Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç: “Tasavvuf ilmini yaygınlaştırmak için çalışmalar yapmalıyız”



Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü sohbet programlarına bir yenisini daha ekledi. Türkiye Cumhuriyeti Cakarta Büyükelçisi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın konuşmacı olarak katıldığı programda tasavvuf ilmine dair önemli bilgiler paylaşıldı.

“Tasavvuf ilmini yaygınlaştırmak için çalışmalar yapmalıyız”

Kılıç, İslam ilminin son zamanlarda bir şey üretemez hale geldiğini belirterek bu duruma üzüldüğünü söyledi. Kılıç; “Tasavvuf ilmi ile hemhal olan bizler, tasavvufu ve dini diğer insanların anlaması için uğraşmalıyız. Tasavvuf ilmini yaygınlaştırmak için çalışmalar yapmalıyız. Tasavvufa çok fazla derecede karşı çıkanların bile Sufi olduklarına şahit olduk. Biz anlatmakla yükümlüyüz. İslam dünyasının bu manada elinde çok fazla fırsat var. Tasavvufu yaygınlaştırmak için bu konunun üzerine düşünmeliyiz. İlkokul eğitimlerinde Yunus’tan, Hz. Mevlana’dan bahsetmeliyiz. Bunu sadece söz ile değil, Düşünüş biçimi olarak çocuklarımıza ilkokuldan itibaren aşılamalıyız. Avrupalı öğrenciler Platon’dan nasıl faydalanıyorsa, bizim çocuklarımız da ecdadımızdan bu şekilde faydalanmalı.” şeklinde konuştu.  



 “Ortadoğu’nun tasavvuf ilmine ihtiyacı var”

Kılıç, konuşmasının devamında dünyada tasavvuf ilmine duyulan ihtiyacı şu şekilde ifade etti: “Bütün Müslüman camiasının tasavvuf ilmine ihtiyacı var. Fakat tasavvufi yaklaşımın modern zamanlarda artan ihtiyacının özellikle Ortadoğu’ya gerektiği kanaatindeyim. Ortadoğu dünya medeniyetlerinin ortaya çıktığı bir yer. Maalesef günümüzde birtakım yanlışlıklar çerçevesinde bu hale getirildi. Fakat unutmayın ki yeryüzü dönüşüm içerisinde bir yerdeki kötü gidişat yüzünden o bölgeden tamamen umut kesilmez. Ufak bir dokunuşla yeniden çok güzel bir hale gelebilir. Ortadoğu’ya da bu güzel dokunuşu tasavvuf ilmi vasıtasıyla yapabiliriz” dedi.



“Bazı coğrafyalar yetim”

Gelişen ve değişen dünyada pek çok olanağın önümüze sunulduğunu fakat bazı boşlukların ne yapılırsa yapılsın doldurulamayacağını ifade eden Kılıç; “Bazı coğrafyalar tasavvuf ilmi açısından yetim. Niyazi yok, Hz. Mevlana yok. Bunlar bizim kapımıza gelmiş. Biz bir filin yavrusunun üstüne oturduğu gibi o nimetlerin üzerine oturuyoruz. İnşallah bir gün neyin üzerinde oturduğumuzun farkına varırız” ifadelerini kullandı.

Kılıç; “Platon Asıl çabamız ilaha benzemeye çalışmaktır demiş,  bu sözü ben söylemedim, çok doğru bir söz. O’ndan geldik, O’na gideceğiz. Bu sebeptendir ki bizim kökümüz ilahidir. İnsanın tek mutlu olacağı yer aslıdır. İnsanın yeryüzündeki bütün arayışları o mükemmelliği aramaktadır. O’na kavuşmadan da bu arayış bitmez. Yeryüzündeki her güzellik tükenir, yalnız Allah hariç” şeklinde konuştu.



“İslam’ın ariflerini küçümsemeyin”

Hz. Peygamber’in “Benim ümmetimin âlimleri adeta peygamber gibidirler” sözünü örnek gösteren Kılıç; “İslam’ın ariflerini küçümsemeyin. Muhiddin Arabi, Hz. Mevlana Peygamber’den önce gelselerdi, peygamber olurlardı. Fakat bu durum üzücü bir durum değil. Bütün âlimler Hz. Peygamber’in getirdiği mişkate bağlı olarak, onun getirdiğini işleyen, şerh eden kişilerdir.” dedi.

Program sonunda Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç katılımcıların merak ettiği soruları da yanıtladı.
 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)