Üsküdar University NPHOSPITAL Europe görkemli bir törenle açıldı...
Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Hastanesi işbirliğinde Üsküdar University NPHOSPITAL Europe Köln’de düzenlenen görkemli bir törenle açıldı. Merkez, Avrupa’da yaşayanlara sağlık ve eğitim alanında danışmanlık hizmeti verecek. “Hedefimiz Avrupada mükemmellik merkezi oluşturmak” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, psikolojik tedavi için çok sayıda kişinin Türkiye’ye geldiğinin altını çizerek, Avrupadaki vatandaşlarımıza daha yakın olma ihtiyacından dolayı bu girişimde bulunduklarını söyledi. Tarhan bağımlılığın Almanya’da sosyal trajedeyi de dönüştüğüne vurgu yaptı.Davranış bilimleri ve sağlık alanında önemli projelere imza atan, beyin hastalıklarının tanı ve tedavisinde çığır açan çalışmaları yürüten Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Hastanesi, eğitim-sağlık alanında sunduğu hizmetlerini uluslararası arenaya taşıdı. Bu girişimin ilk adımı da Almanya’nın Köln kentinde atıldı.
Üsküdar University NPHOSPITAL Europe, Köln’de düzenlenen görkemli bir törenle açıldı. Törene Türkiye'nin Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, Üsküdar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Furkan Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve NPİSTANBUL Hastanesi Bağımlılık Merkezi Koordinatörü Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz ve NPİSTANBUL Hastanesi Başhekimi Dr. Boray Erdinç’in de aralarında bulunduğu kalabalık bir davetli grubu katıldı.
Duisburg Belediye Başkanı Erkan Kocalar, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Başkanı Kudret Bülbül’ün de hazır bulunduğu törende orkestra şefi, besteci ve piyanist Betin Güneş de bir konser verdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Her iki toplum için buradayız”
Açılış töreninde konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımıza, hem eğitim hem de sağlık alanında danışmanlık hizmeti sunmak amacıyla Köln’de Üsküdar University NPHOSPİTAL Europe açtıklarını belirterek; “Hem burada yaşayan vatandaşlarımız hem de Alman toplumu için buradayız. Buradaki Türk toplumunun ihtiyacı olduğunu görerek bu merkezi açtık. Özellikle hastanemize yurtdışından psikolojik rahatsızlığı olanlardan tutun da bağımlılığı olanlara kadar çok sayıda başvuru var. Onlara yakın olma ihtiyacımız vardı. Köln Üniversitesi ile de ortak eğitim programları yapacağız. Köln Üniversitesi ile bu yönde görüşmelerimiz oldu. Üçüncü nesil üniversitelerde ARGE, toplumu bilgilendirme ve akademik bilginin endüstrileşmesi de çok önemli, bunun için de globalleşmek gerekiyor. Biz bu amaçla buradayız, hedefimiz bir mükemmellik merkezi oluşturmak” dedi.
Kültürümüzü tanıyan uzman hekimin tedavisi etkili oluyor
Almanya’da özellikle psikiyatri ve psikoloji alanlarında vatandaşlarımıza yönelik tedavide yetersiz kalındığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar University NPHOSPİTAL Europe ile bu alandaki önemli bir eksikliği tamamlayacaklarını söyledi. “Sağlık alanında kişinin kendini en kolay ve doğru şekilde ifade etmesi dolayısıyla ana dilini kullanması büyük farklılık oluşturuyor” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Özellikle psikoloji gibi danışanın sorununu en iyi şekilde ifade edebilmesi gereken alanlarda bu bir kat daha önemli. Dil sorunu nedeniyle Almanya’da özellikle psikiyatri ve psikoloji alanlarında vatandaşlarımıza yönelik tedavide yetersizlik problemleri yaşandığını biliyoruz. Zira kültürümüzü yakından bilen ve hastalarımızın dini veya kültürel hassasiyetlerini de tedavi unsuru olarak değerlendirebilen uzman hekimlerin sayısı son derece yetersiz. Psikolojik hastalıkların kalıcı tedavilerinde dil kadar önemli bir başka unsur da kültürel yakınlıktır. Geleneksel aile yapımızı bilmeyen bir Alman hekimin, Türk bir hastanın ailevi sorunlardan kaynaklanan rahatsızlıklarına çözüm sunmakta sıkıntılar yaşaması son derece doğaldır. Ancak bu durum kalıcı tedaviyi mümkün kılmamanın yanı sıra, tedavi sürecini de uzatacağından hastalıkların kronikleşmesine ve masrafların artmasına yol açacaktır. Biz bu alandaki ihtiyaca yanıt vereceğiz” diye konuştu.
