Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan ‘Sinek ısırığı mı, yılan ısırığı mı?’ benzetmesi…

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından “Aşı Karşıtlığına Farklı Perspektifler ve Aşı Programları” etkinliği gerçekleştirildi. Yüz yüze gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan yaptı. Aşı karşıtlarını 3 gruba ayıran Tarhan, covidi yılan, aşıyı da sinek ısırmasına benzetti. Hayatın aslında bir risk almak demek olduğunu kaydeden Tarhan, hesaplanabilir riskleri analiz edip o riske girmek gerektiğinin altını çizdi.  

Sinek ısırığı mı, yılan ısırığı mı?

Üsküdar Üniversitesi NP Tıp Yerleşkesi İbn-i Sina salonunda gerçekleştirilen etkinliğe zoom üzerinden katılım sağlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan aşı karşıtlarının üç gruba ayrılarak analiz edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Tarhan; “Aşı karşıtlarını ben üç gruba ayırıyorum. Aşıya tam bir doktrinler olarak, kategorik olarak karşı olanlar var. Aşı karşıtı, aktrist şeklinde aşı karşıtları var. Bunların sayısı az ama çok ses çıkarıyorlar. İkinci grup aşıyla ilgili korkuları olan grup. Aşıyla ilgili haberlere bakıyorlar ve aşı kalp krizi geçirtebiliyor, aşı öldürebiliyor gibi bazı haberlerin etkisinde kalıyorlar. Aslında aşının bir insana zarar verme ihtimaliyle, covidin zarar verme ihtimali olasılık hesapları ile baktığımız zaman covid yılan ısırması gibi, aşıdan gelecek tehdit ise sinek ısırması gibidir. Yılan ısırması gibi bir tehdit varken neden bazı insanlar sinek ısırmasına razı olmuyor? Çünkü aşıyı bizzat olacak ama covid daha gelmemiş bana da gelmez, bana bulaşmaz gibi düşünüyor. Covid geçiren hocalarımız, hastalarımız gibi birçok örneklerimiz oldu. Vücutta ciddi bir sarsıntı bırakıyor, vücudu yıpratarak, yorarak geçiyor. Tabi gençlerde bağışıklık sistemini güçlendirdiği de olabiliyor. Sonuçta hiçbir hastalık istenilmez ama geldiği zaman da en sağlıklı şekilde aşılmaya çalışılır. Üçüncü grup ise bu konuyu yok sayarak, önemsemeyerek yani inkâr ederek yaşayan grup. İnkâr ediyor. Aşı gereksiz, aşıya ne lüzum var, hastalık zaten gerçek değil gibi hastalığa inanmıyor. Bu hastalık zaten bir laboratuvarda üretilmiş bir virüs, komplo senaryosu var şeklinde düşünen kuşkucu tipler var. Üçüncü grupta aşıyla ilgili kafalarında belirsizlik yaşayan grup... Aşı karşıtlarını üç gruba ayırarak analiz etmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“Kişi travmasını aşı karşıtlığı şeklinde yaşıyor gibidir”

Aşı karşıtı olan bazı kişilerin belirli travmaları sebebiyle aşı karşıtı olabileceğinden bahseden Tarhan; “Aşıya aktrist olarak karşı çıkanlara baktığımızda onların çoğunun hekimle ilgili, sağlıkla ilgili çocukluğunda travmaları olduğunu görüyoruz. Travmaları nedeniyle bir şekilde toplumda hekim ve hakimlere karşı bir hürmet vardır ama aynı zamanda da bir nefret vardır. Maalesef böyle bir gerçek vardır. Böyle durumlarda o kişiler çeşitli şekilde bir sağlıkçıyı sorumlu tutacak bir travması olabilir. O kişi travmasını aşı karşıtlığı şeklinde yaşıyor gibidir. Bunlar irrasyonel düşünen kişilerdir. Onlara bizim nasıl davranacağımız önemlidir. Biz onlara sağlıkçı olarak tereddütle davranırsak, kendimizden emin olmazsak ve tereddütlü davranırsak böyle durumlarda o kişiler buna büyük bir kanıt olarak sarılıp olayın üzerine giderler. Bu nedenle bizim aşı karşıtı birine gittiğimiz zaman karşı kanıt yöntemiyle yaklaşmamız lazım. Onlardan siz neden aşıya karşısınız diye kanıt isteyeceğiz. Kanıtlarını söyle ben de sana karşı kanıtlarını söyleyeyim diyeceğiz. Kanıt- karşı kanıt ikilemi içerisinde onun fikirlerini bir nevi ikna edip düzeltmek gerekiyor. Yani aşıya aktrist olarak, kategori olarak karşıt kişilere muhakkak ikna yöntemiyle yardımcı olmamız gerekiyor. Zararlarını listele bunlara karşı bizde kanıt çıkaralım ve söyleyelim dememiz gerekiyor. Bu nedenle kişinin aşıya neden karşıt olduğunu çözmemiz lazım. Bizim aşıyla ilgili önce zihinsel hazırlık yapmamız lazım. Kendimiz ikna olmadığımız, inanmadığımız bir şeyi karşı tarafa anlatamayız. Önce biz inanacağız, önce biz kafamızdaki soruları gidereceğiz ondan sonra karşı tarafı inanması daha kolay oluyor.” dedi.

