ki bu değerlerimizi diri tutmak bizim gibi inançlı, kalbinde bu aşkı taşıyan insanlar için hep diri olmalı. Bunun mücadelesini vermeli ve gerçekten yeniden gelen alttan gelen neslimiz ile bunların aktarılmasında çok etkin bir rol almalıyız. Zamanla yalnız politikalar uygulanmış olabilir. Yanlışlıklar yapılmış olabilir. Bunu diri tutmak açısından bazı özümüzü kaybetmiş olabiliriz. Ama artık bir uyanma çağındayız. Neyin yanlış olduğunu, neyin yapılması gerektiğini çoğu insan artık idrak ediyor. Bunun için de çaba gösteriyor.” dedi.
Prof. Dr. Tahira Allahyarova: “İpek yolu coğrafyasında olan Türk Dilli devletler çok değerlerin baskısı altındadır”
Azerbaycan Sosyal Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tahira Allahyarova; “Azerbaycan’da aile için sivil toplumlar kuruluşları var ama aile tatbikatları kurumu henüz yok. Hangi Türk dilli devlette bu var merak ediyordum. Üsküdar Üniversitesi’ni de bu konuya dikkat çektiği için alkışlıyorum. İpek yolu coğrafyasında olan Türk Dilli devletler çok değerlerin baskısı altındadır. Aile kurumunun derin değişiklikler geçirdiğini biz de ortaya çıkardık. Modern zamanda aileye, araştırmacılar iki türlü yaklaşıyor. Birincisi objektif süreç, eski geleneksel ailenin çöküşü gibi. İkincisi ise 21. Yüzyıldaki aile krizi insanlığı tehdit eden, tamamen yok olma seviyesine ulaşmış. Bence ikincisi doğru. Türk dilli devletlerde yumuşak güç siyaseti yer edinmiş. Global sosyal hareketler feminizm gibi, aileyle bağlı birçok model insanların ve gençlerin dünya görüşünde yer ediniyor.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Rita Salmorbekova: “Gençlerin %74’ü ailenin hayattaki en değerli şey olduğunu vurguluyor”
Ruslar İstatistik Komitesinden alınan verileri açıklayan Prof. Dr. Rita Salmorbekova; “Ruslar İstatistik Komitesinden alınan verileri az önce gördük. Evlenme sayısı ve boşanma sayısını yıllara göre gördük. Bu insanların hayatlarındaki en değerli şey nedir? Gençlerin %74’ü ailenin hayattaki en değerli şey olduğunu vurguluyor. Ankete katılanların beşte biri için aile sağlık kadar değerlidir. %1,6’sı hayatlarındaki en değerli şeyin aileden daha önemli olan iş ve kariyer olduğuna inanıyor. Kişisel çıkarları aile çıkarlarından daha yüksek olan oran %1,1 ayrıca ankete katılanların %1’inden daha azı ailenin hiçbir değeri olmadığını belirtmekte fayda var. Modern bir insanın bir aile ihtiyacı var mı? Ankete katılanların çoğu %46’sı hayatta sosyalleşme, ankete katılanların%31’i üretme için ’ü ise ekonomik ve manevi destek için aileye ihtiyaç duyuyor. Ankete katılanların %6'sı ailesiz yaşamak mümkün dedi. Görüşme yapılan kişilerin birçoğu evlilik için bir neden olarak aşktan bahsetmiştir. Bu gösterge katılımcıların %76’sı için geçerlidir. Ankete katılanların %48’i için evlilik bir güdüdür.” dedi.
Prof. Dr. Nigina Rahimova “Modern değerler alanında Özbekistanda aile kavramını”
Özbekistan “İctimoiy Fikir” Kamuoyu Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Nigina Rahimova “Modern Değerler Alanında Özbekistanda Aile” başlıklı sunumunda Özbekistan Cumhuriyeti'nde aileye yönelik sosyal politikası alanında sistematik bir yaklaşım uyguladığını kaydetti. Rahimova ülkesinde hükümet programlarının önceliğini aileleri desteklemek için yasal çerçevenin iyileştirilmesi, kurumsal iyileştirme çabalarının önemli olduğunu belirtti. Prof.Dr. Rahimova Başkanlığını yaptığı "İctimoiy Fikr" kamuoyu Araştırma Merkezinin Özbekistan’da Aile değerleri ve aile içi ilişkileri konu alan araştırmaların periyodik olarak gerçekleştirildiğini belirterek Özbek halkının aileye karşı tutumunu konu alan son çalışmanın bulgularını paylaştı. Raporda, ailenin ve kadının toplumdaki rolü, aile içinde ilişki kurma ilkeleri ve müreffeh bir ailenin koşulları hakkında Özbek katılımcıların görüş ve değerlendirmeleri yer aldı.
Kadın, Aile ve Demografi Politikaları Kurulu Üyesi Maksutbek Aytmaganbet “Kazakistan’da Babalık Kurumunun Güncel Sorunları"
Konferansın son konuşmacısı Kazakistan “Babalar Birliği” Derneği Başkanı, Kazakistan Cumhurbaşkanlığı Kadın, Aile ve Demografi Politikaları Kurulu Üyesi Maksutbek Aytmaganbet “Kazakistan’da Babalık Kurumunun Güncel Sorunları” ndan bahsetti.
Kazakistan’da babaların %30'u mahkeme kararına aykırı olarak çocuklarla iletişim kurma olanağından yoksun olduğunu belirten Aytmaganbet, 70.000'den fazla erkek yalnız başına çocuk yetiştirdiğini, 5 yaşın altındaki çocukların sadece %6,6'sı erken eğitimleri boyunca babalarından destek almakta olduğunu söyledi. Devlet okullarındaki veli toplantılarına düzenli olarak her 10 babadan 1'i katılmakta olduğunu, 10 kişiden sadece 2'si çocuklarının okullardaki "en iyi arkadaşlarının" isimlerini bildiklerini, Babaların sadece %2,1'i çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmekte, yürüyüşe çıkmakta ve yürüyüş yapmakta olduğunu belirtti. Maksutbek Aytmaganbet bu sorunların çözümü doğrultusunda Kazakistan “Babalar Birliği “ olarak yaptıkları faaliyetten bahsetti. Bu faaliyetlerin arasında babalarla çocukların güzel ve anlamlı vakit geçirmeleri için yaptıkları önemli etkinliklere ait bilgiler konferans katılmcılarının ilgisine neden oldu.
Sunumların sonunda katılımcılar dinleyicilerin soruna cevapladılar. Ayrıca konferans sonucunda Türk toplumlarında aile politikasının daha da güçlendirilmesi ve aile değerlerinin oluşumuna yönelik öneriler geliştirilmesi, Türk Cumhuriyetlerinde aile kurumunun sorunlarına ilişkin geniş katılımlı bir kongre yapılması önerisi dile getirildi. Süleymanlı Üsküdar Üniversitesi olarak böyle bir kongreye ev sahipliği yapabileceklerini belirtti.
Etikliğin moderatörlüğü yapan Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı “Türk toplumlarında aile kurumunun sağlam bir yapıya kavuşması için medeniyet köklerimize dayanan aile felsefesine gereksinim duymaktayız ve bu tarz bilimsel etkinliklerin çıktılarının bu sürece katkı sunacağı kanaatindeyiz” şeklinde konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)