Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Gençleri Popüler Kültür ve Salgınından ‘Pozitif Psikoloji’ İle Koruyabiliriz”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Şubesi tarafından düzenlenen “Eğitimde Pozitif Psikoloji” başlıklı canlı yayının konuğu oldu. Pozitif Psikolojinin ortaya çıkışına ve tarihine değinen Tarhan, pozitif psikolojinin eğitim alanındaki önemi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Tarhan; “Pozitif psikolojiye özellikle eğitimciler çok sahip çıktı. Okullarımıza bunu ders olarak okutursak gençleri popüler kültürün hastalığından, salgınından koruyabileceğiz. Gençlere 21.yüzyıl becerileri konferans, nasihat veya değerler eğitimi vererek öğretilmiyor. Bunun yöntemi değer içerikli eğitimler ile benimsetilmesidir. 2 senedir süren bir kitap çalışmamız var. 20 kişilik bir takımla 9’uncu sınıflara uygun Pozitif Psikoloji içerikli ders kitabı yazdık. Bakanlığımız kabul ederse, tavsiye edebilir.” dedi.
“İnsan homo economicus değil homo psikolojicus bir varlık”
Pozitif psikolojinin tarihi serüveni hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, insan varlığı hakkındaki anlayışların değişimi hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Tarhan; “Pozitif psikoloji 1960’lardan itibaren kullanılmaya başlanan bir kavram fakat ayrı bir disiplin haline gelmesi 2000’li yıllardan sonra oldu. 1990’larda ‘Descartes’ın Yanılgısı’ kitabı yazıldıktan sonra insanın karar verirken sadece aklıyla hareket etmediği, duygularının da etkili olduğu ortaya kondu. Bu döneme kadar insan ‘homo economicus’ yani ekonomik bir varlık olarak kabul edilirken, psikolojik araştırmalar neticesinde insanın ‘homo psikolojicus’ yani psikolojik bir varlık olduğu ortaya kondu. İnsanın ekonomik kaygılarla değil, güven duygusuyla hareket ettiği ortaya çıktı. İnsan kendini güvende hissettiği ortamlarda daha çok yatırım yapıyor sonucuna varıldı. Eskiden psikoloji herhangi bir ruhsal hastalığının olmaması, eksiyi sıfıra getirmek olarak biliniyordu, psikolojinin insanı sıfırın üzerine çıkarmak diye bir gündemi yoktu. İnsanlarda bir iyilik hali, sıfırın üzerine çıkarma oluşturmak için ne yapmalıyız diye araştırırken Anadolu irfanı, Doğu bilgeliği, Budizm’den tutun bütün semavi dinlerin açıkladığı ‘iyi olma hali’ ne olan vurguyla karşılaştılar, pozitif psikoloji böyle ortaya çıktı.” dedi.
“Pozitif Psikolojinin fikri alt yapısını Anadolu’daki öğretiler oluşturuyor”
Pozitif psikoloji tarafından kullanılan ‘well-being’ kavramının Türkçesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, Üsküdar Üniversitesi’nin bu dersin öncülerinden olduğunun altını çizdi. Tarhan; “Kültürümüzde ‘Allah sağlık ve afiyet versin’ denir. Well-being kelimesinin Türkçedeki karşılığı ‘afiyet, iyilik hali’ dir. Pozitif psikoloji bir bilim olarak sunulmadan önce halk arasında bu deyimi kullanarak farkında olmadan toplum olarak iyilik hali dileğinde bulunuyormuşuz. Pozitif Psikolojiyi Harvard Üniversitesi 2015’te, Yale Üniversitesi 2018’de ders olarak koydu. Üsküdar olarak biz bu dersi 2013’te Harvard’dan önce koymuştuk. Tıpta üç türlü koruma vardır. Birincil koruma insanların hasta olmaması için gerekenler yapılır, sağlıklı kişilerde koruyucu hekimlik en önemlisidir. İkincil korumada risk grupları belirlenir, hastalık potansiyeli taşıyanlar için erken tanı ve tedavi uygulanır. Üçüncül korumada hastalık geçtikten sonra atak olmasın diye koruma şeklidir. Pozitif psikoloji birincil korumada esas rol alır, ikincil ve üçüncül korumada da işe yarar. ABD Çocukları Koruma Fonu 18 yaş altındaki çocuklarda artan şiddet olayları nedeniyle, Seligman ve ekibine hibe vererek bir çalışma yaptırdı. Çalışma 2005 -2008 yılları arasında devam etti. Çalışma neticesinde pozitif psikoloji ortaya çıktı. Bu bilimler beraber negatifi pekiştirmemek, negatif üzerinden gitmek yerine pozitifi güçlendirme üzerine bir sonuç ortaya çıktı. Üniversitemizde verdiğimiz pozitif psikoloji dersi sonucunda öğrencilerin duygusal zekalarında %20 artış olduğunu gözlemledik. Öğrencilerimizden dersin faydalarına dair çok güzel geri bildirimler allıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Z kuşağına pozitif psikoloji ile yaşamsal beceriler öğretilmeli”
