Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Genler kader değildir”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan Masterson Enstitüsü Türkiye’nin gerçekleştirdiği Masterson Yaklaşımı ve Kişilik Bozuklukları Konferansına konuşmacı olarak katıldı. Tarhan, Nöropsikoanaliz neler vaad ediyor? Konusunda katılımcılara önemli bilgiler paylaştı.
Taksim Elit Word Otel’de gerçekleşen konferansta Tarhan, 21. Yy becerisi aktif öğrenme konusuna değindi. Psikoterapinin gelişiminin üç aşamada olduğunu belirten Tarhan bu aşamaların kartezyen dönem, pax medilo ve kanıta dayalı psikoterapi olduğunu ifade etti.
“Beyin sessiz bir organ değil”
Beynin sessiz bir organ olmadığına dikkat çeken Tarhan “Bugüne kadar bir efsane vardı. Beynimizin yüzde 10’unu kullanıyor diye. Aslında böyle bir şey yok. Üretirken konuşurken ve düşünürken beynimizin 3’te 2’sini kullanıyoruz. Beyin sessiz bir organ değildir” şeklinde konuştu.
“Sol beyin mantık, sağ beyin duygu odaklı”
Sağ beyin ve sol beynin farklılıkları hakkında bilgiler veren Tarhan, kişilerin ön beynini kullanması durumunda bu farklılıkların azalacağını söyledi. Sol beynin daha çok mantık ve muhasebe olarak çalıştığını ifade eden Tarhan, sağ beynin ise duygu odaklı çalıştığını eğer ön beynin çalıştırılmazsa erkek ve kadınların bay mantık ve bayan duygu olarak kalacaklarının altını çizdi.
Kadın beyni ile erkek beyninin stres anında gösterdikleri tepkilerin farkına dikkat çeken Tarhan, “Kadın beyni stres anında paylaşarak rahatlamaya çalışır, erkek ise stres anında kendi kabuğuna çekilir. Bir anaokulunda yapılan gözlemde oyun oynarken yere düşen çocuğa kız çocuklarının yardım ettiğini erkek çocukların ise oyunlarına devam ettiği gözlenmiştir” dedi.
Erkekler mantıkçı davranmaya çalışmazsa benmerkezci olur diyen Tarhan sözlerinin devamında şunları söyledi “uzamış ergenlikler oluyor. Erkek evleniyor ama kafasına göre yaşamak istiyor. Albert Einstein Nobel fizik ödülü sahibi IQ seviyesi çok yüksek ama evliliğinde mutlu olamıyor. Bunun sebebi ise benmerkezci olması. Frontal bölgenin güçlendirilmesi kadın ve erkek düşüncelerini eşitler” diye belirtti.
“Genler kader değildir”
Kişilerin genlerine göre kader belirlemesinin yanlış olduğunu ifade eden Tarhan, “genler kader değildir, değiştirilebilir. Kişilerin pek çok hastalığa yatkın genleri bulunuyor. Örneğin akciğer kanserine yatkın geni bir kişi sigara içmezse, alkol almazsa ona uygun yaşarsa o gen uyur. Ama yaşaması gerekenin tam tersi şekilde yanlış yaşarsa, o gen aktifleşir. Genlerde yaşam stili çok önemli. Kişi stresli yaşıyor ise DNA hızlı bölünüyor. Hayvanlar da bile hızlı hareket kabiliyeti olan çita, aslan gibi hayvanlar ortalama 20 yıl gibi yaşarken, fil, kaplumbağa gibi yaşamını yavaş sürdüren hayvanların daha uzun süre yaşadığı gözlemlenmiştir” şeklinde konuştu.
“Terapi odası güven odasıdır”
Terapi ve terapistin önemine işaret eden Tarhan, terapist beyinde biyolojik bir değişim yapıyor diyerek halk arasında derdimi bir başkasına anlatmakla terapiste farklı olduğunu söyledi. Tarhan, terapi odalarının güven odaları haline getirilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi “kişi terapiye geldiği zaman kendini güvende hissetmeli, terapi odası güven odasıdır. Beyin kendini bu konuda programlıyor. Hasta terapistin dediklerine inanırsa uyguluyor” diye konuştu.
Programın sonunda Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a katılımlarında dolayı hediye taktim edildi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın konferans özeti:
Nöropsikoanaliz Neler Vaad Ediyor?
"Psikoanaliz ve psikoanalitik psikoterapilere esas olan psikopatoloji ile nörobilimin öngördüğü psikopatoloji arasında farklılık ve benzerliklerin önemli bir araştırma konusu olduğu bilinmektedir.
Psikanalizle uğraşanlarda oluşan psikolojik indirgeleyicilik, Biyolojik Psikiyatri ile uğraşanlarda görülen biyolojik indirgeyiclik “Hakikati arama çabası” olan bilimsellikle örtüşmemektedir.
Bu sebeple yeni bilimsel bilgilerle Freud’un öngördüğü ve tekamül eden psikanaliz disiplini arasında doğrulanan, yanlışlanan bilgileri ortaya çıkarmak bu arada yeni tedavi yöntemlerini işleyişe sunmak mümkün olabilecektir.
Hastalıkların beyinsel karşılıkları incelenirken yeni bilimsel bilgilere göre “konnektom” kavramı dikkati çekiyor. Beynin en önemli özelliği bağlantısallığı olan bir organdır ve evrenle bağlantısallık ilişkisi kurabilmektedir.
Ayna nöronların keşfi zihin teorisinin ve teori teorisinin tanınması soyut düşünce becerisinin nasıl geliştiği ile ilgili bize bilgi verebiliyor.
Psikanalizin sadece tarihsel bir analiz ve tedavi yöntemi olmadığı günümüzde de beyinde fMRI, QEEG, PET, MEG, rCBF, gibi nörogörüntüleme çalışmaları ile test edilebilir hale gelmiştir. Duyguların proses eden beyin alanları nöropsikanalizin bilimsel timeline katkı sunmaktadır. Empatinin, agresyonun, aşık olan kişilerde duyguların nörokimyası bize ufuk açmaya başlamıştır.
Transferans, Kontrtransferans, Bilinç, bilinç altı, topoğrafik model gibi kavramlarıın psikodinamik açıklamaların nörodinamik karşılıklarını konuşmak artık nörobilimin en ilgi çeken alanı oldu. Ttransferans kavramı, duygu aktarımı ile ayna nöronların ilişkisi, Obsesif Kompulsif Bozuklukta tekrarlayan davranışların analizi tanı ve tedavide bize ne katacağı konuşmaya değer gözükmektedir."
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)