8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kapsamında Sempozyum Gerçekleştirildi
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü tarafından ‘Dünya Kadınlar Günü Sempozyumu’ düzenlendi. Çevrimiçi gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güler Cimete yaptı. ‘Gör, Duy, İlgilen, Güçlen’ sloganıyla ‘Kadına Şiddet’i konu alan sempozyum, iki oturum şeklinde gerçekleştirildi.
Dünya Kadınlar Günü Sempozyumu’nun 1. Oturumunda Prof. Dr. Özen Kulakaç, Hazal Hartavi, Sevcan Kuyumcu ve Av. Birsen Baş Topaloğlu yer alırken, 2. oturumunda Dr. Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu, 3. oturumunda ise Ayşegül Güder ve Kübra Daştan konuşmacı olarak katılım sağladı.
Prof. Dr. Mehmet Zelka; “Dünyada hak ve adalet anlayışı zayıfladıkça, kadına yönelik şiddet artıyor”
Kadına yönelik şiddetin toplum üzerindeki etkisinden bahseden Üsküdar Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka; “Dünya istatistiklerine baktığımızda, yapılan araştırmalar çerçevesinde 736 milyon kadının şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Fakat bu durum sadece 736 milyonu etkileyen bir mesele değildir. Bunlar birer ailenin ferdidirler, toplumun birer bireyidirler. Bazı çalışmalar eğitim seviyesi yükseldikçe, ekonomik seviye geliştikçe şiddet oranının düştüğünü gösteriyor. XVIII. yüzyılda kadınlara o kadar ciddi ayrımcılık yapmışlar ki, bunları ancak ciltler dolusu çalışmalarla ortaya koymak mümkün. 1857’den çok daha eski yıllardan beri bu şiddet başlamış. Bu yüzden dünyada hak ve adalet anlayışı zayıfladıkça, kadına yönelik şiddet artıyor.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Zihinsel dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmuyor”
Kadına yönelik şiddet oranının toplumun kültürel yapısıyla bağlantılı olduğunu dile getiren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “1960’larda kadının özgürleşme hareketi başladı. Özellikle II. Dünya Savaşı’nın başından sonra yapılan cinsiyetçilik çok göze batmaya başladı. Cinsiyetçilik konusunda ataerkil kültürünün getirdiği ön yargılar, toplumlarda en büyük engeli oluşturdu. O engelde zihinsel dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmuyor. Onun için zihinlerde dönüşüm yapmak gerekiyor. Çünkü bu sosyal bir farkındalık. Bireysel farkındalığın öne çıkması için, sosyal farkındalık önemlidir. Bu dünya kadın hakları ve kadının özgürleşme hareketiyle ilgili bir konu. Türkiye’de gündeme gelmesini ben ilk defa 2000’li yıllarda fark ettim. 2000’li yıllarda dünya da ciddi bir özgürlük rüzgârı esiyor. Tabii bu sosyal hayatı, aile hayatı ve insan ilişkilerini de etkiliyor. Aslına bakarsanız bütün hayatı etkiliyor. Bunun üzerine biz Türkiye’de ki ataerkil kültürün, kadına yönelik şiddet olaylarının arttırdığını ve sosyal olarak Türkiye’nin modernleşme süreci içerisinde bir engel olduğunu fark ettik.” dedi.
Prof. Dr. Güler Cimete; “Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet çocukları da etkiliyor”
Şiddetin aile içi iletişim ve çocuklar üzerindeki etkisini istatistikler üzerinden izah eden Prof. Dr. Güler Cimete; “1 Ocak- 28 Şubat tarihleri arasında ülkemizde 98 tane kadın şiddete maruz kaldı ve yaşamını yitirdi. Şiddet, kadınları fiziksel yönde olumsuz etkiliyor ve bunun son noktası ölüm, sakat kalma ve değişik hastalıklar oluyor. Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet çocukları da etkiliyor. Bu nedenle sadece ‘kadın kendi başına etkileniyor’ diyemeyiz. Çocukların ruh sağlıkları, fiziksel sağlıkları ve kadına yönelik şiddetler, aynı şekilde çocuklara yönelik de olabiliyor. Onlar da şiddet görebiliyor ya da tanık olabiliyor. Bu durum da psikolojik olarak onları olumsuz etkiliyor.” dedi.
Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin; “Geleneği değiştirmekteki en büyük etkenin eğitim olduğunu düşünüyorum”
Dünya Kadınlar Gününün sadece bir gün değil her gün gündemde olması gerektiğini vurgulayan Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, kadına şiddetin evrensel bir sorun olduğunu dile getirdi. Ertekin; “Dünyada kadınlar gününün fazla konuşulmaması, sadece gelişmekte olan veya gelişememiş ülkelerin sorunu değildir. Bunu kökten bir anda düzeltmek çok kolay değil. Milattan önce bile kadın ve erkek arasındaki bu toplumsal bakışın farklı olduğunu görebiliyoruz. Bizim ülkemizin de bu işe bakışı çok farklı. Cumhuriyetin kurulmasından sonra dünyada birçok ülkede bu kavram yokken gerek kanun nezdinde gerekse uygulamalarda kadın toplum içinde hak ettiği yere ulaşsın diye bir sürü yaklaşımlar sergilenmiştir. İnanıyorum ki bu gelecek zamanda daha çok geliştirilecek. Bu işi de yapmanın en güzel yolu kültürü, geleneği değiştirmekteki en büyük etkenin eğitim olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)