Bağımlılık konferansına yoğun ilgi
Açılış kapsamında Köln Üniversitesi’nde Almanya’da yaşayan ailelerin de katıldığı Aile, Gençlik ve Bağımlılık Konferansı düzenlendi. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Prof. Dr. Nesrin Dilbaz’ın bağımlılık ile ilgili önemli bilgiler verdiği konferans büyük ilgi gördü. Katılımın yoğun olduğu konferansta, Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, ailelerin bağımlılığa ilişkin sorularını yanıtladı.
Prof.Dr. Nevzat Tarhan: “Almanya’da dördüncü kuşak, kimlik bunalımı yaşıyor”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Almanya’da yaşayan dördüncü kuşak Türklerin büyük kısmının kendilerini anadillerinde ifade etmekte güçlük çektiklerine dikkat çekerek “Türk kültüründen ve Türkiye’den de bir uzaklaşma söz konusu. Bu gençlerin üzerinde daha çok Alman kültürünün etkisi görülüyor. Ancak Alman toplumunun da dışladığı bu gençlerin bir kısmında kimlik bunalımı veya özgüven kaybı ortaya çıkmış durumda. Özgüvenin kaybedilmesi gençlerin hayattaki başarılarını da olumsuz etkiliyor. Yetersiz ya da hiç eğitim alamayanların sayıları hayli yüksek. Eğitim ve sosyal çevrelerinin de etkisiyle bu durumdaki gençler alkol, uyuşturucu gibi bağımlılıklara daha kolay yönelebiliyorlar” diye konuştu.
Bağımlılıkla mücadelede öncelikle ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
“Çocukları bağımlılığa iten faktörler ve potansiyel tehlikeler, önce aileler tarafından bilinmeli. Çocuğu bağımlı olan aileler bu durumun utanılacak ve çekinilecek bir yanı olmadığını bilmeli. Gençlere uyuşturucunun tehlikeleri anlatılmalı. Onları uyuşturucuya yönelten en büyük nedenlerden biri olan sosyal çevreleri daha yakından takip edilmeli ve bu ortamlara müdahale edilmeli. Gençlere özgüven, perspektif verilmeli ve manevi duyguları geliştirilmeli.”
Bağımlılık sosyal trajediye dönüşüyor!
Alman kurumlarının Türk gençlerinin düşünce ve duygularını dikkate almadan, hatta bazen bu mantaliteyi ortadan kaldırmak istercesine bir yöntem uyguladığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Genelde ağır durumların tedavileri kapalı psikiyatri merkezlerinde yapılmaya çalışılıyor. İlaçla sorun çözülmüyor, sadece bastırılıyor. Ailelerin de bilinçsizliği bunların üzerine eklenince bağımlılık sosyal bir trajediye dönüşebiliyor. Bu durumdaki aileler, çocuklarını “Evlenirlerse düzelirler” diyerek, Türkiye’den evlendirmeyi tercih ediyorlar. Tabi gencin bağımlı olduğu gizleniyor. Evlendirilen bağımlı genç bağımlılıktan kurtulmadığı gibi eşini de çoğu zaman uyuşturucuya alıştırabiliyor. Çocuklarının da sakat doğmaları bu durumda kaçınılmaz son olabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: “Madde bağımlılığı en yaygın sorun”
Konferansta konuşan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın diğer ülkelerinde yaşayan vatandaşların bağımlılık konusunda en yaygın sorunlarının madde bağımlılığı olduğunu belirtiyor. Prof.Dr. Nesrin Dilbaz; “Türk gençleri arasında hafif sentetik uyuşturuculardan ağır dozajlı uyuşturuculara kadar geniş bir yelpazede bağımlılık söz konusu. Ayrıca kumar ve oyun makineleri bağımlılığı ve internet bağımlılığı da Almanya’daki gençlerin büyük sorunları arasında sıralanabilir” dedi.
