Pozitif Psikoloji, 2. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresinde her yönüyle konuşuldu
Üsküdar Üniversitesi 2. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi, “İyi Yaşamanın Bilimi” temasıyla gerçekleştirildi. Alanında ulusal ve uluslararası önemli isimlerin katılımıyla 3 gün süren kongrede konuşan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan, pozitif psikolojinin insanların ruh halini sıfırdan artıya çıkaran bir alan olduğuna dikkat çekerek 90’lı yıllarda ortaya çıkan Pozitif Psikolojinin temellerinin Mevlana’nın işaret ettiği öğretilere dayandığını söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirilen 2. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’nde bilim insanları bir araya geliyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pozitif Psikoloji koruyucu ruh sağlığı alanı”
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, açılış konuşmasında toplum olarak sahip olduğumuz kültürel değerleri Batı’ya anlatmamız gerektiğini belirterek 90’lı yıllarda ortaya çıkan Pozitif Psikolojinin temellerinin Mevlana’nın işaret ettiği öğretilere dayandığını söyledi.Pozitif psikolojinin insanların hasta olmaması için çalışan, koruyucu bir ruh sağlığı alanı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Pozitif psikoloji denildiğinde Polyannacılık anlaşılıyor, kesinlikle Polyannacılık değil. Patalojiyi düzelten, psikiyatristle çalışan psikoterapinin dışında kişinin ruh halini sıfırdan artıya çıkaran yani eksileri düzeltmenin ötesinde, bir kişi depresyondan çıktıktan sonra tekrar depresyona girmemesi için ne yapılacağını ya da sağlıklı yaşaması için nasıl bir yaşam felsefesi oluşturması gerektiğini anlatan temel bir bilim dalı. Bunun artık biyolojik kanıtları da var. Bu nedenle sadece teorik bilginin ötesinde kanıta dayalı bir bilgi. Vücudun bağışıklık sistemini harekete geçirmek nasıl tıbbi, hastalıkların tedavisinde etkili oluyorsa psikiyatrik hastalıklarda da kişinin ego gücünü artırmak, onun psikolojik kaynaklarını harekete geçirmek de hastalığı tedavi etmekte etkili oluyor” dedi.
Kongre Başkanı, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tayfun Doğan, pozitif psikolojinin ruh sağlığı yerinde insan kimdir, iyi yaşam nedir ve iyi insan kimdir sorularının yanıtını aradığını söyledi. Farklı disiplinlerden pozitif psikolojiye ilgi duyan birçok kişinin kongrede buluştuğunu belirten Doğan, pozitif psikoloji ile ilgili konferanslar, paneller, çalışma grupları, bildiri ve poster sunumları gerçekleştireceklerini söyledi.
Prof. Dr. Sırrı Akbaba: “Orijinal bilgiye ulaşmak için özkaynaklarınızı görün”
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Sırrı Akbaba da pozitif psikolojinin içeriğinde yer alan yardımseverlik, fedakârlık, minnettarlık, şükür gibi kavramların öne çıktığına dikkat çekerek “Pozitif psikolojinin gerçek duygu düşünce ve davranışların anavatanı genelde Türkistan özelde Horasan. Anadolu değerleri diye bildiğimiz bir kaynağa sahibiz. Hümanist psikoloji bize ben kavramını sunuyor. Bizim Yunus Emre’miz çok daha öncesinde ‘Bir ben vardır benden içeri’ diyerek bize bu beni ve benlik yanımızı tanıtmayı vurguluyor ama hiçbirimiz uyanıp da bu adam ne diyor acaba, bunu bir inceleyelim demiyoruz. Bilim taklit ile yapılmaz. Bilim yeni bilgiler ve orijinal düşünceler üretmeyi gerektirir. Biz bu taklide devam edersek çevirmen olmanın ötesine geçemeyiz. Bu nedenle bilim üretmeyi amaçlayan siz gençlere kendi öz kaynaklarınızı görün, bu hammaddeleri işlediğimiz zaman orijinallere ulaşacaksınız” dedi.
