İletişim Fakültesi seminerlerinde sinema konuşuldu

İletişim Fakültesi seminerlerinde sinema konuşulduİletişim Fakültesi seminerlerinde bu hafta, en eski film örneklerinden dijital dönüşümün sinema sektörü üzerindeki etkisine kadar geniş bir yelpazede sinema konuşuldu. İletişim Fakültesi Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda düzenlenen seminerde, Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsmail Arda Odabaşı, “Ayastefanos Anlatısı”  başlıklı çalışmasını paylaştı. Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Can Diker ise Netflix üzerinden dijital dönüşümün etkilerini ele aldı.

Medya tarihi alanındaki çalışmalarıyla bilinen ve geçtiğimiz yıl “Milli Sinema” isimli kitabıyla İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD) tarafından Yılın İletişim Araştırması Ödülü’ne layık görülen Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsmail Arda Odabaşı, İletişim Fakültesi seminerleri kapsamında “Ayastefanos Anlatısı” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Sunumuna 1914 tarihli “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” isimli filmin çekim öyküsü ve yapımcısı Fuat Uzkınay hakkındaki bilgilerle başlayan Odabaşı, ilgili filmin “ilk Türk sinema filmi” olarak kabul edilmesini sağlayan anlatının geçtiğimiz yüzyıl boyunca hangi aşamalardan geçerek inşa edildiğini anlattı.
 
Günümüzde henüz bir kopyasına ulaşılamamış olan film hakkındaki bilgilerin belge eksikliği nedeniyle bir anlatı üzerine inşa edildiğini vurgulayan Odabaşı, bu anlatıya getirilen itirazların da bulunduğunu belirtti. Filmin aslında hiç çekilmemiş olabileceği iddiasına Osmanlı arşivlerinden ulaştığı ve filmin gösterimini duyuran ilanlar nedeniyle şüpheyle yaklaşılması gerektiğini belirten Odabaşı, Makedon asıllı Osmanlı vatandaşı olan Manaki Kardeşler’in ilk filmlerinin 1905 tarihli olması nedeniyle, 1914 tarihli “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı”nın ilk Türk sinema filmi olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürenlerin de bulunduğunu belirtip, ünlü yönetmen Metin Erksan’ı örnek gösterdi.
 
Medya tarihi çalışmalarında araştırmacıların karşılaştıkları zorluklardan da bahseden Doç. Dr. Odabaşı, arşivlerin doğru kataloglanmaması nedeniyle mevcut pek çok belgenin henüz değerlendirilmemiş olabileceğini, kataloglama çalışmaları sürdüğü için araştırmacıların da arşivleri sürekli ziyaret etmeleri gerektiğini belirtti.
 

Netflix’i en ucuz kullanan ülke Türkiye  İletişim Fakültesi seminerlerinde sinema konuşuldu 2
 
Netflix örneği üzerinden dijital dönüşümün sinema sektörünü nasıl etkilediğini merkeze alan sunumuyla Dr. Öğr. Üyesi Can Diker, Netflix’in büyüme stratejisi ve Netflix benzeri dijital platformların Türkiye’de karşılaşabileceği yasal yaptırımlar üzerinde durdu.

Netflix’in 1997 yılında DVD kiralama hizmetiyle başlayan yolculuğunun günümüzde küresel ölçüde bir dijital hakimiyete dönüştüğünü veriler eşliğinde anlatan Diker, internet ortamındaki mevcut veri akışının yüzde 15’inin Netflix kaynaklı olduğunu belirtti. Netflix’in kısa zamanda gerçekleştirdiği bu büyümenin sinema sektörü tarafından bir tehdit olarak algılandığını, film stüdyolarından dünyaca ünlü yönetmenlere kadar sektörden birçok isim tarafından sinema sanatı ve film izleme kültürüne zarar vermekle itham edildiğini belirten Diker, içeriğin dijitalleşerek mekânsızlaştırılmasının sinema kültürünü olumsuz etkileyeceği yönündeki eleştirilere de değindi.

Netflix’in Türkiye pazarında tutunmak için izlediği stratejiden bahseden Diker, Netflix’in en ucuz izlendiği ülkenin Türkiye olduğunu, pazardaki yerini sağlamlaştırmak adına platformun “Hakan: Muhafız” dizisi örneğinde olduğu gibi yerel yapımlara da yer vermeye başladığını belirtti. Son olarak Netflix ve benzeri dijital platformların RTÜK’ün de dikkatini çektiğini belirten Diker, bu platformlardaki içeriğin nasıl denetleneceği sorusunun yakın gelecekte daha çok tartışma konusu olacağını vurguladı.
 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)