Prof. Dr. Tarhan: “Evrende bir şeyin her şeye, her şeyin bir şeye bağlantısallığı var”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ankara Kültür ve Eğitim Vakfı (AKEV) tarafından düzenlenen “Hüve Nüktesi” başlıklı etkinliğin konuğu oldu. Yeni kurulan sanal evren Metaverse hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, “Metaverse ile yeni bir sanal evren oluşturuyorlar. Bu sanal dünyayı dijitalleşmeyle yapıyorlar. Evrende bir şeyin her şeye, her şeyin bir şeye bağlantısallığı var. Gelinen nokta şu ki, her şey dijitaldir tezi kabul ediliyor. Madde dâhil her şey dijital olarak kabul ediliyor.” dedi.
“Elmaya somut bakan çekirdeği, soyut bakan çekirdeğin içindeki elmayı görür”
Online gerçekleştirilen toplantıda Tarhan; “Elmaya maddi gözle, somut gözle bakan elmanın içindeki çekirdeği görür. Soyut gözle yani akıl yürüterek bakan ise çekirdeğin içindeki elmayı görür. Kitapların arkasında bulunan hologramlarda kitabın bütün künyesi bulunuyor. Kitabın kendisiyle küçücük yapıdaki hologram aynı şeyi gösteriyor. Hologramın %90’ı kesilse ve ’u kalsa yine de o kitabın künyesi lazer okuyucu sayesinde titreşim ve dalga boyu hesaplanarak öğreniliyor. Karekod da hologramla aynı işlevi görüyor. Karekoda işlenen bilgiler salınım ve titreşim yoluyla bilgisayar ve telefona aktarılıyor. Bu tamamen havadaki unsurların taklidiyle oluşuyor, hava olmayan yerde mesela uzayda kullanılamıyor. Uzayda radyo dalgalarının kullanılması için aref dalgaları var. Uzayda belli bir kilometreyi aştıktan sonra hava tanecikleri olmadığı için radyo frekansı işlemiyor.” dedi.
“Evren maddeden değil enerji formundan oluşuyor”
Kâinatta boşluk olmadığına dikkat çeken Tarhan, evrenin maddeden değil enerji formundan meydana geldiğini aktardı. Tarhan; “Kâinatta boşluk yok. Bir atomun %94'ü maddeden oluşuyor. Maddenin en küçük parçası elektronlar. Elektronun içinde enerji iplikçiği var. Evren dediğimiz şey madde değil bir enerji formu. Evrende her şey bir hesap dahilinde işliyor. Hiçbir şey hesap dışına çıkmıyor. Hesap dışına çıktığı zaman bozulma oluyor, çürüme oluyor örneğin bitki büyümüyor, çürüyor. Bitkinin sağlıklı bir şekilde büyümesi için belli bir su, belli bir hava, belli bir kanunlar ve kurallar lazım. Evrende bu kurallar tıkır tıkır işliyor, bitkiler biz farkına varmadan büyüyor, gelişiyor. Bunun kendi kendine işlemesi ayrı bir konu, Tabiat Risalesi’nde var fakat Üstad Hüve Nüktesi’ne buradan bağlantı kurmuş.” ifadelerini kullandı.”
“Havadaki dalgalanmalarla Allah’la bağlantı kurulabilir”
Hüve Nüktesi bölümünde havanın dalgalanmasıyla Allah’la bağlantı kurulabileceği sonucu çıktığına dikkat çeken Tarhan; “Bu bölümde havanın dalgalanmasıyla hareket ortaya çıkıyor deniliyor. Yani Üstad Allah’la bağlantı kurabilirsiniz diyor. O bağlantı nasıl kurulacak? Havada birçok zerre; atom altı parçacıkları, elektronlar ve fotonlar var. Bu parçacıklar sesin yayılmasını sağlıyor. Havanın %80’e yakını azot, %20’si oksijen, çok az bir kısmı da argondan oluşuyor. Azot toprak, insan vücudu gibi birçok farklı maddede bulunuyor. Azot havada serbest bir şekilde dolaşırken bir anda mesela şu odada onlarca televizyon kanalı, radyo frekansı uçuşuyor. “Hû” dediğimiz zaman ağzımızdan çıkan ses bu sayede naklediliyor. Onun dışında aynı anda o ses ışığı, renkleri, radyo frekansını, mikrodalgaları naklediyor. Burada karbondioksit, oksijen, azot olmadığı zaman nakil olmuyor. Havadaki atomcuklar hem enerji hem görüntü ve sesi nakledilebiliyor.” şeklinde konuştu.
