Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Hayat mükâfatını tahammül edenlere veriyor”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Beylikdüzü İlçe Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik Bürosu’nun düzenlediği instagram canlı yayınının konuğu oldu. “Bilgelik Psikolojisi” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Bu zamanın bilgeliğinin öğretisinde ne var? Kendini tanımak, özyönetim ve sosyal bilinç var. Yaşadığın toplumun bir parçası olmak yani anlayışlı olmak, vicdanlı olmak, empatik olmak, halden anlar olmaktır. Anadolu irfanı öğretisi olarak büyüklerimiz; ‘Akıllı ol evladım, vicdanlı ol evladım, halden anlayan ol’ der. Bu bizim kültürel kodlarımıza yerleşmişti ama bunu şimdi hızla kaybediyoruz.” dedi.
“Kapitalist ahlak sonucunda insan bir bedel ödüyor”
Beylikdüzü İlçe Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik Bürosu’nun Seda Şen moderatörlüğünde düzenlediği instagram canlı yayınının konuğu olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kapitalist ahlakın bilgeliği olumsuz etkilediğini söyledi. Tarhan; “Sahip olduğun şeylerin kıymetini bilebilmek, küçük şeylerden mutlu olabilmek, dünyayı değiştirmek yerine kendini değiştirmeye bakmamız gerek. Öncelikle kendini değiştirmek gibi bunlar aslında evrensel bilgelik değerleridir. Bunların içinde özet olarak ne kastediliyor derse bu olmazsa insan mutlu olamıyor. Kapitalist ahlak, bilgeliği mahvetti. Küresel olarak çalış, tüket motivasyonuyla daha çok satmak, daha çok kazanmak için insanları yarışa soktu. Kapitalist ahlak sonucunda insan bir bedel ödüyor. Bu bedelin sonucunda da maddi refah artıyor ama manevi refah azalıyor. Depresyon artıyor, mutsuzluk artıyor, yalnızlık artıyor. Bu gibi şeylerde şimdiki gençler; ‘Hayat anlamsız.’ diyor. Modernizm insanlığa maddi refahı sundu ama popüler kültür etkisiyle de insanı mutlu eden kültür haline gelmiş değerleri de alt üst etti. Evlilik kurumu genetik değildir ama eşleşme genetiktir. Evlilik kültürü asırlardır semavi öğretilerin daha çok gelişmesiyle aile kurumunu küresel olarak oluşturmuştur.” şeklinde konuştu.
“Kadının özgürleşmesi hareketini yanlış yorumladılar”
Günümüzde ailenin yıkımına neden olan çeşitli nedenleri ele alan Tarhan; “Yeni gerekçelerle aileyi yıkıyorlar ama farkında değiller. Yaptıklarıyla kadının özgürleşmesi hareketini yanlış yorumladılar. Ne kadar dindar olsa da kadın- erkek tamamlayıcılığına değil de kadın erkek rekabetini geliştiren kişi yıkıcı feministtir. Yapıcı feminist, ilişkileri daha kaliteli yapar. Kadının özgürleşmesi hareketi içerisinde aileyi dağıtmaz. Annelik rolüne zarar vermez. Annelik rolüne zarar veren, aileyi dağıtan kimse ister dindar görünümlü, ister böyle olsun bir bedel ödeyecek. Şu anda Kuzey Avrupa ülkeleri bu bedeli ödemeye başladı. Fransa’ da resmen bunu başlattılar. Nüfus kâğıtlarına ebeveyn bir ve ebeveyn iki yazıyor. Anne- baba yazmıyorlar. Çocuk annesiz, babasız kuruma veriliyor. Anne-baba ortamı olmadan çocuk kişiliğinin gelişiminde hikâyeler, hayatında güzel yaşantılar oluşamaz ki. O oturmadığı zaman çocuğun mutlu olmasını nasıl bekleyeceksiniz ki? Aile kurumuna zarar vermek, modernizm kötülüğü yaptı. Modernizm tamamlanmamış bir kurumdur. İnşallah farkına varılır ve düzeltilir diyorum ve aile değerleri tekrar kazandırılır. Modernizm, meslektaşlarını düşün bireyselleşmeyi bencilleşme olarak yorumladı. Onun içinde sonucunda bencil insanlar yalnızlaştı ve ben merkezli oldu.” ifadelerini kullandı.
