Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Zorluklarla başa çıkarken diğer roller ihmal edilmemeli”
Tıpkı hayat gibi evliliklerde de iyi ve güzellikler kadar zorlukların da olabildiğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çiftlerin özellikle ağır hastalık gibi baş edilmesi zor süreçlerde dayanışma içerisinde olması gerektiğini vurguladı. Ağır bir hastalıkla mücadele eden eşine destek olan kişinin annelik ya da babalık gibi diğer rollerini ihmal etmemesi gerektiğini kaydeden Tarhan, burada denge kurulmasının önemini vurguladı. Tarhan, bu zorlu sürece çocukların dahil edilmesinin de onların sorumluluk duygularının gelişmesi için bir fırsat olduğunu kaydediyor.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalık gibi zor durumlarda evde iletişim ve ilişkilerin önemine ilişkin AKRA FM Evlilik Okulu programında değerlendirmede bulundu.
Evdeki roller eşit paylaşılmalıdır
Evliliklerde iyi günler gibi zor günlerin de olabileceğini, özellikle önemli hastalıkların tedavi sürecinde ailede dengelerin değişebileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eşlerden birinin önemli bir hastalıkla mücadelesinde eşin evdeki rollerinde bölünmeler olabilir. Bu dönemde eşin çalışmaması, evde küçük yaştaki çocukların ihtiyaçlarının karşılanması gibi görev ve sorumlulukların artması söz konusu olabilir. Böyle bir durumda örneğin bir kadın için hem annelik hem eş hem de hasta bakıcı rolü var. Bu rollerin tümünün dengeli bir şekilde paylaşılması gerekir.” dedi.
Hastalıklarda kullanılan iki sihirli kavram olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunlardan biri sabır, diğeri şükürdür. Bu zorluklara karşı sabırla karşılık verebilmek, menfi ibadet diye geçiyor. Menfi ibadet yapmak da ibadet yapmak gibidir, manevi kârı olan bir şey. Şükür ise müspet ibadettir. Bu da diğer ibadetler gibidir. Hastalık, sıkıntı çekenler, bu iki kavramı, hayatlarında dengeli bir şekilde yaşatamazlar.
Pozitifi görmek, negatifi daha kolay yenmesini sağlıyor
Hastalık durumlarında sağlıklı çalışmayan uzuvların değil, sağlıklı çalışan uzuvların da düşünülüp minnettarlık, şükür, şükran yönlerinin harekete geçirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çok mutlu olan 92 yaşındaki bir hanımefendiye, ‘Senin birçok hastalığın var. 92 yaşında nasıl bu kadar mutlu oluyorsun?’ diye soruyorlar. Hanımefendi, ‘Çalışmayan organlarımı değil, çalışan organlarımı düşünüyorum. Yani her sabah kalktığımda gözüm görüyor, elim tutuyor, nefes alıyorum diye düşünüp, güne öyle başlıyorum’ diyor. İnsanın, hayatta pozitif yönleri de görmek, negatifi daha kolay yenmesini sağlıyor.” dedi.
Eşler arasında dengeli ve mesafeli ilişki olmalı
Özellikle ağır hastalık gibi durumlarda bakım veren eşin gerekli desteği sağlarken hayatın akışına uygun şekilde davranması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, burada dengeli ve mesafeli ilişkinin önemini vurguladı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Bakım veren de kendine zaman ayırmalıdır. Eşine karşı görevleri olduğu gibi kendine karşı da hakları var. Eşine elbette refakatçilik yapabilir ama çocuklar üzerinde de hakkı var. Başka alanlarda da yapacağı işler ve görevler olabilir. Tüm bunlar arasında dengesini sağlayabilmesi önemli. Bakım veren kişinin zaman yönetimi yapması da gerekiyor. Zaman yönetiminin kaptanı, kendisi olacak. Eşinin isteklerini alacak ama hemen yapmayabilir, isteğin aciliyetine göre biraz erteleyebilir. Eşinin dediği an değil, daha sonra olabilir.
Güzel söz psikolojik sağlamlığı artırır
Böyle durumda eşin de ‘Ben eşimin kişisel haklarını görmüyorum, onun da kişisel hakları varmış’ diye düşünmesi lazım. Aksi halde hasta kişi hastalık geçse bile bir müddet sonra onun devamını ister. Muhakkak ilişkideki saygılı bir mesafeyi korumak gerekir. Ama burada kişinin, 'seni seviyorum, sana yardım etmeye çalışıyorum ama şimdi değil, daha sonra' tarzında sevgiyi hissettirmesi gerekir. Zaten sevgi sözle söylenmez. Sevgi dolu bir bakış, bir tebessüm, birkaç güzel sözün kişinin psikolojik sağlamlığını, gücünü artıran yönleri vardır.”
