Prof. Dr. Atasoy'dan ABD'nin iddialarına tokat gibi yanıt!

Prof. Dr. Sevil Atasoy

Dünyanın akışını tamamen değiştiren Covid-19'a uluslararası alanda tüm sağlıkçılar çare ararken özellikle ABD'den yükselen Çin'e yönelik suçlayıcı iddialar uzmanlar tarafından çürütülmeye devam ediyor. Bu kez de konuyu Çin'i yakından tanıyan ve bilimsel çalışmalarını ilgiyle takip eden bir uzman ile konuştuk.

Uzun bir süre yaşanmış gerçek suç hikâyelerinden yola çıkarak oluşturulan "Kanıt" adlı programı sunan ve zekice yapıldığına inanılan cinayet, hırsızlık gibi birçok suç olayının nasıl çözüldüğünü ortaya koyan Adli Tıp Uzmanı ve Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, Covid-19 virüsüne ilişkin komplo teorilerini ve Çin'e yönelik suçlamaları değerlendirdi.

-ABD'nin Çin'e yönelik birtakım suçlamaları var, Covid-19 virüsünün yapay olduğuna ve Wuhan Viroloji Enstitüsünden çıktığına dair… Siz virüsün yapay olduğunu düşünüyor musunuz?

Yapay olduğunu düşünmüyorum. Düşünmeye yol açacak herhangi bir kanıt görmedim çünkü. Nitekim yapay olduğunu iddia edenler, ellerinde çok miktarda kanıt olduğunu ileri sürseler de 6 Mayıs 2020 itibarıyla henüz hiçbirini paylaşmış değiller. Konu maalesef politik bir malzeme olarak kullanılıyor.

-Bir uzman olarak virüsün yapay olmadığına dair teorik olarak bazı ipuçları varsa eğer tahmin ya da yorumlarınızı paylaşır mısınız?

Yapay olmadığına dair teorinin ötesinde bilimsel yayınlar var. Örneğin "Nature Medicine" dergisinin 17 Mart 2020'de yayınlanan Andersen, K.G., Rambaut, A., Lipkin, W.I. et al. The proximal origin of SARS-CoV-2. başlıklı yayını gibi…

-ABD'deki Tulane Üniversitesi'nden Virolog Robert Garry virüsün kaynağının "doğa" olabileceğini açıkladı. Nasıl yorumlarsınız?

Robert, az önce sözünü ettiğim "Nature Medicine" yayınında yer alan araştırıcılardan biri. Uluslararası bir araştırıcı ekibi virüsün açık kaynaklarda bulunan genomik özelliklerini karşılaştıran matematiksel bir modelle bu sonuca vardılar.

-Virüsün Wuhan'dan önce Amerika, Fransa gibi diğer ülkelerde de görüldüğü konuşuluyor.

6 Mayıs günü "Le Canard Enchaîné" adlı yayın organı, Fransa'nın Beycin Büyükelçisi Laurent Bili'nin 2019 yılı Aralık ayında gerek Fransa Cumhurbaşkanı Emannuel Macron'u, gerekse Dışişleri Bakanı Jean-Yves LeDrian'ı Wuhan'daki koronavirüs tehlikesi açısından uyardığını ancak yönetimin girişimde bulunmadığını yazdı. Fransa'nın resmi olarak kabul ettiği üç olgudan ikisi Wuhan'dan gelen iki Çinli turist, diğeri Çin kökenli bir Fransızdı.

-Covid-19 nedeniyle vefat eden bir hasta üzerinde otopsi gibi çalışmalar yapılıyor mu, yapılmalı mı? Bu çalışma ne gibi veriler elde etmemizi sağlar?

Evet, yapılıyor ve giderek artıyor. Elde edilen veriler, hastalığın mekanizması ve ölüm nedenini saptamanın yanı sıra erken tanı ve etkili tedaviye büyük fayda sağlayacak, ayrıca enfeksiyon sonrası karşılaşılabilecek tehlikeler hakkında ipuçları verecektir. Özetle; kapsamlı ve ayrıntılı bir otopsinin yerini tutacak başka bir yöntem bulunmuyor.

-Virüsün insandan değil de hayvanlardan bulaşma ihtimali nedir sizce?

Bir hayvandan doğrudan insana, ya da aradaki bir başka konak üzerinden, örneğin yarasadan pangoline, orada insana geçmiş olabilir. Ancak bu geçiş on yıllar öncesinde de gerçekleşmiş olabilir. Virüs, yerleştiği insanın bedeninde mutasyona uğrayarak bugünkü ölümcül şeklini almış ve o kişiden başkalarına bulaşmış olabilir.

