Prof. Dr. Güngör: “21 Mart’ın Güzel, Simgesel Bir Değeri Var”

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen Türk Dünyası ve Toplulukları Haftası Özel Programı’nın konuğu oldu. “Geçmişten Günümüze Türk Kültüründe Nevruz” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güngör; “Biz bu doğanın içinde yaşıyoruz. Bu anlamda yılda bir kez de olsa doğayı hatırlamak, doğa sevgisini hatırlatmak için 21 Mart’ın güzel simgesel bir değeri var.” dedi. 


 Nevruz, Türk geleneksel kültürünün önemli bir değeridir” 

Nevruzun anlamı ve neden kutlandığına değinen Güngör; “Nevruz, Türk dünyası ve Türk kültürünün çok güzel geleneklerinden biridir. Nevruzla ilgili çok çeşitli rivayetler vardır. Asya kıtasının ortak bir değeri, ortak bir kültürel geleneği gibi geliyor. Eski Türklerde var, Rumlarda var, Göktürklerde var. Aslında Orta Asya’da ve Asya’da Türklerin neredeyse ayak bastıkları hemen hemen her yerde Nevruz bir şekilde kutlanıyor. Nevruz, Türk geleneksel kültürünün çok önemli simgesel bir değeridir. Farklı ülkelerde farklı isimlerle anılmış ama ortak nokta şu ki eskilerden beri mutlaka bir şekilde Nevruz kutlamaları çok coşkulu olmuştur. Baharın gelişini kutlamışlar, yeni bir dönemin başlamasını kutlamışlar, yeşilliği kutlamışlar, yeryüzünün yeşillenmesini kutlamışlar, güneşin parlamasını kutlamışlar. Tabii eski Türklerin, Asyalıların doğayla çok iç içe olmaları bugün bizim yaşadığımız gibi değildi. Onlar doğanın çok içindeydiler. Kültürel gelenekleri, inançları doğayla çok iç içeydi. Biz bu doğanın içerisinde yaşıyoruz. Dolayısıyla bu anlamda yılda bir kez de olsa doğayı hatırlamak, doğa sevgisini hatırlatmak için 21 Mart’ın güzel bir simgesel değeri var.” ifadelerini kullandı.

Hem mutlu oluyorsunuz hem baharı kutluyorsunuz” 

Nevruz ritüellerinden de bahseden Güngör; “Danslar, dualar, bir yerlere belirli şeyler gömmeler, birtakım çiçekleri toplamak, hediyeler, kurban kesmeler... O kadar çok ritüel var ki. Bahar geliyor diye kurbanlar kesilip, adaklar adanır. Birtakım kutsal yerler ziyaret ediliyor mesela. Bazı topluluklar mezarlıkta kutlayıp, geçmişte yitip gidenleri de bir şekilde bu kutlamanın içine davet ediyorlar. Muhteşem bir şey aslında. Bahar canlanırken, hayata yeni canlılık getirirken bir yandan da bu vesileyle ölmüş olanları da selamlıyorlar. Onlara da birtakım dualar gönderip, adaklar adıyorlar. Acayip bir gelenek ve bir sosyalleşmek. Bir de bunun moral yanına bakmak lazım. Topluluklarının o kültürel paylaşımı, birlikteliği, o enerjiyi, mutluluğu paylaşmak için müthiş bir birliktelik sağlıyor. Kültürel ritüellerin en büyük özelliği toplumların bir arada yaşamalarını sürdürmelerine yardımcı olmaktır. Hem mutlu oluyorsunuz hem baharı kutluyorsunuz.” şeklinde konuştu.

“Toplumları birbirine bağlayan şeylerden en önemlisi kültürdür” 

Türk dünyası açısından Nevruz’u değerlendiren Güngör; “Nevruz, çok önemli bir kültürel dayanışmadır. Toplumları birbirine bağlayan şeylerden en önemlisi kültürdür. Çünkü o, ortak geçmişte, ortak tarihte, ortak değer paylaşımıdır. Birbirlerini hatırlatmaları bu anlamda çok önemlidir. Dünyanın içerisinde bulunduğu süreç ne yazık ki savaşların, çatışmaların olduğu gergin bir süreç. Böyle gergin bir dünyada köklerimizi hatırlamamız, köktaşlarımızı belli bir ölçüde de olsa bu vesile ile selamlamak hiç kötü bir şey değildir. 21 Mart’ta Orta Asya’ya kadar uzanan bölgede Nevruz kutlanıyor. Bu çok güzel bir şey. Sadece Türkiye Cumhuriyetinde kutlanmıyor. Uzak Doğu’da da, Asya’nın büyük bir kısmında da kutlanıyor. Dolayısıyla toplumları birbirine bağlayabilir ama biz biraz kopukluklar yaşadık. Bir ara kurumsal olarak kutlanmıyordu. Anadolu’da halk arasında belli bir kıpırdama oluyordu sadece. Şimdi yurt düzeyinde biraz daha yayılmaya çalışılıyor.” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)