“Kültürel kodlarımızı hızla kaybediyoruz”
Kültürel aktarım ve kodlarımızı kaybettiğimize vurgu yapan Tarhan, kendi değerlerimize sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Tarhan; “Bu zamanın bilgeliğinin öğretisinde ne var? Kendini tanımak, özyönetim ve sosyal bilinç var. Yaşadığın toplumun bir parçası olmak yani anlayışlı olmak, vicdanlı olmak, empatik olmak, halden anlar olmaktır. Anadolu irfanı öğretisi olarak büyüklerimiz; “Akıllı ol evladım, vicdanlı ol evladım, halden anlayan ol” der. Bu bizim kültürel kodlarımıza yerleşmişti ama bunu şimdi hızla kaybediyoruz. Bunları kaybettiğimiz zaman mesela yerli silah yapabiliriz, yerli IHA-CIA yapabiliriz, yerli köprüler, fabrikalar yapabiliriz ama yerli insan kaybederiz. Yerli insan yetiştiremedikten sonra bunun ne anlamı var ki? Bu nedenle insan yetiştirmeyi, aileyi kurmaya ailede de ilk mektep, okul ailedir. Aile bizim için son kaleydi. Şu an o kale çok tehlikededir. Özellikle aile evin açık kapısıdır. Çocuklar evin güvenli ortamında evin açık kapısı olan internetten en güvensiz bilgilere kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Bir de dijital okuryazarlık, medya okuryazarlığı çok önemlidir. Esas olan anne baba olup çocuğu yedirip içirmek değil, iyi bir insan yetiştirmektir. Ailedeki bilgelik de budur.” dedi.
“Evi insanın güven alanıdır”
Beş güzel maneviyi değerlendiren Tarhan; “Sevginin daha gelişmişi daha büyüğü var o da şefkattir. Şefkatte karşılıksız sevgi vardır. Şefkatte şartsız koşulsuz sevgi vardır ama bencilce sevgi de olabilir. Karşı tarafın fiziksel görünümünü seversin, menfaatini seversin ama öbürü karşılıksız sevgidir. Saygı da sevdiğin kişiye, sevgi bir suysa saygı da onun kabıdır. Sevginin dozunun kaçmamasını engeller, dozunu belirler. Saygının daha büyüğü de nezakettir. Nezaket saygıdan daha büyüktür çünkü nezakette sempati vardır, incitmemek vardır. Bazen korkudan da saygı olabilir, menfaatte de saygı olabilir ama nezaket soylu bir davranıştır. İçten gelir bu daha büyüğü olur. Sevgiyi suya benzettik, saygıyı kaba benzettik. O kabın içerisinde suyu karıştırmak içinde kabın kaşığı lazım. Üçüncüsü de sabırdır. Ailedeki en önemli şeylerden üçüncü şey ilişkilerde aceleci olmamaktır. Hatta güzel bir söz var sık sık söylerim bunu; ‘Hayat mükâfatını tahammül edenlere veriyor.’ diye. Bizde psikoloji yasası var. Tahammül etmemek, sabır bir kenara çekilip oturmak değil sabır meditatif bir eylem. Doğalına, zarifine uygun davranmak demektir. Onun için bu sabır da önemli bir aile bilgeliğidir. Dördüncüsü ise sadakattir. Sadakat Arapçada sıdk demektir. İki anlamı vardır. Biri bağlı olmak, biri doğru olmak. Sadakat deyince bağlılığı anlaşılıyor. Sıdk var bir de doğru ikisi bir arada olacak. Böyle olunca güven oluşuyor. Sadakatte evlilikteki aidiyetle ilgilidir ve bunun için de daima açık, şeffaf ve dürüst olmak gerekir. İlişkilerde hesap verebilir olmak gerekir. O işte sadakati doğuruyor, güveni oluşturuyor. Evi insanın güven alanıdır. Güven alanı olmasını sadakat sağlıyor. Bu da dürüstlükten geçiyor, bağlılıktan geçiyor. Ve beşincisi de samimiyet. Gerçekten sihirli bir kavram.” ifadelerini kullandı.