15 Mart'ta dünyada ilk Covid-19 otopsisini yapan Çinli Adli Tıp Uzmanının açıklamalarını paylaşmıştınız. Virüsün Çin'de ilk çıktığı zamanlarda Çinli Adli Tıp Uzmanının çalışmalarını nasıl değerlendirirsiniz?

Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Adli Bilimler Bölümünden Profesör Liu Liang'ın cesaretini ve önderliğini takdir ediyorum, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden iki kişiye 16 Şubat 2020'de otopsi yapmıştır. Otopsi yaptığı koşulların ne kadar tehlikeli olduğunu kendi sözleriyle tekrarlayacak olursam; "Bir nükleer radyasyonun tam ortasında kalmış gibi". "Madem bu kadar tehlikeli neden yaptınız?" diye sorulduğunda, hepimize ders olması gereken bir yanıtı var: "Yapmasaydım utanırdım!" Şimdilerde otopsiler, negatif basınçlı odalarda, ileri derecede korunarak uygulanıyor ve değişik ülkelerde birbiri ardı sıra otopsiler yapılıyor. Dr. Liu Liang, henüz virüsün nasıl etki ettiği ve bulaştığı hakkında pek bir şey bilinmezken bu çok tehlikeli uygulamaya ilk cesaret eden, en azından batı dünyasının bildiği ilk hekim olarak tarihe geçmiştir. Onu takdir etmemek mümkün değil.

-Genel olarak Adli Tıp Uzmanlarına bu gibi durumlarda ne gibi görevler düşer?

Mutlaka otopsi yapmalı ve bulgularını hızla dünya ile paylaşmalılar.

-Bu tip aniden ortaya çıkabilen salgınlara karşı ülkelerin ne gibi çalışmalar ve yatırımlar yapması gerekir?

Virüsler, bakteriler, toksinler birer biyolojik silah olarak kullanılabilir. Bunların eldesi kimyasal silahlardan daha kolay ve daha ucuzdur. Sadece insanları değil, hayvanları ve bitkileri öldürmekte kullanılabilir. Hititlerin M.Ö. 14. Yüzyılda hasta koçları düşmanlarına gönderdiği biliniyor. Tarihte su kuyularına atılan çürümüş insan ve hayvan bedenleri ile bir gemiden diğerine küp içinde fırlatılan zehirli yılanlarla ya da vebalı asker ölülerini kuşattıkları liman kentlerine mancınıkla fırlatarak savaş kazanan olmuştur. Biyolojik silahlara karşı her zaman hazırlıklı olmak gerekir. Nitekim pek çok ülke bu alanda, örneğin saldırıyı dakikalar içinde saptayacak dedektörler üzerinde çalışan araştırma laboratuvarları kurmuş, koruyucu önlemler açısından toplumun farkındalığını arttıracak çabalar içine girmiştir.

-Son olarak Çin'in sağlık hizmetlerini ve tıp alanında aldığı önlemleri, başarısını nasıl değerlendirirsiniz?

Mesleğim nedeniyle Çin'in adli bilimler alanındaki gelişmelerini yakından izlerim. Örneğin; adli tıpla ilgili uygulamaları M.Ö. 3. Yüzyılda Qin Dönemi'ne kadar gider. Mezar taşları üzerine "Asılarak Ölüm" ya da "Gasp Bağlantılı Şiddet ile Ölüm" diye kayıt düşmüşler. 1200'lerin ilk yarısında yaşamış olan ve Çin Adli Tıbbı'nın atası kabul edilen Song Ci'nin ünlü Xi Yuan Ji Lu (Hataları Yıkamak) kitabı, tarihte bu alanın ilk sistematik adli tıp kitabıdır. Çok sayıda Çinli meslektaş tanıma fırsatım oldu. Günümüzde Çin Adli Bilim Uzmanları, özellikle yüz tanıma ve genetik analizler konusunda çok ileriler. 1980'lerden bu yana olay yeri incelemede kullandıkları yüksek teknolojiye dayalı yöntemler, suçluları yakalamada onları dünya lideri olma noktasına hızla taşımakta.

Röportaj: Tülin Tonkuş

Kaynak: CRI TÜRK

Haberin linki: https://www.criturk.com/haber/ozel-haber/prof-dr-atasoydan-abdnin-iddialarina-tokat-gibi-yanit-147531