Yoğun Bakımın Psikososyal Boyutları ele alındı

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu tarafından ‘Yoğun Bakımın Psikososyal Boyutları’ konferansı düzenlendi. Üniversite Kültürü dersi kapsamında çevrimiçi gerçekleştirilen konferansta Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Evde Hasta Bakımı Program Başkanı Öğr. Gör. Büşra Ecem Kumru sunumunu gerçekleştirdi. Konuşmasına yoğun bakım üniteleri hakkında bilgi vererek başlayan Kumru, ünitelerdeki stresörlerin hasta psikolojisi üzerindeki etkilerinden bahsetti. 

“Yoğun bakım ünitelerindeki hastalar, invaziv gelişimler sonrasında hareketsiz veya kısıtlanmış hissedebiliyor”

Yoğun bakım ünitelerindeki stresörleri belirli kategoriler altında açıklayan Öğr. Gör. Büşra Ecem Kumru; “Yoğun bakım ünitelerinde birden fazla stresör bulunuyor. Hastada oral veya nazal tüplerin takılması, ventilatörün kullanılması hastada ağrı ve rahatsızlık hissine sebebiyet veriyor. Onun dışında meydana gelen açlık, susuzluk, yoğun bakım ünitelerindeki cihazların seslerinden dolayı oluşan uyku yoksunluğu fizyolojik stresörler arasında. Yoğun bakım ünitelerindeki hastalar, invaziv gelişimler sonrasında hareketsiz veya kısıtlanmış hissedebiliyor. Hastaların saatlik takibini yaparken de sık muayene ve dokunulma oluyor. İletişim güçlüğü, kontrol kaybı, eşi ve aileyi özleme çünkü yoğun bakım ünitelerine ancak belirli zamanlarda sadece birinci dereceden yakınlar alınabiliyor. Çevresel stresörler ise odanın çok sıcak veya çok soğuk olması, konforsuz yatakların bulunması gibi şeyler. Devamlı ışık ve gürültü çevresel stresörlerde önemli bir etkendir. Hoş olmayan kokular, sesler ve uğultularda bunlara dahil edilebilir. Onun dışında yoğun bakım ünitelerinde genellikle perde sistemi kullanılıyor. Eğer perde sistemi yerine oda sistemi varsa bile bunlar camlı ortamlarda oluyor. Bu yüzden hastalarda mahremiyet eksikliği meydana geliyor.” dedi.

“Yoğun bakım üniteleri hasta bakımının en karmaşık olduğu alanlardır”

Yoğun bakım ünitelerinin işleyişi hakkında bilgi veren Öğr. Gör. Büşra Ecem Kumru; “Yoğun bakım üniteleri; fiziksel durumu ağır olan hastaların monitör ile sürekli izlendiği, yaşam fonksiyonlarının desteklenerek özel tedavi yöntemlerinin kullanıldığı dikkat gerektiren birimlerdir. Hastaların yaşamsal işlevleri risk taşıyacak derecede bozulduğunda yoğun bakım ünitelerine alınırlar. Bu üniteler, yaşamsal işlevlerini sürdürebilmesi ve özel tedavi yöntemlerinin daha etkin kullanılabilmesi için önemli yerlerdir. Yoğun bakım ünitelerinde hastalar, erişkin ve çocuk olmak üzere ikiye ayrılır. Burada yaşamsal fonksiyonları 24 saat takip edilir. Bu yüzden yoğun bakım üniteleri, hasta bakımının en karmaşık olduğu hızlı müdahale gerektiren alanlardır. Teknoloji ile iç içe çalışılır. Uygulanan tedavi ve bakımının farklılığı, karmaşık cihazların yer alması, yoğunluğu ve çevresel faktörler orada çalışan biri için işi zorlaştıran temel etkenlerdir.” şeklinde konuştu.

“Yoğun bakım ünitelerindeki hastalar, anksiyete ve hüsrana öfke ile yanıt veriyor”

Yoğun bakım hastalarında sıkça görülen öfke probleminin olası nedenlerinden bahseden Öğr. Gör. Büşra Ecem Kumru; “Öfke aslında bireyin algıladığı potansiyel hasar ve tehdide karşı opsiyonel bir savunma biçimidir. Hastanın var olan durumunda verdiği kayıplar veya hastalıklar yüzünden oluşan yetersizlik hissi öfke problemini etkileyebilir, algılamasında değişikliklere neden olabilir. Ampütasyon sonucunda şekil bozukluğu veya vücut fonksiyonlarında ekstremite kayıpları yaşaması sebebiyle de öfke artımında kontrolü kaybedebilir. Bunlar ve bunlar gibi birçok etken sonucunda yoğun bakım ünitelerindeki hastalar, anksiyete ve hüsrana öfke ile yanıt veriyor.” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)