“Felsefe Nedir? üzerine “İyi ki Felsefe” söyleşisi gerçekleştirildi

Zoom üzerinden, çevrimiçi olarak “Felsefe nedir?” konulu söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide Üsküdar Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Baver Demircan programın moderatörlüğünü üstlendi. Mimar Sinan Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Doç. Dr. Mehmet Şiray ve Üsküdar Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Doç. Dr. Çiğdem Yazıcı söyleşiye katıldı. Konuk Doç. Dr. Mehmet Şiray felsefenin tanımlamasına, ölümle felsefe arasındaki ilişkiye ve Epikür felsefenin genel hatlarına değindi.

Doç. Dr. Mehmet Şiray: “Ölümü alt eden sevgidir”

Felsefe nedir? Sorusuna kati bir cevap, bir tanım verebilecek pozisyonda değilim diyen Şiray; “Ama biz felsefeciler bu soruya şu ya da bu şekilde iştigal ediyoruz. Felsefe nedir? denildiğinde bazıları Eleştirel ve özgür düşünce yöntemi diyebilir, felsefe sorgulamaktır diyebilir, soru sorma, cevap verme sanatıdır diyebilir. Tabi bunların hepsi felsefenin ne olduğuna dair bir şeyler söylüyor olabilir. Ancak ben meseleyi birazcık Hadot üzerinden anlatmaya çalışacağım. Ve aslında bakarsanız “Felsefe nedir?” sorusuna verdiği cevap ilginç. O diyor ki Felsefede korkularımızı yenecek bir şeyler olduğunu söylüyor. Hadot, korkmamayı öğrenmek, gündelik hayatın sıradanlığından veya sıkıntılarından giden zamanın ötesine geçmek ve zamanı da bir şekilde bu anlamıyla ötelemektir. Nasıl yaşamak gerektiği sorusuna Hadot, Stoacılar ve Antik Yunan’ın bir bölümü için çok önemli bir soru olduğunu söylüyor. Bu sorununda doğrudan insanın ölümlü olmasıyla alakalı olduğunu iddia ediyor. İnsan ölümlü bir varlık fakat bununda bilincinde olan bir varlıktır.” dedi.

“Ölümü sadece bedenin ölümü gibi düşünmemek lazım”

Bütün bu akıl yürütmelerinin felsefeye yetmediğine değinen Doç Dr. Şiray; “Felsefenin bizi daha akıllı yapacağına dair bir iddiam yok. Ama felsefe belli bir biçimde belki de Hadot’nun söylediği gibi ölüm korkusunu yenmemize ve bize özgürleşmemiz için yol açıcı bir yol öneriyor ise bundan mahrum kalmanın çok anlamlı olmadığını söylemem gerekir. Bütün bu akıl yürütmelerin felsefeye yetmediği felsefenin burada kendisini durdurmadığını söyleyebiliriz. Çünkü en azından her birimiz bu sorularla yetinmeyip ölümün her halükarda, her gün varlığını hissettiğimizi söyleyerek felsefeye ihtiyaç duyarız. Tabi burada ölümü sadece bedenin ölümü gibi düşünmemek lazım.” şeklinde konuştu.    

“Epikür felsefeyi ruhun ilacı olarak tanımlıyor”

Epikür felsefeyi tanımlamasından örnekler açıklayan Şiray;“İlacın nihai amacı ölümün korkulacak bir şey olmadığını bizlere anlatmaktır” diyor. Burada dinlerde bize aynı şeyi söylüyor diyebilirsiniz fakat kurtuluş meselesine Antik Yunan’ın ve Hristiyanlığın verdiği cevapların farklı olduğunu söyleyebiliriz. Epikür, “Tanrılardan çekinmeye gerek yoktur, ölüm korkulacak bir şey değildir, iyiye ulaşmak kolaydır, belaya tahammül etmek kolaydır” diyor. Öğrencisi Lucretius’dan alıntıdır. “ Ölüm korkusu varlığımızın en derinlerine nüfus ederek insan hayatını zehirler. Her şeyi ölümün karanlığıyla gölgeleyerek temiz ve saf bir zevke var olma hakkı tanımaz”. Biraz daha ileriye giderek Epiktetos’un da yine bütün bir felsefeyi ölüm korkusunu sorgulanması haline dönüştürdüğünü de Hadot bize söylüyor. Benzer düşünceleri sadece Antik Yunan’da bulmuyoruz, Hadot, Stoa’nın ve Antik Yunan’ın büyük bir bölümünün böyle bir düşünceyle felsefeyi tanımladığını iddia edecek ama kimi başka filozoflarda da böyle ifadeler buluyoruz.” dedi.

“Felsefenin ilk attığı tohumlardan birisi şüphe etmektir.”

Korkularımızın iyi yaşamanın önünde bir engel olduğunu düşünmenin esasına vurgu yapan Şiray; “Antik Yunan’da Hadot’nun düşüncelerini izleyerek Stoa felsefesinin bir tür insana sadece felsefenin felsefeyi öğretme etkinliği olmadığını ama aynı zamanda insanın kendinden kurtulması gerektiğini ve bunun pratiği olduğunu bize söylüyor. Kendinden kurtulmakla kastedilen insanın geçmişte kalması ya da insanın gelecekte hayal ettiği şeylerin içinde sıkışıp kalması dolayısıyla felsefenin burada çözüm üretmesi gereken şey kendimiz üzerine düşünmek ya da kendimizi feda etmek diyebiliriz.”

“Felsefenin insani bir yaşam sürmeyi öğrenmek olduğunu iddia edebiliriz ve bu açıdan hiç lüks değil.”

Felsefenin geçip gidilen dünya hakkında bir fikir verdiğine dikkat çeken Şiray; “Bu kadar kısa bir sürede ölümlü olduğumuzu düşünürsek esasında Antik Yunanlıların sorduğu soruyu düşünebiliriz. Bu kadar kısa bir sürede insan hayatında ne yapacağımızla ilgili bir soru bu soruyu nasıl değerlendireceğiz? Elbette felsefe geçip gittiğimiz dünya hakkında bir fikir vermektedir işte bu noktada Sokrates öncesi filozoflarda dünyanın esasını da sorgulamakla işe başlamışlardır diyebiliriz. Theoria dediğimiz şeyin ortaya çıkmasına neden olan şeylerden bir tanesidir bu aslında çünkü bu sorgulamaya başladığımız andan itibaren ortaya çıkıyor. Burada bir takım anekdotlar var. Örneğin Hadot’nun Platon’dan yaptığı bir alıntı var. Platon’un akademiden bahsederken “Geometri bilmeyen içeri giremez” dediğinden bahsediliyor. Söz konusu olan sürekli kurgulamak değildir. Tek bir sefer olsa dahi alıştırmaya geçmek diye düşünmek gerekir. “Felsefe lüks bir şey değil midir ?” sorusuna Felsefenin ruhani bir alıştırma olduğunu veya insani bir yaşam sürmeyi öğrenmek olduğunu iddia edebiliriz ve bu açıdan hiç lüks değil.” ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)