Prof. Dr. Hasan Bacanlı: “Benlik üçgeni büyüdükçe huzursuzluk artar”
Kongrede eğitim psikolojisi alanında çalışmalar yapan Prof. Dr. Hasan Bacanlı “Mutluluğa Yerel Bir Bakış” başlıklı konferansta huzur ve mutluluk kavramlarına değindi. İnsanın sahip olduğu gerçek benlik, ideal benlik ve gereken benliğin arasındaki uyumla huzurun oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Bacanlı, “Gerçek benlikle ideal benliğimiz arasında bir sıkıntı olursa bu durum bizde hayal kırıklığı yaratır. Yani ideallerinize ulaşamadığınızı düşünüyorsunuz. Eğer gerçek benliğinizle olmanız gereken benliğiniz arasında bir sorun olduğunu düşünüyorsanız o zaman kaygı duyuyorsunuz. İdeal benlikle gereken benlik arasında bir çelişki olduğunda ise kafanızda tutarsızlık ortaya çıkıyor. Bu üçgen ne kadar büyürse o kadar huzursuz oluyorsunuz, bu üçgen ne kadar küçük olursa o kadar huzurlu olursunuz. Yani bu üç benliği birbirine ne kadar yaklaştırabiliyorsanız o kadar huzurlu olduğunuzu düşünebilirsiniz” dedi.Mutluluğu yaşamanın mutluluğu artırdığını belirten Prof. Dr. Bacanlı, “Mutluluğunuzu yaşarsanız daha fazla mutlu olma eğiliminde olursunuz. Beş dakika mutlu olursam 5 dakika daha mutlu olma ihtiyacı duyarsınız. Mutluluk insanda bir coşkudur ve o coşku giderek artma eğilimi gösterir. Davranışlar davranışları çeker. Mutluluk bulaşıcıdır, siz mutluluğunuzu yaşarsanız etrafınızdaki insanlara da bulaşır o nedenle mutlu insanlarla arkadaş olun” dedi.
Prof. Dr. Ahmet İnam: “Mutsuzum diyerek paylaşmamak ahlaksızlık değil midir?”
Mantık, bilim felsefesi, bilgi teorisi başta olmak üzere, felsefe tarihi, kültür felsefesi ve ahlak felsefesi alanlarında çalışmalar yapan Prof. Dr. Ahmet İnam, “Mutsuzluk Ahlaksızlıktır” başlıklı bir konferansla kongreye katıldı.
Mutluluğun bir hal değil emek ve çaba isteyen bir karakter olduğunu belirten Prof. Dr. İnam, şunları söyledi:
“Mutluluğu bir karakter olarak tanımlıyorum. Mutluluk bir hal değil, kuru fasulye yedim mutluyum, arkadaşımdan mail geldi mutluyum, geçici bir hal değildir. Bir karakterdir demek şu demek, Aristoteles’le anılan mutluluk ahlakı diyoruz. Mutluluk ahlakı teolojik bir kavramdır yani bir hedef gözetir. Yani nedir hayatın amacı mutluluktur. Mutluluk bir edinim ve kazanılacak bir şeydir. Bir karakter özelliğidir. Çaba ister emek ister bilgi ister. Yok öyle beleş mutlu olma. Memnun olabilirsiniz ben onu ayırıyorum. Burada psikolog arkadaşların mutluluk dediği şeye ben memnuniyet diyorum. Mesela bizim kültürümüzdeki mutmain olma derin bir mutluluktur yani bizim Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın geliştirdiği nefs teorilerine baktığımızda oradaki nefsi mutmain benim mutluluk dediğim şey öyle bir şey. Çaba isteyen bir şey, bir edinim kazanım karakterdir. Mutlu bir insan acı çekebilir, mutlu bir insanın başına belalar gelebilir. Mutlu bir insan kaygı duyabilir ama mutlu insan demek başına gelenlerin üstesinden gelebilecek gücü olan insan demektir”Prof. Dr. Ahmet İnam, mutluluğun bir yolculuk olduğunu da belirterek “Mutluluk yolcusu hiçbir zaman bir hedefe ulaşamıyor. Bütün yolculuğum onu hedeflemeye çalışmaktır. Onun için böyle yolculuk yapmayan insanlara ahlaksız diyorum çünkü sürekli olarak gayrı memnun, sürekli olarak kaygılı, sürekli yakınan insanların başkalarına vereceklerini veremediklerini görüyorum çünkü biz insanlar bu dünyaya borçlu geliyoruz neden bize bir can verilmiştir. Borçluluk sorumluluktur, yaşamak sorumluluktur, yaşamak yaşamı paylaşmaktır. Sizde olanı olabileni verebileceğiniz vermektir. Potansiyelinizi gerçekleştirebilmektir. Mutsuz bir insan çökkün bir insan verebileceğini veremeyen bir insandır ve bitmiştir. Bu bir ahlaksızlık değil midir? İnsanlara verebileceğin paylaşacağın bir tebessümün insanlara sunabileceğin bir bilginin ve sevginin dostluğun yardımın hiçbirini ben mutsuzum diye vermiyorsun bu anlamda mutsuzluk rolü çok tehlikeli bir insan olma durumudur ve çağımızda çoğu zaman bir karakter haline geliyor” dedi.
