Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuklarınızı uzvunuz gibi görmeyin!”

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.56823

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dost TV ve Dost FM’de yayınlanan “Prof. Dr. Nevzat Tarhan’la Akla Kapı” programında “Anne-Babanın Çocuğun Hayatı Üzerinde Sınırları” başlığını ele aldı. Ebeveynlerin çocuklara karşı tutumlarının nasıl olması gerektiğine dikkat çeken Tarhan; “Bazı anneler çocuklarını kendi uzvu olarak görüyor. ‘Ben ne dersem onu yapacak! Aksi bir şey yapması mümkün değil.’ diyor.  Bu onu tamamen vesayet altına almaktır. Çocuğun özgürlük alanı hiç kalmıyor.” dedi. Çocuğun davranışının, yanlışının doğal sonucunu yaşaması gerektiğini hatırlatan Tarhan; “İyi anne baba olmak her dediğini yapmak değil, çocuğu hayata hazırlamaktır.” şeklinde konuştu. 

“Bazı anneler çocuklarını kendi uzvu olarak görüyor”

Ebeveynlerin çocuklara karşı tutumlarının nasıl olması gerektiğini anlatan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bazı anneler çocuklarını kendi uzvu olarak görüyor. ‘Ben ne dersem onu yapacak! Aksi bir şey yapması mümkün değil’ diyor. Bu onu tamamen vesayet altına almaktır. Çocuğun özgürlük alanı hiç kalmıyor. Şimdi çocuk doğduktan sonra ilk bir sene içerisinde doğrudur. Çünkü çocuk o anda doğru yanlış değil, tehlikeli olan olmayanı bile bilmiyor. Sobaya çocuk elini uzatır çünkü bilmez… Onun yakacağını bilmez. O durumlarda 1 yaşına kadar tam vesayet gerekiyor. 7-8 yaşına kadar çocuğa danışman olması gerekiyor. Ondan sonra artık kılavuz olması gerekiyor. Yol gösterici olacak. Ona danışmanlığı devam edecek. Ergenlik dönemine kadar danışmanlık verecek. Onun yaşayarak öğrenmesini sağlayacak.” dedi. 

“İyi anne baba olmak her dediğini yapmak değil, hayata hazırlamaktır” 

Çocuğun davranışının, yanlışının doğal sonucunu yaşaması gerektiğini söyleyen Tarhan; “İyi anne baba olmak her dediğini yapmak değil, çocuğu hayata hazırlamaktır. Davranışlar kararlı, tutarlı, devamlı olmalı. Ev kurallı bir ortam olacak. Mesela bir futbol maçında bir hata olursa kırmızı kart, sarı kart çıkıyor. Hayatta da böyle muhakkak uyarılar gerekiyor. Çocukla kavgaya girildiğinde kaybeden büyükler oluyor. Ego savaşlarına, güç savaşlarına girerseniz kaybedersiniz. Onun için ‘Bu senin sorumluluğun, bu evde senin sorumluluğun var, bunu yapmak senin görevin ama yapmazsan ben bunu bir kenara yazıyorum.’ diyeceksin. Çocuk davranışının, yanlışının doğal sonucunu yaşayacak.” şeklinde konuştu.

“İdeal olan demokratik ebeveyn tipi”

Ebeveynlerin ikna, inandırma ve sevdirme yöntemlerini kullanmalarını söyleyen Tarhan; “İdeal olan demokratik aile, ebeveyn tipidir. Demokratik ebeveyn tipinde özgürlük önemli. Özgürlük demek her şeye izin vermek değil. Demokrasideki özgürlük kuralları olan bir özgürlüktür, her şeyi yapmaya izin veren özgürlük değildir. Özgürlüğün karşıtı ise otoriterliktir. Kendi fikrini zorla kabul ettirmektir. Çocuğa kendi fikrini zorla kabul ettirirsen özgürlükten uzaklaştırırsın. Bu zamanda bir anne baba çocuğuna kendi fikrini zorla kabul ettirdiyse, baskı, tehdit, korkutma, sindirme kullandıysa özgürlükten uzaklaşır. Ebeveynler kendi fikirlerini, kendi doğrularını çocuğa ikna, inandırma ve sevdirme yöntemiyle kabul ettirmesi lazım. Bunu yaptığı zaman çocuk doğruyu, iyiyi öğrenir.” ifadelerini kullandı. 