21.yüzyılda teknik değil, yaşamsal becerilerin öğrenilmesinin önemine dikkat çeken Tarhan; “21.yüzyılda robotlar birçok mesleğin yerini tutacak yeni meslekler çıkacak bu durumda öğrencileri robotların yapamayacağı mesleklere yöneltelim, psikoloji gibi sosyal bilimler alanında yetiştirelim düşüncesi oluştu. Bizim gençlere teknik beceriden daha çok yaşam becerisi öğretmemiz lazım. Üniversitemizde ‘Pozitif Psikoloji’ ve ‘Eğitim Becerileri’ dersi ile 9 senedir yaşam becerilerini öğretiyoruz. İnsan nasıl yaşarsa mutlu olur, nasıl yaşarsa kaliteli yaşar konusu hakkında eğitimler veriyoruz. Okullarda sadece akademik ve teknik beceri öğretilememeli. Z kuşağı dijital bir kuşak, bu nesil haklarını bilen, özgürlük tutkunu bir nesil. Biraz baskı görünce intihar ediyorlar hiç şakası yok. Gençleri bizim kuşaklar anlayamıyor, gençler harcanıyor, çoğu yurt dışına çıkıyor. Gelenekli olmak güzel ama gelenekçi olmak yanlış. Buna psikolojide anakronizm deniyor. İnsanın hayatının belli bir dönemine takılıp kalması anlamına geliyor. Aynı şey toplumda da var. Toplum küçük bireydir, birey küçültülmüş bir toplumsa toplum da bireyin büyültülmüş halidir. Bireyin psikolojik dinamikleri toplumda da var. O halde toplumda bunu göz önüne almak; duygusal ve sosyal becerileri öğretmek gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Pozitif psikolojide merhamet, empati, minnettarlık öğretiliyor”
Pozitif psikolojinin yaşam becerileri, duygusal ve sosyal beceriler kazanılmasında çok önemli bir alan olduğunu ifade eden Tarhan; “Pozitif psikoloji bir disiplin olarak teorik temeli çok yeni oturan bir alan. Fakat beklediğimden daha hızlı bir şekilde bırakın Türkiye’yi bütün dünyada kabul gördü. Türkiye’de kabul görmesi daha kolay çünkü doğru bildiğimiz temel değerlerimize çok uyuyor. Onu sadece farklı yöntemlerle, bilimsel sağlamlık ile öğreneceğiz. Biz o değerleri eski metodolojide dini sağlamlıkla öğreniyorduk ama bu zamanın metodolojisi bilimsel sağlamlık. İkisi de aynı kapıya çıkıyor. Harvard’ın ders materyallerini incelediğimde mesela merhametli olmak, empati, minnettarlık eğitimi, bağışlayıcılık öğretildiğini gördüm. 15-20 sene önce bu gibi kavramlar çağ dışı kavramlar kabul edilirdi. Bilim alanı dışında kabul edilirdi ama şu anda bunlar psikolojinin konusu oldu. 3. dalga terapiler ortaya çıktı, metakognitif terapiler var. Metabilişsel tedaviler, zihin üstü tedaviler uygulanıyor. Bu tedavilerde kişi bir aşkın yüksek değere inanıyorsa onun üzerinden terapi yapılıyor.” dedi.
“Pozitif psikolojiyi ders olarak verirsek gençleri popüler kültürden koruyabiliriz”
Pozitif psikoloji alanında Mevlana’nın referans verilmediğini aktaran Tarhan, “Mevlana’yı tanıtmamak bizim eksiğimiz.” dedi. Tarhan; “Pozitif psikoloji kuramlar kitabını inceledim. Maalesef kaynak olarak Mevlana kullanıldığı halde referans yok. Bunun üzerine 2012’de Mesnevi Terapi kitabını yazdım. 2012’de Pozitif Psikoloji kitabını yayınladığımızda ismi hiç bilinmiyordu. Ben bunu ilk anlattığımda bilimsel temeli nedir diye soruluyordu. Çünkü teorik temeli oturmamıştı o zaman. Şu anda teorik temeli oturduğu için hiçbir endişe yok, doğrulandı birçok alanda. Özellikle eğitimciler çok sahip çıktı. Okullarımıza bunu ders olarak koyarsak popüler kültürün hastalığından, salgınından gençleri koruyabileceğiz. Gençlere duygusal, sosyal becerileri öğretmek gerekiyor 21.yüzyıl becerilerini öğretmenin bilimsel disiplini de konferans, nasihat veya değerler eğitimi vermek değil, değer içerikli eğitimdir. 2 senedir süren bir çalışmamız var, 20 kişilik bir takımla 9’uncu sınıflara uygun ders kitabı yazdık. Bakanlığımız kabul ederse tavsiye edebilir. Gençlerin yaşamın anlam ve amacını öğrenmesi için ilk olarak temel değerleri öğrenmesi lazım. Bilimsel kaynaklarla lise 9’uncu sınıflara çeşitli drama ve etkinliklerle bir çalışma yaptık, bitmek üzere.” ifadelerini kaydetti.
“Pozitif Psikoloji Polyannacılık değil”
Pozitif psikolojinin Polyannacılık olmadığını aktaran Tarhan; “Pozitif psikolojiyi bilmeyenler Polyannacılığın tavsiye edildiğini düşünüyor. Hâlbuki öyle değil. Klasik psikoloji eksiyi sıfıra getirmek, pozitif psikoloji ise sıfırın üzerine çıkarmak onun için pozitif denmiş. Polyannacılık ile hiç alakası yok. Polyannacılık bir yanağını çevirsen vurmaları için öbür yanağını çevirip vermek anlamına geliyor. Pozitif psikoloji bu demek değil, kendini ezdirmeyeceksin mantığı var. Ne ezeceksin ne ezdireceksin. Hakkını savunacaksın ama hayatında, yaşam felsefende olumlu hedefler seçeceksin. Hayatına olumlu anlam yükleyeceksin. Bir şeyle karşılaştığın zaman olumlu yorum yapacaksın. Olumlu amaç, hedef edeceksin. İnsanlarla olumlu ilişki kuracaksın.” şeklinde konuştu.
Haber: Esma Nur Tuna / Aleyna Yıldırım / Meryem Türk
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)