Medya, Kadın ve Şiddet paneli gerçekleştirildi.
Üsküdar Üniversitesi, Kadına yönelik şiddeti medya açısından ele aldı. Üsküdar Üniversitesi İnsan Odaklı İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi ve İletişim Araştırmaları Derneğinin düzenlediği Medya, Kadın ve Şiddet panelinde kadına şiddetin önlenmesi için okullarda toplumsal cinsiyet eşitliği dersinin verilmesi istendi.
Üsküdar Üniversitesinde düzenlenen panelde kadına şiddet konusunun aslında kadınların değil, şiddet uygulayan erkeklerin sorunu olduğu ve şiddetin önlenmesi için öncelikle okullarda öğrencilere, cinsiyet eşitliği dersinin verilmesi gerektiği fikri ön plana çıktı.
Toplumsal cinsiyet eşitliği dersi konulmalı
Moroğlu, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini anlamak için kadınların durumuna bakılması gerektiğini de belirterek Türkiyede bulunan 38 milyon kadının 24 milyonunun ilkokul seviyesinde eğitimleri bulunduğunu, 2 milyon 205 bin kadının ise okuma yazma bilmediğini söyledi. Moroğlu Türkiye de kadın insan haklarından dahi yararlanamıyor. Yasalarımızda kadınlara şiddetin korunması için her türlü ayrıntı var. Ancak çoğu kadın yasalarda bulunan haklarını kullanmıyor, yasalarda olmasına rağmen yasalar uygulanmıyor. Bu nedenle üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliği dersi konulmalı dedi.
Kadına şiddet aslında erkeklerin sorunu!
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy da kadına şiddet konusunun aslında kadınların değil, şiddet uygulayan erkeklerin sorunu olduğunu belirterek Kadına Şiddetin Suç Haberciliği Açısından Analizini yaptı. Atasoy, İngiliz The Sun gazetesinin 3. sayfa güzeli haberleri gibi Türkiyede de şiddet içerikli haberlerin, dizi film ve şiddet içerikli şarkı kliplerinin kadına şiddeti artırdığını, abartılı şiddet haberlerinin ise bir süre sonra herkesi duyarsızlaştırıp, şiddeti olağan hale getirdiğini söyledi.
Kadına yönelik nefreti kafalardan silmeliyiz
Atasoy, Kadına şiddet, aslında kadının değil, onlara şiddet uygulayan erkeklerin sorunu. Erkekler egemenliklerini kaybetme korkusuyla şiddet uyguluyor. Kadının giderek özgürleşmesi, ayağa kalkması nedeniyle erkek korkuyor. Medyada haber ve görsellerin kontrollerini de erkek yöneticiler yapıyor. Kadına yönelik nefreti birtakım kafalardan silemezsek, şiddeti ne yaparsak yapalım önleyemeyiz diye konuştu.
İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim görevlisi, hukukçu ve akademisyen Prof. Dr. Özden Cankaya da yasaların kadına yönelik şiddetin önlenmesine yeterli olmadığını, çünkü kadın-erkek eşitliğinin yasalarda yazılı olduğu halde gerçek hayatta uygulanmadığını söyledi. Cankaya, RTÜK araştırmalarına göre vatandaşların günde 4,5 saat televizyon izlediğini, dizi film ve programlarda şiddet sahnelerinin fazla bulunduğunu belirtti. Cankaya Türkiyede çocuklar 14 yaşına gelene kadar 18 bin cinsel saldırı ve taciz sahnesi izliyor. Televizyondaki bir çok programda kadın-erkek ayrımı yapılıyor dedi.
Kadına kadın demeyen bir milletiz!
Panelde konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi gazeteci Göksel Göksu da kadına şiddetin önlenmesi için ilk olarak ana okullarından başlayarak çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliğinin öğretilmesi gerektiğini belirtti. Göksu, çocukların daha bebekliklerinden itibaren cinsiyet ayrımcılığı ile yetiştirildiğini, medyada ideal kadın, güzel kadın, mağdur kadın söylemlerinin bulunduğunu belirterek şiddet uygulayan tarafın teşhir edilmediğini söyledi. Göksu Kadına kadın demeyen, bayan diyen bir milletiz. Haberde mağduru değil, faili teşhir etmeliyiz. Medyanın sorgulanacak çok yönleri var. Ama kadınları seçimlerde sokak sokak dolaşın diyerek kullandıktan sonra evine gönderen, hamileler sokakta dolaşmasın, kadın kahkaha atmasın diyenlerin de kadına yönelik şiddette payları var. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanırsa şiddet önlenebilir. Üniversitelerde hatta ana okullarında çocuklara toplumsal cinsiyet ayrımcılığı dersi konulup öğretilmeli. Sorumluluk kadın-erkek herkesin. Kadın-erkek el ele verirse şiddet önlenir.dedi.