“Özgürlük olacak ki öğrenme olsun”

Özgür bir ortamda öğrenmenin daha sağlıklı gerçekleşeceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Özgürlük olacak ki öğrenme olsun. Çocuk soru soracak ki öğrenme olsun. Överse kişiliğini övmeyecek, davranış ve çabalarını övecek. Eleştirirse kişiliğini eleştirmeyecek, davranış ve çabalarını eleştirecek. Böyle olunca çocuk hayatın kurallarını öğrenmeye başlar. Hayatın sınırlarını öğrenmeye başlar. Hayatta medenileşmenin işareti taşı yontmak, taşı cilalamak değil. Medenileşmenin işareti komşusunun eviyle kendi evinin arasında çit koymaktır. Binada duvarların olmadığını düşün. Her şey allak bullak olur. İnsanda da sosyal sınırlar vardır. Sosyal sınırları anne baba, toplum ve çevre öğretiyor. Çocuğun o sosyal sınırları öğrenmesi gerekiyor. Onun için özgürlük birinci parametredir.” dedi.

“Beyinde dopamin salgılatan öğrenmeler kalıcı öğrenmedir”

Kalıcı öğrenmenin sağlanması için ebeveynlere düşen görevlerden bahseden Tarhan; “İdeal olan nedir? Çocuk yukarı çıkmaya çalışırken annesinin yanında durmasıdır. ‘Sen çık, bir şey olursa ben tutarım.’ der. Çocuk düşer ve pat diye tutar. Hayvanlarda da öyledir. Ayılarda vardır, yavrusu karlardan yuvarlanır o bekler. Yavrusu aşağıda kalmıştır onu görür ama gitmez. Yavru annesini orada görür ve çıkmaya çalışır. Yuvarlanır kendisi çıkar gelir. Böyle olunca çocuk iki şey öğrenir: Birincisi, kendi başına yapmanın verdiği hazzını yakalar. İkincisi de annesiyle arasında güven bağı oluşur. İkisi de çocukta dopamini salgılatır. Haz alarak öğrenme, kalıcı öğrenme olur. Beyinde dopamin salgılatan öğrenmeler kalıcı öğrenmedir. Çocuğun beyninde dopamini salgılatarak öğretmek için ‘Yatağını düzelteceksin, hadi beraber düzeltelim.’ demek gerekiyor. Çocuk hem ‘Ben yatağımı düzeltiyorum.’ diyecek hem de annesiyle iş birliği kurmanın tadını tadacak. Bunu tattığı zaman çocuk iki tane ödül alır. Hem ben yaptım ödülü hem de annem de benim yanımda ödülü alır ve beyninde dopamin salgılanır, kalıcı öğrenme olur.” ifadelerini kullandı. 

“Kötülükler etrafta virüs gibi yaygın”

Kötülüklere karşı psikolojik sağlamlık becerilerinin öğretilmesi gerektiğini söyleyen Tarhan; “Ebeveynler ikili koalisyon kurarlarsa anne bir çocuğu, baba bir çocuğu tutarsa, o evde huzur olmaz. Kutuplaşma ayrışma olur ve orada devamlı gerilim vardır. Huzur ve mutluluk olmaz. Ailede bu durum olursa arkadaşlıklarla da ilgili yanlışlar olur. Burada rol model çok önemli. Çünkü daha önceki iyiyi, doğruyu, güzeli söyleyen 20 tane etken varken şimdi kötüyü söyleyen 20 tane etken var. İyiyi, güzeli söyleyen bir iki tane etken var. Öyle bir dünyadayız. Mikropların olduğu bir dünyada çocuğu bir cam fanus içinde büyütemeyiz. Büyütürseniz ilk fırsatta hasta olur. Şu anda kötülükler etrafta virüs gibi yaygın. Yalan, hile, bencillik, çıkarcılık, bağımlılık, dedikodu… Bunlar iyiyi ve kötüyü anlatmak için birer fırsat eğitimidir. Bu zamanda çocuğu kötülükten korumak yerine kötülüklere karşı psikolojik sağlamlıkla, psikolojik bağışıklık sistemiyle, psikolojik dirençliliği öğretmemiz gerekiyor. Kötülüklere karşı hazırlıklı, savunmalı olmalı. Yani kötülükler var ama biz çocuklara kalkanlarını öğretmeliyiz. Kalkanları varsa korkmayın.” şeklinde konuştu. 

“Zihinsel yatırım yapıp, formül arayacağız”

Son olarak ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Tarhan; “Biz elimizden geleni yapacağız. Ondan sonra onun daha iyi, daha güzel olması için, nasıl çocuğumu iyiye güzele çekerim diye kafamızı yoracağız. Zihinsel yatırım yapıp, formül arayacağız. Nasıl bu çocuğu iyi doğruyu öğretirim diyeceğiz. Elimizden geleni yapıp sefer bizim, zafer Allah'tandır. Yani siz huzurlu olursunuz, uyarı vazifenizi de yapmış olursunuz. Ondan sonra, o teslimiyetin verdiği huzur size de çocuğa da bulaşır.” dedi. 


 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)