Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “21. Yüzyıl liderliğinde duygusal beceriler ön plana çıktı”

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.7271

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TRT’de çalışmaya yeni başlayan personelle bir araya geldi. TRT Akademi tarafından düzenlenen “Online Eğitimler” programında Tarhan, “Liderlik Psikolojisi” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarhan; “Klasik liderlikte sol beyin kullanılıyordu 21. Yüzyıl liderliğinde sağ beyin yani duygusal zekâ, duygusal beceriler ön plana çıktı. Bu durumda ikisini birlikte kullanmak önemli. Sol beyin mantıksal zekâ becerileri sağ beyin ise duygusal zekâ becerileri. Beyin bu ikisini birleştiriyor ve sentez yapıyor. Onun için bu ikisini kullanmak bu yeni liderlik tarzında çok önemli.” dedi.

“Bir olayı incelerken 5N1K yöntemini uygulayın”

Çalışanların yoğun ilgi gösterdiği programda zaman sermayesi için hafızanın önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Hepimizin bir zaman piramidi olmalı. Liderlikte zaman piramidi çok önemli. Zaman bir sermayedir ve zaman sermayesi, para ve finansal sermayeden çok daha kıymetlidir. Parayı kaybedebilirsin yerine bir şekilde geri gelir fakat zaman yerine geri gelmiyor. Onun için Kanadalı bir psikolog hafızanın altı bekçisi diye bir 5N1K yöntemi geliştiriyor. Daha sonra iletişimciler bu yöntemi almışlar ve onlara kalmış. Aslında bu hafızanın altı sadık bekçisi derken beyinde altı tane networkten bahsediliyor. Bunlar ‘kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl ve niçin’ soruları. Bu altı soruya beynimiz bir soru soruyor ve bu şekilde bilgiyi arşivliyor. Kim sorusunun networkünden, nerede, ne zaman, nasıl, niçin networkünü kullanıyoruz beyin o şekilde kaydediyor. Birinden unutursan diğerinden hatırlıyorsun. Eğer hızlı karar verebilmek ve hafızanızın kuvvetli olmasını istiyorsanız bir olayı incelerken 5N1K yöntemini uygulayın. Emin olun o olayı kolay kolay unutmazsınız.” şeklinde konuştu.

“Stresi yönetin, yenmeyin!”

Stres ve kaygının insan üzerindeki etkisine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Streste nesne ve kaygı vardır ama bu kontrol edilebilen bir kaygıdır. Bisiklet kullanmak gibidir. Bisiklet kullanırken kişinin stres seviyesi sıfır ise devrilir ama eğer kişi aşırı stresli ise takla atar. Bu durumda kontrollü stres faydalıdır. Kaygı ise kişinin olaylara karşı duygularını yönetememesi, tehdit duygusunu fazla yaşaması ile ilgilidir. Burada kaygının stres ile benzer tarafı şu şekildedir. Eğer kişi kaygıyı enerji gibi görür ve yönetirse bu şekilde tehditlerden, hata yapmaktan kendini korur ama yönetemezse zihinsel süreçlerine zarar verir. Bu yüzden kaygı, klinik vakaya dönüşebiliyor. Stres hayatımızın her alanında var. Olacaktır da zaten. Stresten kaçınılmaz ama önemli olan onu yönetebiliyor olmak. Bu yüzden stresi yönetin, yenmeyin. Çünkü sıfır streste sağlıklı değil. Öyle olunca vücudu savunamıyor, korunmasız oluyorsunuz. Bu yüzden kontrol edilebilen stres faydalıdır.” ifadelerini kullandı.

“Mantıksal zekâ idealist olmayı yüceltir”

Kişinin liderliğinde vicdani zekâsını da ön plana çıkarması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İnsanda çeşitli zekâ türleri vardır. Duygusal, sosyal, bedensel, mantıksal zekâ ama bir lider başarılı olup da eğer vicdani zekâsı düşükse o lider Hitler gibi bir lider olabilir. Bu yüzden bizim vicdani zekâmızı da yüksek seviyede tutmaya önem vermemiz gerekiyor. Bunlar mesela nelerdir? Mantıksal zekâ idealist olmayı yüceltir. Hayal kurabilen, mantıksal zekaya düşünce üreten, beklenti oluşturan, stratejik ve kalıpların dışında düşünen, kendisine inanan ve güvenen insan duygusal zekâ aktivistidir. Ümitli ve iyimser olabilen, cesaret, empati ve mizah gibi yetenekleri kullanabilen bu kişiler aktivisttir. Duyguları harekete geçirirler. İdealist düşünce olarak çok proje fikirleri ortaya çıkarırlar, duygusal zekâ kendilerini harekete geçirir ve bedensel zekâ iç disiplinlerini sağlar. Hedefe kitlenir, risk azaltırlar. Adanmışlık ve fedakârlıkları vardır. Vicdani zekâsı yüksek olan kişiler bu şekilde iç seslerini rahatça dinleyebilirler. Onlarda şefkat, merhamet duyguları vardır. Ahlaki akıl yürütmeyi kullanabilirler. Bir zalimlik yapmazlar. Alçakgönüllü ve dürüst olmayı başarabilirler. Sosyal zekâda iş birliğine açık olmak, güven verici olmak, kriz yönetimi yapmak, aktif dinleyici olmak, çözüm odaklı olmak, karar verebilmek, başkalarının duygu ihtiyaç haklarını dikkate almak gibi aile bağlarını güçlendirmek için bütün bu zekâ türlerini belli bir oranda kullanabilmemiz lazım. Bunların birini kullanıp, diğerini kullanmazsanız beş bacaklı masa gibi muhakkak sallanmaya başlar.” dedi.