“Din ihtiyacı evrensel bir ihtiyaç”
İlim, irfan ve din değerlerinden bahseden Tarhan; “İnsanın hastalıklar karşısında acizliği, zayıflığı, güçsüzlüğü, musibetler karşısında deprem, veba, pandemi, acizliği, güçsüzlüğü karşısında her şeyi bilen, her şeyi kontrol eden yüksek güç var, yüksek bir irade var. O beni görüyor, ona sığınmam lazım dediğin zaman ona inanmanın verdiği iç huzur bakıyorum o yüzden bilgelikte tevhit çok önemli. Birinci kitapta tevhidi vurguladım çünkü dünyada tespit edilmiş 4 bin 300 tane din var. Hepsi de ben doğruyum diyor. Din ihtiyacı evrensel bir ihtiyaçtır. Hayata anlam katan, sorulara cevap veren en önemli din olmuş. Bu olaylardan bir tanesi doğru sonra da akıl yürütme yöntemiyle 4 bin 300 din içinde doğru bir din varsa o da tevhit dinidir. Akıl yürütme yöntemleriyle ona geldim. Yani yaratıcı varsa sıfatları nasıl olmalıdır? İlmi mutlaka olmalıdır. Her şeyi bilen. Kudreti mutlaka olmalı her şeye hükmedebilen, her şeyi kontrol eden. Üçüncüsü irade-i mutlak olmalıdır. Hikmeti mutlaka olmalıdır. Her şeyi yerli yerinde yapabilen. Bütün bunlar ancak tek tanrı olursa olabilir. Eğer üç tane dört tane çoklu varsa bunların ahengi içinde olması mümkün değildir. Onun için mesela İbn-i Sina ‘vacibil vücud’ demiş. Allah’a ‘zorunlu varlık, olmazsa olmaz’ demişler. ‘Vacibil vücud’ da tevhit diliyle Allah’ın sıfatlarından birisidir. Aslında İhlas suresinin de özüdür. Herkes ona muhtaç, o ise kimseye muhtaç değildir. Mesela eşi benzeri olmayan manasında Kuran -ı Kerim’deki tek saydığım ihlas suresidir. Bu nedenle bu manayı yakalayabilen bir kimse Tanrı tasavvurunu tatmin ediyor. Onun için Tanrı tatmini olmamış bir kimse bilgide yarım kalır. Yani ilim olur, irfan olur ama ismet olmaz. İsmet olmazsa da o ufak ülke dağılır, o bilgeliği bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu.
“Kusursuz insan yoktur”
İnsanın niyet sorgulaması yapması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İslamiyet ile yüceltilen infak verebilmek de bu bilgeliklerden birisidir. Hep bana demesi değil, bir insanın iyilik yapana iyilik yapmak insani bir durumdur. Kötülük yapana kötülük yapmak şeriata uygundur. Kötülük yapanın bedel ödemesi ama kötülük yapana iyilik yapmak, çok büyük erdemdir. Kötülük yapana haksızlık yapmamak en idealidir. Kusursuz insan mı var? Herkesin bir kusuru olacak, herkes zaman zaman seni üzecek, bazen bilerek, bazen bilmeyerek üzecek. Burada size yük olarak üzen bir kimse varsa önce niyetine bakacaksınız onun. Bunu bilerek mi, bilmeyerek mi yapıyor? Bilmeden yapıyorsa niyeti iyiyse, onunla bağ koparmamak lazım ama niyeti kötüyse, isteyerek yapıyorsa, bağı koparmak doğru. Niyet sorgulaması yapmak bu zaten çift terapisinde önem verdiğimiz şeydir. İlişki durum ölçekleri var. Bize çift terapisi için geldikleri zaman biz ona bakıyoruz. Beklenti düzeyi nasıl, birbirlerine beklenti düzeyi gerçek mi, değil mi? İkincisi yakınlıktan kaçınma var mı, yani eşiyle beraber olmaktan kaçıyor mu, kaçmıyor mu, yakınlıktan kaçınma var mı? Üçüncüsü ise baktığımız kişide niyet okuma var mı, zihin okuma var mı, yani eşinin söylemediği bir şeyi söylemiş gibi inanıyorsa, ondan sonra da onu terk ediyorsa, o terk etmenin hatası eşinde değil, sendedir. Sen zihin okuma yapıyorsun. Onun için o kişisel gelişimciler insanın kendini tanıma, kendini geliştirme gibi zahmetli yola girmiyorlar, hep kolaya kaçıyorlar ve onun sonucunda da insanı yalnızlığa götürüyorlar.” dedi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)