Dr. Öğr. Üyesi Ünal: “Sosyal Medyada İz Bırakıyoruz”
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Aylin Tutgun Ünal, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü 50. Yıl Cumhuriyet Feridun Tümer Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin gerçekleştirdiği “İstanbul Veli Akademileri” projesi eğitimine konuşmacı olarak katıldı. “Sosyal Medya ve Teknoloji Kullanımı” konusuna ilişkin paylaşımda bulunan Ünal, pandemiyle sosyal medya bağımlılıklarımızda artış görüldüğünü söyledi. Sosyal medya bağımlılığını psikolojik sorun olarak ele alınması gerektiğine vurgu yapan Ünal, sosyal medya paylaşımlarına dikkat edilmesi gerektiği, sosyal medyada iz bıraktığımız hatırlatmasında da bulundu.
Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün desteğiyle gerçekleştirilen seminerde ele alınan; sosyal medya okuryazarlığı, sosyal medyanın bilinçli kullanımı, dijital sağlık okuryazarlığı konularına veliler yoğun ilgi gösterdi.
“Bağımlılık giderek artıyor”
Dr. Aylin Tutgun Ünal, önceden sosyal medya bağımlılığının orta seviyelerde olduğunu fakat pandemi döneminde artık daha ileri boyutlara ulaştığını belirtti. Ünal; “Sosyal medya dünya genelinde yoğun bir şekilde kullanıyor. Özellikle genç kuşaklar, üniversite öğrencilerinin bulunduğu 20 ila 40 yaş aralığı yoğun bir şekilde sosyal medyayı zaten kullanıyordu. Pandemi dönemi ile birlikte evde geçirilen sürenin artmasıyla sosyal medya kullanımı daha da arttı. Öğrencilerin, velilerin, her yaş grubunun evde kalmanın verdiği durumdan dolayı iş yapma şekilleri değişti. Bir yandan tüm sektörlerin yanında, öğretmenler de Zoom’dan öğretim yapmaya başladı. Zaman ve mekân kavramı birbirine karıştı. Bu durum bir yanda da bizi bekleyen tehlikeler doğuruyor. Son zamanlarda araştırmalarımızda sosyal medya bağımlılığı seviyelerini ölçtüğümüzde orta seviye bağımlılık söz konusuydu fakat giderek artıyor. Bu bağımlılıklarla birlikte psikolojik sorunlarla da karşı karşıyayız.” Dedi.
Sosyal medyanın 4 boyutu!
Sosyal medya bağımlılığını tanımlamanın dört boyutu olduğunu vurgulayan Ünal; “Yaptığımız kuşak araştırmalarında orta seviyede bir sosyal bağımlılık olduğunu hatta genç kuşakların yüksek seviyeye doğru yaklaştığını bulguladık. Sosyal medya bağımlılığını psikolojik sorun olarak ele almak gerekiyor. 10-15 yıl önce araştırma yaparken internet bağımlılığının yatılı olarak tedavi edildiğini Kore’de böyle bir çalışma olduğunu duymuştum ve ilgimi çekmişti. Şu anda sosyal medya bağımlığını Kore gibi diğer bazı ülkeler yatılı olarak tedavi ediyorlar. Ülkemize baktığımızda ayaktan hizmet veren kliniklerimiz var. Bu çok ciddi bir sorun. Önleyici çalışmalar yapmamız gerekiyor.” Dedi.
Sosyal medya bağımlılığı tanımlandığında dört boyutu olduğuna vurgu yapan Ünal şu değerlendirmelerde bulundu: “İlki, ‘meşguliyet’ yani sizi zihinsel olarak devamlı bağlı kılan bir durum. ‘Paylaşımım kaç beğeni aldı? Profilime kimler baktı?’ gibi merak etme durumları var. Bir diğer boyut, ‘duygu durum düzenleme.’ Moraliniz bozulduğunda sosyal medyanın o problemden uzaklaştıran etkisi. Kişiler geçici olarak o problemi unutup mutlu oluyor. Bu durum haz verdiği için devam ediyor. Bu da bağımlılık seviyesine geliyor. İşleriniz aksıyor, kişilerle sosyalleşemiyorsunuz. Arkadaş çevresinden tutun ailelerin birbirine vakit ayıramaması söz konusu oluyor. Bunu çift yönlü düşünmek lazım anne baba da sosyal medyada fazla vakit geçiriyorsa çocuklarını ihmal etme durumu oluşuyor. Bu gibi sorunlara yol açıyor sosyal medya bağımlılığı. Diğer yandan, ‘tekrarlama’ boyutu, azaltmak isteyip azaltmamak, diğeri de ‘çatışma.’ Az önce söylediğim gibi yüz yüze iletişimin yerine sosyal medya iletişiminin cazip gelmesi. Sosyal medya kullanımı aile içi iletişime engel olmamalıdır. Önce kendimiz bilinçli kullanacağız sonra çocuklarımıza anlatacağız. Dünyayı değiştirmek için kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. Kendimiz sosyal medyayı bilinçli kullanıp etrafımıza doğrusunu anlatabiliriz.”
“Sosyal medyada iz bırakıyoruz”
Konuşmasına sosyal medya okuryazarlığı bilinci ile devam eden Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Sahte hesaplara karşı dikkatli olmalıyız. Yeni açılmış hesaplara özellikle dikkat etmeliyiz. Kargaşa dönemlerini çok kullanıyorlar. İçerik paylaştığında, örneğin ‘Aşı bulundu’ paylaşımı yapılıyor. Bu haber başka yerde var mı diye kontrol etmemiz lazım. Anında paylaşma isteğimizi dizginlememiz gerekiyor. Olumsuz duygular yerine olumlu duyguları paylaşmamız gerekiyor. Sizin paylaştığınız bir içerik başkasını duygusal olarak etkileyebiliyor. Buna ‘duygusal bulaşma’ diyoruz. Olumsuz içerikler olumluya göre dört kat daha fazla yayılıyor. Etik değerler var. Örnek vermek gerekirse yaşlılarımız evden çıkamadı. Bu durumu karikatürize edenler var. Dışarıda fotoğraflarını çekenler oldu. Sosyal medyanın eğlencesinden yararlanmak olumlu bir şey fakat izin almadan fotoğraf çekmek etik değil, dikkat etmemiz gerekiyor. Diğer yandan paylaştığımız içeriklerin iz bıraktığını unutmayalım. Acele bir şekilde düşünmeden bir şey paylaşmayalım. Örneğin, işe alımlarda kişilerin sosyal medya paylaşımlarına bakılabiliyor. Küresel anlamda görünür şekilde iz bırakıyoruz. Bilinçli olarak kullanmamız gerekiyor.” Şeklinde konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)