Dr. Oytun Erbaş da kongrede “Aşk ve İlişkilerin Nörobiyolojisi” başlıklı sunumu ile katkıda bulundu. “İyi Yaşamanın Bilimi” temasıyla gerçekleştirilen kongre ile pozitif psikoloji ile ilgili akademik paylaşımların sağlanması ve bu alanda çalışan akademisyenlerin ve ilgililerin bir araya gelmesi için bilimsel ve sosyal bir platform oluşturulması amaçlanıyor.
Kongre 2. gününde organizasyonun yabancı konuğu Dr. Louise Lambert ilk konuşmayı yaptı.
Pozitif Psikoloji Üzerine Akıl Yürütme: Yaklaşımı nereye taşıyabilirz ve bunu birlikte nasıl yaparız başlıklı konuşmasında; "Pozitif psikologları olarak daha geniş düşünmeliyiz, pozitif psikoloji müdahalelerini sadece kişisel değil toplumsal ele almamız gerekir." dedi.
Lambert'in konuşmasının ardından başlayan ve Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Yavuz Güler moderatörlük yaptığı "Aile ve Çift Terapilerinde Pozitif Kavramlar" başlıklı panelde konuşmacılar Prof. Dr. Serap Nazlı, Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Yavuz ve Uzman Psikoteraipst Tuba Aydın aile ve çift terapisi konusunda değerlendirmelerde bulundu.Kongre, Prof. Dr. Aşkın Keser'in "İş Yaşamında Pozitif Psikoloji" başlıklı konferasıyla devam etti.
Keser; "Pozitif psikoloji sermayesinin birleşenlerinin 'öz yeterlilik, umut, iyimserlik, dayanıklılık, bağlılık, dinçlik, adanma ve özümseme' olduğunu vurguladı.
2’inci günün son konferansını Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Canan verdi. Atalarımız bizden daha mı mutluydu? İsimli bir sunum yapan Canan; insanlar dışındaki tüm canlıların türünün devamı için yaşadıklarını söyledi.
Prof. Dr. Sinan Canan keyifli sunumunun ardından kitap imza etkinliğine geçti ve çok sayıdaki okur için kitaplarını imzaladı.
Kongresi’nin üçüncü ve son gününde, ilk konuşmacı Dr. Tuğba Sarı’ydı. Neşeli halleri ve pozitif enerjisiyle dikkatleri üstüne çeken Dr. Tuğba Sarı, katılımcılara yönelttiği “Bir elmam var bir de fikrim. Elmamı mı paylaşmak istersiniz fikrimi mi? ” sorusuyla konuşmaya başlayarak, “Elma yenir biter fakat fikrimizle zenginleşir, daha da güçleniriz.” dedi.
Çeşitli konularda sıkıntıya düşmüş, nasıl gelişeceği konusunda engellerle karşılaşan bireylere bu engelleri aşmaları için yeni fikirleri keşfetmeye çalışırken insanın içindeki yetenekleri, güçleri keşfetmesine ve karşılaştıkları sıkıntıları aşmasına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken bizde bütün varlığımızla o durumun, hikayenin içerisindeyiz diyen Sarı, danışmanlarıyla kurduğu telepatik empatiyi katılımcılarla paylaştı.
Bir pozitif psikoterapist öncelikle kendinin, sonra çevresinin ve arkadaşlarının, daha sonra da danışanlarının terapistidir diyen Tuğba Sarı kendi yaşamında da pozitif psikolojiyle tanıştığında öncelikle kendine doğru bir yolculuk yaptığını ve hayatın içindeki yolculuğunun yönünün değiştiğini katılımcılara aktardı. Sürekli bir mutsuzluğun kendimize yapılan bir haksızlık olduğunu belirten Sarı, olumlu duygularımızı korumalı, olumsuz duygularımızdan ise yararlanmamız gerektiğini belirtti. Pozitif psikoterapinin temel prensiplerinin umut, denge ve konsültasyondan oluştuğunu ifade ederken; korku, öfke, tembellik, depresyon gibi duygu ve durumlara bile pozitif açılarla bakılması gerektiğini vurguladı.Konuşmanın sonunda Psikoloji Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Yavuz Güler, katılımlarından dolayı Dr. Tuğba Sarı’ya teşekkür plaketi verdi.
Son günün ikinci konferansında Prof. Dr. Ahmet Çelikkol "Egzersiz ve Pozitif Ruh Sağlığı" isimli bir sunum yaptı.
3. günün panel bölümünde Prof. Dr. Osman Nuri Küçük, Dr. Sema Süvarioğlu ve Ali Rıza Bayzan Tasavvuf ve Pozitif Psikoloji ele alındı.
Kongrenin son konferansını Prof. Dr. Mehmet Engin Deniz verdi. Deniz, Kendine İyi Davranmanın Psikolojisi, Öz Anlayış başlıklı bir sunum yaptı.
Üsküdar Üniversitesi 2. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi, dersliklerde yapılan Çalışma Grubu eğitimlerinden sonra sona erdi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)