8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kapsamında “Kadın Semineri” Gerçekleştirildi

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Direktörlüğü ve Sosyal Hizmet Kulübü işbirliği ile düzenlenen "Kadın Semineri" gerçekleştirildi. Online ortamda gerçekleştirilen seminerin açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Karatay yaptı. Seminerde kadın ve kadına yönelik şiddet detaylıca ele alındı.

Dört oturum şeklinde gerçekleşen seminerde Av. Şükran Eroğlu, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri Şube Müdürü Nermin Fügen Özer, Prof. Dr. Özlem Cankurtaran ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Melek Önder konuşmacı olarak yer aldı.

Prof. Dr. Karatay: "İdeolojik kamplaşmalar kadına yönelik mücadeleyi görünmez kılıyor"

Açılış konuşmasında bütün sosyal problemlerin aileyle ve dolayısıyla kadınla ilgili olduğunu aktaran Prof. Dr. Abdullah Karatay sosyal hizmetin uzun yıllardır bu konuyla ilgili çalışmalar yaptığını vurguladı. Sosyal hizmetin kadınların yaşadığı problemlere yönelmeden bütüncül bir bakış açısı ortaya koyamayacağını kaydeden Karatay; "Sosyal hizmetin temel hedefi insanın özgürleşmesine yardımcı olmaktır. Kadınlar sosyal hayatta ki konumlanmalarının çoğunda özgürleşme ve baskı sorunlarıyla karşı karşıya. Sosyal hizmet büyük oranda kadınlar için çalışmalar yapan bir alan. İlk olarak korunmaya muhtaç çocuklar, yaşlılar ve engellilerle başlayan bu harekette her zaman ana kaynak 'kadın' olmuştur. Sosyal hizmetin kadın problemiyle ilgilenmesi güncel değil, ama her geçen gün bu konuda yapılan çalışmalar artıyor. Kadınların sosyal hayatta yer almalarıyla ilgili baskılar her zaman var olmuştur. Bu sorun muhtemeldir ki insanlık tarihi boyunca devam edecektir. İdeolojik kamplaşmalar kadınlara yönelik sosyal hizmet mücadelesini görünmez kılıyor ve anlamını yitirmesine neden oluyor." dedi. 

Şükran Eroğlu: "Kadınların yaşam hakları erkekler tarafından gasp ediliyor"

İlk oturum konuşmacısı İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu, Toplumumuzda kadınların yaşam haklarının erkekler tarafından gasp edildiğini vurguladı. Bu sorunun kadın erkek eşitliğinin kabul edilmesiyle aşılacağını kaydeden Eroğlu; "Toplumda kadının konumuna baktığımızda 21.yy'da kadınların eğitim durumları en fazla ilkokul olarak gözüküyor bu çok üzücü bir durum. İş gücüne katılımda kayıt dışı çalışan kadınların sayısı %40 civarında, yani kadınların emeklerinin güvencesi yok. Kadınlar olarak eşitlik istiyoruz ve bunu başarmak çok zor değil. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti bunu Anayasada sağladı ama bu eşitliği aynı zamanda hayata geçirmek ve kafalarda sağlamak gerekiyor. Hepimizin bu konuda mücadele etmesi gerekiyor, yoksa daha uzun yıllar bu konuyu konuşuyor olacağız." dedi. 

Şükran Eroğlu İstanbul Sözleşmesi Hakkında Bilgi Verdi

İstanbul Sözleşmesi için yanlış algılar yaratılmaya çalışıldığını aktaran Eroğlu, İstanbul Sözleşmesi'nin temelinde Türkiye'de yaşanan bir olay yattığını açıkladı. Eroğlu; "Nahide Opuz, eşinden şiddet gördüğünü 36 defa bildirmiş ve sonuç alamamıştır. Sonunda Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvurmuş, Türkiye tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Türkiye İstanbul Sözleşmesinin hazırlanmasında ön ayak olan ve ilk imzalayan devlettir. İstanbul Sözleşmesi şiddetin olmaması için mücadeleyi öngören bir sözleşmedir. Kadınlar çiçekse o çiçekleri yolmamak gerekir, iyi bakmanız gerekir. İstanbul Sözleşmesi; 'şiddeti önleyeceksin' maddesi koyuyor. Bu yasadan sadece kadınlar yararlanıyor, erkekler yararlanamıyor diye bir şey yok çünkü yasa kadın ve erkek ayırmaz. İstanbul Sözleşmesi şiddetin bütün biçimlerini tanımlayan ve kapsayan bir yasa. Kadın ve çocukların güvence altına alınmasını sağlayan sığınma evleri nüfusumuza göre çok az. Sığınma evlerinin çoğaltılması konusunda özellikle belediyelere baskı yapıyoruz. Şiddete uğrayanları acil ve etkin olarak korumak için tüm birimler koordineli olarak çalışmalı. Çünkü şiddet duran bir şey değil, devam eden ve artan bir şey. Dilimizdeki bazı deyimleri değiştirmeli mesela 'adam gibi' demek yerine 'insan gibi' denilebilir, eşit bir toplum oluşturmak için bunu yapmak zorundayız. Şu anda şiddet Türk toplumunun büyük bir sorunu." ifadelerini kullandı.