Hasta olan eş de suçluluk duygusu hissedebilir
Uzun süreli hastalık durumlarında hasta olan eşin de suçluluk duygusu hissedebileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Buradaki tepkiler kişinin yapısına göre değişiyor. Kişi bencilse, daha çok öfke durumları ve şikâyet etmeler olur. 'Yapacaksın' der. Bu tip kişilere hizmet etmek daha zordur. Ama ağzından bal akan, hasta olduğu halde hep güzel konuşan, teşekkür eden, minnettarlık ifadelerini kullanan kişilere, yardım etmek daha kolaydır.” diye konuştu.
Ümit duygusunun plasebo etkisi var
Hastalıkların tedavisinde kişilerdeki ümit duygusunu ayakta tutmanın önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ümit duygusunu ayakta tuttuğun zaman beyinde %40 nörofizyolojik destek sağlıyor. Yıllar önce baş ağrısı çeken bir grubu alıyorlar. O grubun bir kısmına içinde ağrı kesici olan bir ilaç veriyorlar, bir kısmına da içinde ağrı kesici olmayan sahte ilaç, plasebo veriyorlar. Plaseboyu aldığı zaman, 'başımın ağrısı geçti, iyi geldi bu ilaç' diyenleri ayırıyorlar. 30-40 kişi ayırıyorlar. Beynimizde iç eczane var. Kişi bu ilaç bana iyi geldi diye inandığı zaman o harekete geçiyor. Beyin endorfin, ağrı kesici üretiyor ve baş ağrısı geçiyor kişinin. Kişi, yaptığı şeye gerçekten inandığı zaman, beyin yardım ediyor ona. Burada ümit duygusunun plasebo etkisi var, nörofizyolojik destek sağlıyor. Beyindeki iç eczaneyi harekete geçiriyor ve bağışıklık sistemini uyarıyor ve bağışıklık sistemi harekete geçip bu hastalığı yenebiliyor. Pozitif etkisi oluyor.” diye konuştu.
Zorlu süreçte çiftlerin birbirine destek olması önemli
Dünyada her şeyin istisnası olduğunu ancak ölümün istisnası olmadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ölümsüzlük arayışının mümkün olmadığı görüldü. Herkes ölecek ama önemli olan kaliteli bir şekilde yaşamak. Hastalık gibi zorluklar yaşanırken iki taraflı bir sınavdan geçiliyor. Sınavda çiftlerin birbirlerine olan bağlanma şeklinde krizler ortaya çıkabilir. İkinci sınavlar, ikinci travmalar da yaşanır ama böyle bir durumda eşinin yalnız olmadığını hissetmesi onun iyileşme beklenti duygusunu ayakta olması burada ciddi bir psikolojik destektir ama kişi kendi ruh sağlığını da korumaya çalışmalıdır.” dedi.
Çocuklardan da yardım istenmelidir
Çiftler arasındaki bu ilişkinin çocuklar tarafından dikkatli bir şekilde takip edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Burada çocuklar mesela baba hastaysa yan gözle anneye bakarlar. Anne nasıl davranıyor diye gözlem yaparlar. Anne ümitsiz mi kararsız mı ya da sinirli mi diye takip ederler. Anne rahatsa çocuklar daha uyum sağlar. Anneye bakarak ona göre aynalama yaparlar. Çocuklara da bu süreçte evde görev ve sorumluluklar verilebilir. Çocuktan durumu saklamak yerine onlardan da yardım istemek gerekir. Bu süreç çocuklara özgürlük ve sorumluluk kavramlarının öğretilmesi için bir fırsat olabilir. ‘Biz bir aileyiz. Hastalıklar vardır. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur. Böyle durumlarda bize de bazı görevler düşüyor. Birbirimizin hayatını kolaylaştırmalıyız. Size de burada sorumluluk düşüyor.’ Mesajı verilmelidir. Çocuklara ev içerisinde yapabilecekleri küçük görevler verilirse bu süreç onların da olgunlaşmasına katkı sağlar. Ancak bu dönemde korumacı davranılırsa çocuklar bu dönemi bir şey öğrenmeden geçirirler. Bu da onlar için kayıptır.” dedi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)