Prof. Dr. Akbaba; “İnancımız neyse davranışımızın da o olması gerekir”

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sırrı Akbaba, Eyüp Sultan Şehit Furkan Doğan Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin düzenlediği programa konuşmacı olarak katıldı. “Aile İçi İletişim” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akbaba, “Aile içi iletişim, geliştirilebilecek bir olgudur. ” Dedi. 

Aile içi iletişim geliştirilebilecek bir olgudur 

Prof. Dr. Sırrı Akbaba, aile içi iletişimde önemli noktalara değindi. Akbaba; “Aile içi iletişim becerileri dediğimizde burada beceri kelimesi hemen dikkatimizi çekmeli. Aile içi iletişim geliştirilebilecek bir olgudur. Marangozluk becerisi, usta çırak ilişkisi şeklinde geliştirilebilir. İletişimin de sağlıklısı ve sağlıksızı var. Bunlar değiştirilebilir ve geliştirilebilir. Bu beceriden bunu çıkarmalıyız.” Dedi.

Doğru cümle bizi sakinleştirir, yanlış cümle ise saldırganlaştırır

Duygu ve düşüncenin birbirinden farklı kavramlar olduğunu belirten Akbaba; “İnsanlar arasındaki duygu ve düşünce alışverişidir. Duygu ve düşünce dediğimiz şeyleri birbirinden ayırmamız gerekiyor. Bunlar birbirlerinin tetikleyicisidir. Mesela öfke bir duygudur, saldırganlık davranıştır. Bunun arkasında yatan bir düşünce vardır. Yani bizi öfke duygusuna sevk edip sonra da saldırmamıza yol açan şey bir düşüncedir, bir inançtır. Onu bize empoze eden bir cümle vardır. Doğru cümle bizi sakinleştirir, yanlış cümle ise bizi saldırganlaştırır. Saldırganlık da saldırganlığı doğuruyor. Çağımız bilgi çağı. Bilgi dağarcığımız ne kadar geniş olursa bilgileri sergileme ihtimalimiz de o kadar çok olur. Dağarcığımızdaki bilgi ne kadar az ise bunları davranışlarımıza yansıtmamız da o kadar zor olur.” Şeklinde konuştu.

“İyi bir dinleyici olmak, problemin yarısından fazlasını çözmek demektir”

En önemli becerinin dinlemek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akbaba, “Söz gümüşse sükût altındır demişler. Çocuğa bir şeyler diretmektense onu dinlemek gerekir. Onu dinlemek, anlamak demektir. Çocuk geç kaldığı zaman ona öfkeyle karşılık verirsen eğer, nerede olduğunu öğrenme şansını da kaybediyorsun. İyi bir dinleyici olmak, problemin yarısından fazlasını çözmek demektir. İletişim bulaşıcıdır. Kötü iletişim kötüyü, iyi iletişim iyiyi doğurur.” İfadelerini kullandı.

“İyileri vurgulamak iyileştirir, kötüleri vurgulamak kötüleştirir”

Akbaba, olumlu niteliklerin vurgulanması gerektiğine, aksini yapmanın kişileri gerileteceğine dikkat çekerek; “Bir insanda olumlu da var olumsuz da var. Bizim olumlu olanı yani iyi olanı, faydalı olanı vurgulamamız gerekiyor. Olumlu niteliklerin vurgulanması kişileri geliştirir, olumsuzun vurgulanması kişileri geriletir. Yani kişilik gelişimine de zararlıdır. Mesela çocuklarımızın iyi yanlarını onlara vurgularsak eğer o yanından hareket ederek kendini geliştirir. O yüzden hep iyileri görme noktasında hareket edelim.” dedi.

“İnancımız neyse davranışımızın da o olması gerekir”

Duyarlılık eğitiminin önemini vurgulayan Akbaba; “Bireylerin çevresindeki sağlıksız etkileşimlerin farkına varması gerekmektedir. Duyarlılık eğitimi sonucu; öncelikle kendini sonra da çevresini bu olumsuzluklardan korumak insan olmanın gereğidir. Empati kurmalıyız. Kendimizi karşıdaki kişinin yerine koymalıyız. Onun gibi düşünmeye ve saydam olmaya çalışmalıyız. Ya olduğun gibi görüneceksin ya da göründüğün gibi olacaksın. İnandıklarımızı yaşamıyoruz. Bu nedenle de yanlış da olsa inanmak zorunda kalıyoruz. İnancımız neyse davranışımız da o olması gerekir.” İfadelerini kaydetti.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)