Derin kültür farkı bağımlılıkları tetikliyor
Kültür farklılıklarının ve “toplumda geri planda kalan vatandaş” olma durumunun bağımlılığı tetiklediğine işaret eden Prof. Dr. Dilbaz, şu değerlendirmelerde bulundu: “Özellikle Almanlar ile Türkler arasındaki derin kültür farkı bunda etkili oluyor. Almanlar daha çok kendi aralarında ya da kendileri gibi olanlarla iletişim kurmayı tercih ederler. Farklı kültürlere “Mistik” ögeler olarak bakarlar. Türk kültürüne de genelde bakış bu yönde. Almanların arasında kimlik edinmeye çalışan gençler ise bu duruma çoğu zaman kurban gidebiliyorlar. Kendi değer yargılarının benimsenmediği bazen alay konusu edildiği bir ortamda ya tepki gösterip uzaklaşıyorlar ya da “Ben de sizdenim, kökenimle bağım yok” diyebiliyorlar. İki durumda da gençler kaybeden tarafta oluyor. Biri tepki duyduğu bu ortamı sevmiyor, mutlu olamıyor. Diğeri değer yargılarından uzaklaştığı için özgüvenini yitiriyor. Kendini kanıtlamayan, toplumda yer edinemeyen gençler bastırdıkları duygularını dizginleyebilmek için uyuşturucuya başvurabiliyorlar. İstihdam piyasasında yer edinemeyenler, düzenli bir işi ve geliri olmayanlar piyasada çok ucuza temin edilebilen “Ot” olarak da tabir edilebilen uyuşturuculara buluşabiliyorlar. Bu kişiler uyuşturucu temin edebilmek için ya yakın çevrelerindeki çocuk ve gençleri de uyuşturucu bağımlısı yapıp, kendilerine “Gelir kaynağı” sağlıyorlar, ya da hırsızlık gibi yasa dışı yollara başvurabiliyorlar.”
Çocuklarının damgalanmasından çekiniyorlar
Almanya’da yaşayan vatandaşların psikolojik tedavi konusunda ne yapacakları hakkında bilgileri olmadığını da belirten Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Çoğu vatandaşımız için psikolojik tedavi görmek utanılacak bir durum olarak algılanıyor. Vatandaşlarımız psikologlara genellikle malulen emekli olabilmek umuduyla gidiyorlar. Onun dışında daha çok gizli kapaklı bir konu olarak algılanıyor. Bağımlılık konusunda ise durum daha vahim. Bir çok aile uyuşturucu bağımlısı çocuklarını telkinle iyileştirebileceklerini düşünüyorlar ya da ‘Evlenirse kurtulur’ diye düşünüyorlar. ‘Eğer çocuğumun uyuşturucu kullandığı ortaya çıkarsa evlenemez, iş bulamaz’ diye endişelenen aileler, bir hekime başvurmaktan imtina ediyor” dedi.
Almanya’daki Türkiye vatandaşlarının sorunları tartışıldı
Açılış kapsamında düzenlenen bir başka buluşmada Almanya’da yaşayan doktorlar ve basın mensuplarıyla bir araya gelerek sohbet eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, Avrupa’da yaşayan Türkiye vatandaşlarının sorunları ve çözüm önerileri konusunda görüş alışverişinde bulundu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)