“Havanın dalgalanması keşfedilmeden önce Bediüzzaman eserinde buna işaret etti”
Yeni kurulan sanal evren Metaverse hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, bu evrenin havanın dalgalanması sayesinde kurulabildiğini ve bilimsel olarak keşfedilmeden önce Bediüzzaman’ın eserinde buna işaret ettiğini aktardı. Tarhan; “Facebook’un yeni adı olan Metaverse evren üzeri demek. Metaverse ile yeni bir sanal evren oluşturuyorlar. Bu evrende çarşı, pazar olacak insanlar orada gezecek, dolaşacak kendi kimliğiyle alışveriş yapacak, kripto paralar kullanacak, blockchain gibi hafızalara da kayıtlı olacak. Bu sanal dünyayı dijitalleşmeyle yapıyorlar. 3D yazıcıyla bir kalemin titreşim ve salınım kodlarını bilgisayara yüklediğinizde karşı taraftan bu kalemin aynısını üretebiliyor yeni teknoloji. Üsküdar Üniversitesi’nden Bilgisayar ve Yazılım Mühendisliğindeki öğrenciler 2018’de çektirdiğim beyin MR’ını kullanarak beynimin üç boyutlu halini bana hediye ettiler. Burada sihirli kelime 13. Söz’de de ifade edildiği gibi ‘havanın teveccühü’ yani dalgalanması. Bu eser 1926’da yazıldığında yalnızca ışık dalgalarının teveccühü biliniyordu.” dedi.
“Melek ve şeytan iyicil ve kütücül ışınsal varlıklardır”
Kur’an’da bilimsel kavramların direkt açıklanmadığını fakat işaret edildiğini ifade eden Tarhan, melek ve şeytan olarak kabul edilen varlıkların farklı bir mahiyette olabileceğini aktardı. Tarhan; “Melek, cin ve şeytan bunlar ışınsal varlıktır. İmam-ı Rabbani Hazretleri diyor ki; “Gökten bir iğne atsan bir ruhaniye değmeden yere düşmez.” Bizim radyo dalgaları dediğimiz, yüksek ihtimalle hepsine nezaret eden bir melek var. Kur’an’ı Kerim’de fotonlar melek olarak tarif ediliyor. Kur’an’ı Kerim’de atom altı parçacıklar var diye yazmaz ama onu bir misalle açıklar. Tanımlamalar yaparak, isimlendirerek bu şekilde bize aslında onların etkisini de anlatmış oluyor. Aslında bizim melek, şeytan dediğimiz şeyler iyicil veya kötücül ışınsal varlıklardır. Elektrik, çekme, itme, aydınlatma özellikleri de aynı ses dalgaları gibi bir dalga çeşididir. Çekimin bir dalga olduğu, temel güç, dalga boyu, salınım ve titreşim olduğu 1920’lerde bilinmiyordu ama Bediüzzaman eserinde bu bağlantıyı kuruyor. Levh-i Mahfuz evrensel veri tabanıdır. Âlem-i Misal de misal âlemi yani ayrı bir evrendeki sanal bir âlem, sanal evren anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.
“Evrende bir şeyin her şeye, her şeyin bir şeye bağlantısallığı var”
Son araştırmalara göre evrendeki her şeyin dijital kabul edildiğine dikkat çeken Tarhan, Metaverse ile sanal âlemin yani Alem-i Misal’in varlığının açıklandığını ifade etti. Tarhan; “Kuantum bilinç alanında yapılan son çalışmalara göre, bilinçte hiçbir şeyin yok olmadığı ortaya kondu. Ölüm ile bile hiç şey bitmiyor, hiçbir bilgi yok olmuyor. Öldükten sonra farklı bir enerji bandına geçiyoruz. Bir bilgi beyine kaydedildikten sonra beynimiz kapalı çevrim çalışıyor zannediliyordu ama beynimizin açık çevrim çalıştığı ortaya kondu. Evrende bir şeyin her şeye, her şeyin bir şeye bağlantısallığı var. Gelinen nokta şu ki: Her şey dijitaldir tezi kabul ediliyor. Madde dâhil her şey dijital olarak kabul ediliyor. Mesela elimdeki kalem dijital, hava, insan, ruh kısacası her şey dijital. O halde dijitalleştirilen her şey hesaplanabilen şeyler olmalı. Her şey dijitalse dijital, akıllı tasarım lazım. Evrende görünmeyen bir güç, görünmeyen bir gerçeklik var. İnsandaki hafıza kuvvetinin karşılığı Levh-i Mahfuz, hayal kurma gücünün karşılıklarından biri de Metaverse. İnsanoğlu yeni bir sanal evren oluşturuyor, hepimizin avatarı olacak. Bu hayal gücü Âlem-i Misalin yani sanal âlemin varlığını gösteriyor. Evrensel veri tabanı, evrensel görüntü tabanı Levh-i Mahfuzu gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Muhabir: Esmanur Tuna
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)