Nermin Fügen Üzer ŞÖNİM Hakkında Bilgi Verdi

İkinci oturum konuşmacısı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) Şube Müdürü Nermin Fügen Üzer oldu. Kadına şiddeti 'kadına sadece kadın olmasından dolayı uygulanan orantısız şiddet' olarak tanımlayan Üzer, 18 yaşının altındaki kız çocuklarına uygulanan şiddetin de kadına şiddet kapsamında yer aldığını açıkladı. Üzer; "ŞÖNİM her arandığında ulaşılabilen bir destek hattına sahip. ŞÖNİM'lerde hukuki, psikolojik destek veriliyor, sığınma ihtiyacı varsa sağlanıyor. Kadın herhangi bir karakoldan yardım istediğinde polis bizimle iletişime geçiyor. Kadın konuk evleri; cinsel, ekonomik, sosyal istismara uğrayan kadınları barındıran kurumlardır. Burada kadınlara barınma hizmeti, psiko - sosyal destek, harçlık desteği, hukuki destek veriliyor. ŞÖNİM'de partnerlerimiz olan İŞKUR, jandarma ve polisle koordineli olarak çalışıyoruz. ALO 183 yardım hattımız ile 7/24 ulaşılabilir bir konumdayız.  Şiddetin sorumlusu her ne olursa olsun faildir. Şiddet mağdurlarının şiddetten korunmak için destek alması şarttır. Bir meslek elemanının en önemli özelliği duyarlı olmak olmalıdır. Mağdur için en iyisi uzmanların kararı değil, mağdura haklarını anlatarak kararı ona bırakmaktır. Duygu ve düşüncelerimizi işimize karıştırırsak objektif olamayız. Mağdura müdahale ederken onun tarafından olaylara bakmalıyız." şeklinde konuştu.

 Nermin Fügen Üzer: "Mağdurun Hatası Ne Olursa Olsun Şiddete Maruz Kalmamalıdır"

 ŞÖNİM Şube Müdürü Üzer çalışma ilkelerinin başında ücretsiz hizmet ilkesi olduğunu açıkladı. Kişilerin yardım talep ederken maddi sıkıntı yaşamadığını aktaran Üzer: "İlkelerimizden bir diğeri de şiddete karşı sıfır toleranstır. Mağdur ne yaparsa yapsın şiddete maruz kalmamalıdır. Görevliler birkaç adım sonrayı görmeli, planlamalı ve bunu mağdura da bildirmelidir. Çünkü mağdur o süreçte yalnızca içinde bulunduğu durumu düşünüyor olabilir. Mağdura müdahalede bulunurken ilk adım onu güvenli bir ortama almak olmalıdır. Daha sonra mağdur yalnız bırakılmamalı her daim yanında bir kişi bulunmalıdır, bazı durumlarda intihar vs gibi durumlar yaşanabiliyor. Mağdura ciddiye alınacağına dair güven verilmelidir, karşılıklı güven sağlanmalıdır. Meslek elemanları mevzuatı çok iyi bilmelidir, yönetmeliğe hakim olmalıdırlar. Bilgi güçtür kendinizi donanımlı hissetmek için ona sahip olmanız gerekir. Şiddet görene acıma ve aşırı merhamet yanlış karar almanıza neden olabilir. Baş sorumluluğumuz mağdura umut aşılamak, çaresizlikten kurtulmasına yardımcı olmaktır. Vakaları anlama isteğiyle dinlemeliyiz, karşı taraf bunu çok iyi anlar. Çok kritik vakalarda iki kişi çalışmanızı tavsiye ederim, biri kendisini iyi hissetmezse diğeri müdahale edebilir." ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)