Prof. Dr. Sevil Atasoy: “Covid-19 ile mücadele bir genetik dedektiflik öyküsüdür”
Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgınının insan eliyle üretilen bir sentetik silah olduğuna inanmadığını belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, ancak bu yüzyılda biyolojik saldırılar görülebileceğine dikkat çekiyor. Bu tür olası saldırılara ya da salgınlara karşı önlem alınmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Sevil Atasoy, virüslerle ilgili DNA ve RNA bankaları kurulması ve virüsleri tespit edecek dedektörlerin geliştirilmesi gerektiğine işaret etti. Bu mücadelenin bir genetik dedektiflik öyküsü olduğunu belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Bu bir polisiyedir ve genetik bir polisiyedir” dedi.Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, Üsküdar Üniversitesi Instagram hesabı üzerinden yapılan “Bilimden Sağlığa Korona Özel” yayınına konuk oldu. Gazeteci Şaban Özdemir’in moderatörlüğünde gerçekleşen yayında Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Biyolojik Silahların Dünü, Bugünü, Yarını” konusundaki görüşlerini paylaştı.
21. yüzyıl moleküler biyolojinin yüzyılı
Biyoterörü “İnsanda, hayvanda ve bitkilerde kitlesel ölümlere yol açacak şekilde bakteri, virüs ya da toksinlerin bilerek ve kasten salıverilmesi” olarak tanımlayan Atasoy, “Amaç politik ya da sosyal bir yıkım. Bir önceki yüzyıl fiziğin yıldızının parladığı bir yüzyıldı. 21. yüzyıl biyolojinin, biyologların, moleküler biyologların yüzyılı. Çünkü bu alandaki araştırmalar o kadar hızlı gelişiyor ki bu gelişmeler aynı zamanda teröristlerin de teknik becerilerinin gelişmesine yol açıyor” dedi.
Koronavirüs biyolojik bir silah mı?
Koronavirüsün neden olduğu Covid-19’un insan eliyle üretilen biyolojik bir silah olduğuna inanmadığını belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Bu laboratuvarda çalışan dikkatsiz birine bulaştığını, bu kişinin de etrafına bulaştırdığını düşünüyorum. Kasten üretilen sentetik bir şey olduğuna inanmıyorum. Ama bu yüzyılda biz böyle saldırıları görürüz. Covid-19’la biyoterör görürüz diye düşünüyorum. Çünkü o kadar hızlı mutasyona uğruyor ki aşılar da belki günün birinde buna etki etmeyecek” dedi.
DNA ve RNA veri bankası kurmamız lazım
Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Biz bu yüzyılda bu tip biyolojik silahlarla karşılaşılacağını hayvan, bitki ya da insan olsun bilerek kendimizi geliştirmemiz, farkındalık oluşturmamız ve mutlaka bunlara yönelik bir DNA ve RNA veri bankası kurmamız lazım. Çünkü sadece insanların DNA bankasıyla suçluları yakalamak mümkün olmaz. Bunların bir veri tabanı elimizde olursa eğer ve de teşhis koyamadığımız, ne olduğunu anlayamadığımız bir hastalıkla karşılaşırsa onun vücudundan elde edilen virüs ya da bakteri bu veri tabanı ile karşılaştırılarak ortaklık bulmak mümkün” dedi.
Virüsleri tespit edecek dedektörler üretilmeli
Virüsleri önceden tespit edebilecek dedektörlerin geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Bunun hayatımızda her zaman olacağını bilmek, bunu süratle tespit edebilecek yerli ve milli dedektörler imal etmek, eşzamanlı olarak herhangi bir biyolojik saldırının bitkilere yönelik hayvana ya da insana yönelik herhangi bir biyolojik saldırıyı saniyeler içinde tespit edebilecek dedektör yapabilmemiz lazım. Bunun teknolojisi olabilir çünkü çalışanlar var. O nedenle bunun üzerinde çalışılması gerekiyor. Önce çabuk fark edebilmek, herkese çabuk haber verebilmek, herkesin kendini koruyacak ne gerekiyorsa maske, gözlük, eldiven ve kıyafet yanında bulunmasını sağlayabilmek nasıl bir deprem çantası varsa aynı şekilde bunlara karşı kendimizi o anda koruyacak bir şey lazım. Çünkü bir şehrin üzerine bakteriler ya da virüsler de atılabilir. Çok eski zamanlarda düşman şehirlere ölü fareler ya da ceset parçaları atılmış, istila etmek için. Şimdi de bu tip yöntemler kullanılabilir. Bir de bunların analizini yapabilecek adli mikrobiyoloji ya da viroloji laboratuvarların mutlaka olması lazım” dedi.
Adli Tıp uzmanları bu süreçte çok dikkatli olmalı
Bu süreçte otopsi yapan ekiplerin çok dikkatli davranmaları ve önlem almaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Atasoy, “Her otopsiyi, sıradan ölüm olaylarındaki otopsileri bile Koronavirüs taşıyıcısı ya da hastasıymış gibi görüp öyle otopsi yapmaları yapmak lazım. Adli tıp uzmanları, otopsi salonlarında bulunanlar, otopsi yapanlar, toksikolojik analizi yapan kimyacılar, biyologlar, o kadar çok dikkat etmeli ki çünkü bu muazzam şekilde bulaşabilen bir şey. Herkesin tıpkı yoğun bakım doktorları ve hemşireleri gibi giyinmesi gerekiyor. Yoğun bakım doktoru koronavirüs riskini biliyor ona göre önlem alıyor ama adli tıp uzmanı bunu bilmiyor” uyarısında bulundu.
Koronavirüs otopsileri çok değerli
Koronavirüsten kaynaklanan ölümlerde mutlaka otopsi yapılması gerektiğini kaydeden Atasoy, “Şu anda bulgu açısından hiçbir şey yok. Bu hastalara mutlaka otopsi yapılabilmesi lazım. Eğer yapmadan defnediliyorsa çok büyük bir hata çünkü ancak o şekilde iç organların histopatolojisi ile mikroskobuyla yaptığı harabiyeti çok daha iyi anlayabileceğiz ve hangi organları tuttuğunu ve ne şekilde tuttuğunu anlayacağız. Sadece Koronavirüs vakalarını incelemek üzere belki ayrı bir otopsi salonu yapmak gerekir” dedi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)