“Hayat demek aslında risk almak demektir”

İkinci gruba nasıl yaklaşılması gerektiğinden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Korkuyla hareket eden gruba yaklaşımımızda korkuyu analiz etmemiz gerekiyor. Neden korkuyorsunuz? Bizim burada karar verirken risk-fit oranı vardır. Aşıya karar verirken aşı olursanız kazanacağınız kaybedeceğiniz şeyleri bir tarafa, aşı olmazsanız kazanacağınız kaybedeceğiniz şeyleri bir teraziye koyarsanız aşının kazandıracakları daha ağır basacaktır. Bununla ilgili muhakkak bizim bilgi setimiz olması gerekiyor. Bu bilgi setimizi biriktirirsek bu bilgi setiyle karşı tarafı ikna etme sürecimiz daha kolay olur. Bu korkuyla mücadele edenler genellikle aşının milyonda bir yan etkisi varmış diye söylerler. Mesela covid döneminde genç yaşta birçok sağlık personeli Covid yüzünden öldü. Bir senede 300-400 kişi öldü. Normalde bir gripten bir sağlık personeli öldü örneği yok. Covid bunu çıkardı ama aşıdan doğrudan nedensellik bağlamı olarak ölen bir tane örnek yoktur. Öyle olursa insanın sokağa çıkması bile risktir. Hayat demek aslında risk almak demektir. Hayat demek, hesaplanabilir risklere girebilmek demektir. Sokağa çıkmak bir risktir, arabaya binmek bir risktir ama risk almadan hayatta ilerleyemezsin ki. Onun için tedavi de hastaya verdiğimiz bir risktir. Yani hesaplanabilir riskleri analiz edip o riske girmemiz gerekiyor. Aspirin almak bile bir risktir, en basit ameliyatlardan biri apandisit ameliyatı onun bile %1-2 komplikasyon riski var ama ameliyat olmazsa daha büyük sorun vardır. Hatta çok güzel söz vardır; ‘Yan etkisiz ilaç hangi ilaçtır diye sorsanız, en yan etkisiz ilaç hiç alınmayan ilaçtır.’ Her şeyin muhakkak bir yan etkisi vardır. Onun için sokağa çıkıp nefes almak bile risktir ama o riski almazsanız hayat yolunda ilerleyemeyiz. O nedenle risk analizi, risk benefit analizi yapmamız gerekiyor. Burada bunu yaparsak aşı karşıtlarını ikna etmek daha kolay oluyor.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın açılış konuşmasını bitirmesinin ardından, Sağlık Editörü Çağla Üren, “Geçmişten Bugüne Aşı Karşıtlığı Mitleri”, Cerrahpaşa Üniversitesi Halk Sağlığı Dr. Ayşenur Özdil, “Günümüzde Aşı Karşıtlığı”, Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ayhan Özşahin “Doğumla Başlayan Aşı Öykümüz” ve ÜSÇÖZÜM Müdürü Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal da  “Aşı Karşıtlarına Aşıyı Sevdirme ve Kabul Ettirme Stratejileri ile Sosyal Medya Yönetimi” başlıklarına ilişkin paylaşımda bulundu.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)