“Karizmatik lider, PR yaparak fikir üretir”

Klasik, karizmatik ve bilimsel liderlerin ödül ceza yöntemleri arasındaki farklardan bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Klasik lider mesela ödül ceza yöntemi olarak ne kullanır? Hemen sarı zarfı uzatır. Onun için ceza esastır, ödül istisnadır. Karizmatik lider bu durumda ne yapar? Hata yapana karşı aşırı hassas davranır. Sezgileriyle hareket eder, hızlı karar verir, cezalandırmayı sever. Bunlar asacaksın, sallandıracaksın diyen tiplerdir ama bilimsel lider ne yapar? Onun için ödül önceliklidir, ceza istisnadır. Ceza yerine yanlış davranışları realist bir şekilde hissettirme yollarını arar. Bu yüzden bilimsel liderler takım lideri olabilirler. Fikir üretmede klasik lider gibi bir ideoloji vardır. Başöğretmen gibi fikir üretir. Karizmatik lider, PR yaparak fikir üretir. Yani tanıtım, propagandayı çok iyi kullanırlar. Kitlelerin bu şekilde duygularını harekete geçirirler. Hükmetmeyi severler. Bilimsel liderlik ise fark ettirmeden fikir üretir. Fikri çalışanlarına kolay vermez. Fikri satın alacak kişiye verir, lüzumsuz harcamaz, yerinde ve zamanında kullanmayı başarır. Tecrübeden yararlanmada ise klasik liderler başkalarının tecrübelerinden faydalanır, iyi bilenle konuşur ve mevcut sağlıklı yürütmeye odaklıdır yani var olan düzeni çok iyi yürütür ama karizmatik liderler ise tecrübelerden faydalanır ancak hızlı karar verir. Literatürden çok sezgileriyle hareket ederler.” ifadelerini kullandı.

“Kötücül parça bizi kısa vadede zengin ve iyi yapar ama orta ve uzun vadede yapmaz”

Hayatta hem mutlu hem de başarılı olmanın öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Hepimizin içinde iyicil ve kötücül birer parça var. Hangisini büyütürsek o kazanır. Kötücül parça bizi kısa vadede zengin ve iyi yapar ama orta ve uzun vadede yapmaz. En azından mutlu yapmaz. Onun için kendimize karşı dürüst olmak çok önemli. İnsanın yaşam felsefesi de bu noktada çok etkili oluyor. Hayatta hem mutlu hem de başarılı olmak gerekir. Tek başına başarılı olmayı öğretmek yanlış. Hem mutlu ol hem başarılı ol. Bu ikisini bir arada yürütebilmek iyi insan olmakla çok yakından ilgili. Bunu zaten şu anda Harvard 2015’te ders olarak koydu. Pozitif Psikolojiyi. 2018’de Yale Üniversitesi koydu. Biz Üsküdar Üniversitesi olarak 2013’te koymuştuk. İyilik bilimi. Geçen mart ayında da New York Times’da bu ders haber yapıldı.” şeklinde konuştu.

“Güçlü olanın yanında olmak başarının şartı değildir”

İnsanın yaptığı işe olan inancının başarısı üzerindeki etkisinden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Gandi’ye ‘sen koskoca İngilizlere karşı nasıl mücadele edeceksin silahın yok, hiçbir şeyin yok nasıl yapacaksın?’ diye soruyorlar. O da şu şekilde cevap veriyor ‘ben de ilk başta dedim tek başıma ne yapabilirim ki diye fakat sonra yanında tanrı olan kimse azınlık değildir diye düşündüm’ diyor. Bu yüzden tek kişilik çoğunluk demişler Gandi’ye. Yanında tanrı olan kimse azınlık değildir. Ben doğru bildiğimi yaparım, inançlarım gereğini yaparım diyor ve bu şekilde 200 senelik İngiliz egemenliğini oradan kaldırıyor. Onun için bir ara onun da morali bozulmuş sonra baktım geçmişte ‘tarihte hep dürüst, ilkeli, sabırlı ve idealist olanlar kazanmış. Ben bu özelliklerimi korudukça kazanacağım’ demiş ve öyle devam etmiş. Aslında başarının sırlarından birisidir bu. Birincisi insanın yaptığı işe inanması, ikincisi ise çok çalışması. Ben bir gün bir toplantıda başarının 3 faydası diye bir şeyi nakledecektim üçüncü maddeyi unuttum. Birincisi işte çalışkan olmak, ikincisi dürüst olmak, üçüncü neydi diye düşünürken oradan rektör arkadaşlardan birisi dedi ki ‘Türkiye’de olsa bu üçüncü madde dayın olması olurdu’ dedi. Bu da Türkiye’nin bir gerçeği ama dayılar her zaman değişir. Güçlü olanın yanında olmak başarının şartı değildir. Dürüst olursan Adam Smith’in dediği gibi görünmeyen bir el var, dünyada düzeni sağlıyor. Adaleti sağlayan görünmeyen bir el vardır diyor ya gerçekten de insanın arkasında görünmeyen bir el var.” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)